Yağmurlu bir gecede, kahramanımız sevgilisiyle, doğum günü kutlaması için yola çıkıyorlar. Geç kalacaklarından korkmak bir yana dursun, yağmurlu ve kasvetli bir gece olduğundan, günün doğum günü kutlaması için uygun olmadığını ble düşünüyorlar. Yolda ilerlerken, hafif bir yakınlaşma oluyor ve adam kızın elini tutuyor. O an dikkati dağılıyor ve karşıdan gelen kamyonu fark etmiyor. Kaza yapıyorlar ve sonuçta, ikisi de ölüyor. Ardından kendimizi dev bir katedralin ortasında buluyoruz. Kain benzeri bir karakter, bize bir görev veriyor. Görevimiz 4 büyük generali öldürmek. Mükafat olarak da, purification alacağız. Yani saflaşacağız, belki de dünyaya geri döneceğiz. Önce biraz tereddüt etsek de, kaybedecek birşeyimiz olmadığından görevi kabul ediyoruz. Böylece ilk bölüm başlıyor.

Oyunun konusu basit olmasına rağmen, oynanışı ve atmosferi ile bu açığını kapatıyor. Oyuna girmeden önce, hemen grafik ayalarına göz atın. Oyunu sisteminiz için en uygun konuma getirdiğinizden emin olun. Oyunda öyle dengesiz bölümler var ki, bazen oyun çok akıcı iken, bazen yerlerde sürünebiliyor. Genelde kapalı mekanlarda akıcı oluyor, açık ve kalabalık mekanlarda yavaşlıyor. Aklınızda olsun. Grafik ayarları, default olarak iyi ayarlanmışlar. Ekran kartınıza güveniyorsanız, multisampling bile kullanabilirsiniz.

Oyuna girmeden önce, zorluk derecesini de ayarlamanız mümkün. En kolay modda oyuna başlamak istediğinizde, oyun sizi uyarıyor. En kolay derecenin çok kolay olduğunu ve tarot modunun olmadığını söylüyor. Bu tarot modu, oyunda topladığınız bazı kartları kullamanızı sağlıyor. Double damage, az hasar alma, hız gibi özellikleri bu mod sayesinde kullanabiliyorsunuz.

Oyuna girdiğinizde, kendinizi mezarlıkta bulacaksınız. Kısa bir yürüyüşün ardından, düşman saldırmaya başlıyor. Zorluk derecesine göre düşmanların dayanıklılığı ve sayısı değişiyor tabi. Bölümler, odalara ayrılmış gibi. Bir bölüme ilerlediğiniz zaman, hem ilerlemenizi hem de geri dönmenizi sağlayan kapılar kapanıyor. Size saldıran düşmanları öldürene kadar da açılmıyor. Herkesi öldürdüğünüz zaman, ekranın üstünde, ortada duran ok, nereye gitmeniz gerektiğini gösteriyor. Çıkış kapısının hemen orada da, kırmızı checkpoint alanı bulunuyor. Yani, save etme olayı her zaman olmuyor.

Oyunun oynanışına ve kontrollerine bakarsak, aslında oyun pek de kolay değil. Kontroller kolay. Fazla tuş yok. Klasik FPS kontrollerine sahip oyun. Kontroller konusunda endişe etmenize gerek yok. Asıl endişelenmeniz gereken şey, düşmanlar. İlk bölümlerde fazla olmuyor ama ilerledikçe, ayıları çok fazla artabiliyor. Her yönden saldıran düşmanların arasında kaldığınız zaman veya köşeye sıkıştığınız zaman, ölmemek için çok hızlı olmanız lazım. Cephane olayı da pek parlak değil. Etrafta kutular halinde bulunabiliyor ama, hemen tükeniyor. Dikkat etmek lazım.

Oyunun atmosferi mükemmel. Mezarlıkta iseniz, gerçekten orada olduğunuzu hissediyorsunuz. Hem çevre sesleri, hem hafif ışıklandırma oyunları ve çevre dekorasyonu, sizi havaya sokuyor. Çevreye zarar veremiyorsunuz ama oyunun fizik motorunu çok beğeneceksiniz. Düşman, vurulduğu bölgeye göre hareket ediyor. Kazık atan silahınızla düşmanı kollarından duvara çivileyebiliyorsunuz. Göğsünden geçen bir kazık da, onu duvara yapıştırabiliyor. RagDoll özelliği, sorunsuz çalışıyor gibi. Oyunda bunlar gibi minik detaylar göreceksiniz. Hoşunuza gidecek. Bazı minik binaların yıkılması, mermi izlerinin duvarda kalması, güzel özelliklerden bazıları.

Grafikler. Oyunun en can alıcı kısmı. Grafikler tek kelimeyle muhteşem. Şimdi bu sözleri grafikler için söylüyorum ama 3-4 ay sonra, bu grafikler standart olacak. Ama biz, şimdilik keyfini çıkaralım. Bir kere karakter modellemeleri mükemmel. Poligon sayısı çok iyi, hareketler çok gerçekçi. RagDoll özelliği çok başarılı ve sorunsuz. Karakterler de çok çeşitli, sıkmıyor, birbirini fazla tekrar etmiyor. Karakterlerin aksesuarları belirgin, silahlar devasa. Düşmanı vurduğunuz zaman, kan gerçekçi olarak etrafa saçılıyor, organlar dağılıyor, vücut parçalanıyor.

Çevre grafikleri ise ayrı bir güzel. Kapalı mekanlar, birbirini tekrar eden odalardan oluşturulmamış, her zaman bir süpriz ile karşılaşmanız muhtemel. Kaplamalar detaylı, çeşitli, yüksek çözünürlükte. Açık alanlar, genelde kasvetli ortamlar olduğundan, oyundaki atmosferi iyi yansıtıyorlar. Mezarlık, bataklık üzerindeki şehirler, dev kapalı mekanlar gibi ortamlar, gayet kalabalık, eksiksiz ve hoş modellenmişler.

Ses efektleri olarak, oyunda müziklerin dinamik olduğunu söyleyebilirim. Aslında yarı dinamik. Sessiz sakin, hoş bir parça çalarken, düşmanların saldırma anında, sert parçalar çalıyor. Sadece 2 çeşit yani müzikler. Silahların ve yaratıkların efektleri de oldukça iyi. EAX desteği sağolsun, gözleriniz kapalı olsa bile, içinde olduğunuz mekanın nasıl biryer olduğunu anlayabiliyorsunuz.

Düşman, yapay zeka bakımından pek iyi değil. Spawn oldukları gibi, üzerinize koşmaya başlıyorlar. Bazen geri kaçtıkları veya saklandıkları oluyor ama daha ileri gittiklerini hiç görmedim ben. Fazla zeki değiller ama zeki olmaları da beklenmiyor aslında. Sayıca fazla oldukları ve hepsi aynı anda üzerinize çullandıkları için, zeki olmak gibi bir dertleri yok.

Aşırı bir sistem istemeyen ama ekstra özellikler için, 9600XT ve yukarısı ekran kartlarında adam gibi çalışan oyunu, herkese öneriyorum. Basit, yabancı dil gerektirmeyen, çok kaliteli, göze hitab eden bir oyun. Kaçırmayın derim. Sıkı multiplayer modları ile de, oynanabilirliğini koruyabilir Painkiller