Güneş pencerenize sabahın ilk ışıklarını gönderirken biraz manzarayı seyrediyorsunuz. İşine yetişmeye çalışan çiftçiler, balıkçılar, madenciler ve birçok meslek grubu. Paralarını adanızda akıtmaya gelmiş turistler. Yüzünüzde mutluluk ifadesi çünkü bu medeniyet sizin eseriniz. Tropico sizi bir El Presidente olmaya davet ediyor…

Bu davete kayıtsız kalmayın!

Bir oyunu Strateji grubunun içine sokmak kolaydır. Çünkü anlayışa göre bir FPS bile strateji oyunu olabilir. Counter Strike oynayan oyuncuların stratejik planlama yaptıklarını söyleyebiliriz mesela. Strateji ve planlama becerisi gerektiren birçok oyun var ve tabii ki bunlarının hepsinin “dozajı” farklı. Hızlı olmaya dayanan RTS türünün strateji ile anılması talihsiz bir durum olsa da sizi gerçekten zorlayacak, “zeka” çalıştıracak oyunları bulmak imkansız değil. Bu yazımda ekonomi-yerleşim stratejisi diye bir türe sokabileceğim Tropico ile size bu zeka çalıştıran oyunlardan bir örnek vermiş olacağım sanırım 🙂

Oyun ile ilgili daha derin bilgiler vermeden önce işin biraz teknik kısmına değinelim. Oyunun yapımcıları kendilerine garip bir isim vermiş olan PopTop Software! Gerçekten yaratıcılıktan uzak, lakayit bir isim heh! İsimleriyle daha fazla uğraşmak isterdim ama sanırım bu kadarı yeter. Belki de bu isim size tanıdık gelebilir. Railroad Tycoon 2’yi yapan ve ne şanssa benim yine oynayıp beğendiğim bir oyuna imza atan bir firma PTS. Demek ki iş isme bakmıyormuş. Şimdi alt satırlarda vereceğim bilgiler doğrultusunda oyunu beğenir ve almaya karar verirseniz dikkatli olun.

Tropico gerçekten fazlaca RAM ve İşlemci hızına ihtiyaç duyuyor. Grafikler ve ada eşrafının animasyonu gerçekten kaliteli yapılmış. Çözünürlüğü 1600*1200’e kadar yükseltmek mümkün. Sahip olduğunuz bir de “zoom” lüksü var oyunda. B&W gibi halkın retinasına kadar ulaşamasak da tatminkar bir seviyeye kadar zoom yapabiliyoruz. Ses olarak birşeyler söylemek gerekirse efektler yeterli müzikler çok iyi diyebilirim. Pek tarzım olmasa da latin müziği etkisiyle yapılmış şarkılar oyuna cuk! diye oturmuş. Özellikle bir şarkı benim favorim oldu.

Muz cumhuriyeti ileri!!

Tropico’nun oynanış mantığı hakkında daha fazla bilgi vermeye çalışalım. Açıklamasını okuduğunuz bir savaş stratejisi olmayıp daha öncede bahsettiğim gibi ekonomi-yerleşim stratejisi. Eğer istediğiniz askerlerinizi alıp düşmanın üzerine yollamaksa aradığınız oyun Tropico değil. Gerçi Tropico’da da sizin müdahale edemediğiniz birkaç ufak çatışma oluyor yerine göre. Bu tür ufak ayrıntıları ilerleyen satırlarda bulabilirsiniz.

Daha önce SimCity, Caesar vb. oyunları oynadıysanız Tropico’da pek yabancılık çekmeyeceksiniz. Yine önünüzde sarp bir arazi ve inşaayı bekleyen birçok bina var! Ancak oyunumuz diğer türdeşlerine göre daha farklı ayrıntılar içeriyor. Presidente olmak kolay değil “Politika” ile de uğraşmalısınız. Herhalde çok az oyunda halkın “seçme ve seçilme” hakkı vardır. (Benim aklıma bir örnek gelmedi) Aman korkmayın yine de bu hakkı yani Demokrasiyi onlara siz veriyorsunuz. İster bir diktatör olun isterseniz de…

…Karakterinizi kendiniz yaratın! Oyuna başlamadan önce yapacağınız birçok ayardan yalnızca bir kaçından biri de karakterinizi belirlemek. İsterseniz Che Guevera ister Fidel Castro ister Süleyman Demirel olun!

Şaka değil oyuna girince verdiğim isimlerden üçte ikisinin oyunda var olduğunu görürsünüz. Oyuna başlamadan önceki bu ekranlarda önce adayla ilgili coğrafi değerleri sonra sizinle ilgili karakteristik avantaj ve dezavantajları seçiyorsunuz. Hatta okuduğunuz üniversiteyi bile! Seçtiğiniz her şıkka göre belli konularda “+” ya da “-” puan alıyorsunuz. Örneğin dezavantaj olarak “Ugly-Çirkin” seçerseniz turizm reytinginiz düşüyor. Sanırım oyundaki kaliteyi daha bu örnekten farketmişsinizdir.

Her şeyi hazırladınız ve karşınızda sizin sözünüzün geçtiği bir ada! Aslında baştan alalım siz en iyisi bir Tutorial kısmına gidin (Aaaa çığlıkları nerde :P) Gerçekten oynanışı anlamak için pek de uzun olmayan Tutorial bölümünü pas geçmeyin. Adanız ilk başta gerçekten çok küçük ve güçsüz. Ben taktikler vererek sizi planlama zevkinden mahrum etmeyi düşünmüyorum. Ama şöyle söyleyebilirim güçlü ekonominin yanında iyi bir şehir planı oluşturmanız çok önemli. Diktatör bile olsak halkımızı mutlu etmeyi amaçlıyoruz değil mi? Yoksa sadece İsviçre’deki bankanızı parayla doldurup ilk gemiyle adadan kaçmayı mı düşünürdünüz? Eh ben biraz işin içine RP (role play) katıyorum ne yazık ki adadan kaçmak yok ama İsviçre’ye para transferi var!

Neyse halkını mutlu etmek isteyen ve demokratik birisiniz. Bence bir kere daha düşünmekte yarar var. Çünkü ada halkı mutlu olmak için çok fazla şey istiyor. Bunlara birkaç örnek verelim isterseniz: Yiyecek, Ev, Sağlık, Meslek kalitesi ve özgürlük gibi değerler onların mutlu olmaları için önemli. Şöyle bir düşünürseniz biz Devlet’ten ne istiyorsak onlar da onu istiyorlar.

Tropico’da Türk modeli…

İlginç başlık ha? Evet ben ilk oyunumda hem istemli hem istemsiz bu modeli denedim. Ülkemizin yönetim biçimini iyice sindirmişiz kendimize elin Tropico’lusu gel gelelim öyle değil. İlk oynayışımda şehir yerleşimi tamamen bozuk oldu mesela. Ee biz böyle öğrendik napalım. Ekonomime üç kere Dünya Bankası müdahale etti (espri değil dikkat!) Komünistler ayaklandı ve silahlı çatışmalar çıktı. Seçimlere hile karıştırdım ve beni protesto edeni parayla öldürttüm! Aslında bunların bir kısmı kasti gelişmedi. Ben her binayı hızlı hızlı görmek ve nasıl kullanıldığını öğrenmek için pek ekonomiye dikkat edemedim. Yerleşim de buna paralel gitti. Ama itiraf edeyim bu tür oyunlarda şu planlamayı bir türlü beceremem. Belki de bizim sokağın hep kazılmasındandır! İşte adada yıllar böyle geçerken Türk modeli bir yönetim uyguladığımı farkedince ben de bu işin üstüne daha fazla gittim. Sonuç gerçekten Türkiye’ye benzedi! Nasıl bir Ada ortaya çıkardığımı siz düşünün artık…

Tabi siz yukarıdaki modeli uygulamayın adanıza… Ekonomiyi sürekli canlı ve büyük tutmanız çok önemli. Nelerden ne kadar para kazandığınız Almanac’ta yazıyor. İlk başlarda Tarım (kahve ve tütün) ve odunculuk ile uğraşın kaynaklar merkeze yakınsa maden fabrikasını dikin. Halkınıza çok fazla maaş vermeyin tabi onları mutlu etmek için Kilise, Bar, Hastane gibi binaları ilk 5 senede mutlaka bitirin. Bunları yaptıktan sonra para seviyeniz iyi düzeydeyse (20k-40k olmalı) gecekonduya izin vermeyip fazla fazla ev yapın. Ve artık gerisi size kalmış… Bu dediklerimi ilk başlarda uygularsanız çok rahat edersiniz. Onca binaya rağmen sene büyüyen bir ekonomiye sahip olmak çok zor değil…

İnşa edebileceğiniz o kadar çok yapı var ki… Birkaç örnek vermemi isterseniz Kumarhane’den, TV istasyonuna, altın madeninden sigara fabrikasına kadar çok çeşitli… Ve bazı binalarında upgrade edilme özellikleri var. Anlatmakla bitmez. İşin bir de siyaset kısmı var. Tabi bu siyasi dümenleri gerçekleştirmek işin bazı binaları yapmaya ihtiyacınız var. Mesela ABD ya da Rusya’ya yalakalık(!) yapabilirsiniz. İstediğiniz birini öldürtebilir ya da onu inançsız vatan haini olarak damgalayabilirsiniz. Burada da ayrıntı çok, hepsini anlatmak zor. İngilizceniz yoksa basın pause’a her menüyü Türkçe’ye çevirin. Yoksa hem zevk alamaz hem de yolun başında tıkanırsınız.

Undying yazımda olduğu gibi Tropico’da da olumsuz birşeylerden bahsetmedim farkederseniz çünkü pek birşeye rastlamadım bir, olsa da mazur görmek lazım iki. Pop Top firması -ki bu ismi görünce bu adamların yaratıcı zekaya sahip olmadığını düşünebilirsiniz- çok yaratıcı, ayrıntılarla dolu bir oyuna imza atmış. Tropico bu aralar piyasadaki güzel oyun silsilesine dahil isimlerden biri. Ne diyelim, alınası ve zaman harcanası bir oyun. Eğer Tropico veya herhangi bir konuda konuşacak birini arasanız email atabilirsiniz… Tropik esintiniz bol olsun!