Uzun bir bekleyişin ardından sabırsızlıkla beklediğimiz F.E.A.R.’a sonunda kavuştuk. F.E.A.R. kadar haberlerini takip ettiğimiz, ekran görüntülerine ve her yeni videosuna saldırdığımız bir başka oyun yoktur herhalde. Closed beta, puplic, single player demo derken tam sürümü geldi çattı işte. Single player demosunun 1,5 milyon insan tarafından çekildiğini düşünürsek yılın en hit oyunlarından olacağı daha şimdiden ortada. Bu birliktelik insanı daraltabilir ona göre.

Krostrofobik bir vaka ile karşı karşıyayız. Öncelikle bu oyunu ne Doom 3 ne de Half-Life 2 ile grafik detayı dışında karşılaştırmayacağım. Çünkü sakin bir kafa ile düşündüğünüzde bu üç oyunun da birbirleri ile hiçbir alakası olmadığını anlarsınız. Doom ve Half-Life’ın geçmişini göz önüne aldığımızda zaten her şey anlaşılacaktır. Zaten şu daha iyi, bu daha kötü karşılaştırması bu oyunların hepsine haksızlık olurdu. Ayrıca F.E.A.R. karşımıza ilk defa çıkan bir oyun. Her ne kadar türe çok fazla yenilik getirmese de F.E.A.R. tam anlamıyla katıksız bir FPS. Hele ki bunu size sağlam bir atmosfer, sıkı aksiyon ve sinema filmlerini aratmayacak kalitede korku öğeleri ile süsleyip sunarsa işte biz buna kısaca F.E.A.R. diyoruz. Zaten yapımcı firmanın Monolith olduğunu düşünüsek herhalde pek de şaşırmamamız gerekir. Çünkü daha önceki oyunlarına baktığımızda (örn. Blood I ve Blood II) oyunda fazlasıyla “Blood” öğesine rastlayacaksınız, Shogo, NOLF I-II, Alien vs. Predator 2, Tron 2.0 bu klasikleri oynamayan ya da içinden birinin favori oyununun olmadığı kimse çıkacağını zannetmiyorum. Şimdi de F.E.A.R.’dan sonra Condemned: Criminal Origins ile ortalağı sallamaya hazırlanıyor Monolith. F.E.A.R.’ın etkisinden ne zaman kurtuluruz tartışılır ama bu klasik yapımları hazırlayan bir firmadan da adına yakışır bir oyun yapması da beklenirdi açıkçası.

Bir de sessiz sedasız gelen bir oyun diye lanse edildi hep F.E.A.R. E3’teki gizemli videolarının ardından ilgilerin kendisinde toplanılması şaşırası bir gelişme olmasa gerek. Zaten Sierra gibi sağlam bir yayıncıyı da arkanıza aldınız mı kim tutar ki sizi. Belki HL2, Doom 3 gibi uzun bir bekleyişin ardından gelmedi. Ama onları aratmayacak derecede şaşalı bir reklam kampanyası ile geldi. Bir çok site E3 2004’ten sonra yeni nesil oyunlara adını kazıyacağını söyledi. Bazı büyük donanım siteleri ise artık HL2 ve Doom 3 testlerinden sıkılmış olacak ki artık iyi bir ekran kartını alırken F.E.A.R. performansına göre alınması gerektiğini söylemeye başladılar. Oyunun çıkmasına bir ay kala ilk incelemeyi PcGamer gibi dünyanın önde gelen dergilerinden bir tanesi yaptı ve 91 gibi çok yüksek bir skor alarak yılın hit oyunlarından seçildi. Bir sinema filmini aratmayacak gerçek videolar hazırlandı. İlk tester’lardan da tam not alarak oyun dünyasını sarsmaya hazırdı artık F.E.A.R.

Nedir bu F.E.A.R.?

F.E.A.R.’ın açılımı First Encounter Assault and Recon. F.E.A.R. olağan dışı olayları araştırmak ve olası aksiliklerde yok etmek için kurulmuş bir özel tim. Siz de bu ekip’te yer alan özel silahlar ile donatılmış bir askersiniz. Ama ne adınız ne de geçmişiniz bilinmiyor. Yani askerlerden kapıyı açman gerek veya şurayı sen kontrol et harici bir şey duymuyorsunuz. Sizin göreviniz klonlanmış asker üreten bu fabrikayı temizlemek ve çıkan isyanı bastırmak. Tabi sizin bildiğiniz olay bu. Yoksa kazın ayağı öyle değil. Paxton Fettel’ın önderliğindeki bu insan üstü klon ordusu telepatik olarak kontrol altına alınacak ve Fettel yoldan çıkacaktır. Zaten üstlerinizin gecenin bir vakti aniden kaldırılıp protiplerden birinin kontrolden çıktığını ve bunun sizin her türlü akli dengenizi bozabilecek bir varlık olduğundan söz etmesini bekleyemezdiniz.

F.E.A.R. Faktörü!

F.E.A.R., yapımcıların da etkisinde kaldıklarını itiraf ettikleri Japon korku sineması ve Ring, Grudge, Dark Water hatırlatacak bir yığın sahneyle dolu. Oyunda sürekli karşımıza çıkan Alma soluğunuzu kesecek. Yani, bu Japonların neden bizi hep küçük kızlar ile korkuttuğunu bir türlü anlayamadım. F.E.A.R.’da da durum pek farklı değil. Nitekim Alma üzerinde uzunca süredir çalışılan ve başarısızlıkla sonuçlanan bir prototipdir. Aslında Alma mı içindeki şeytanı kontrol ediyor, yoksa şeytan mı Alma’yı karar vermek çok zor. Alma sizi ve etrafınızdaki herkesi sizin gördüğünüz gibi değil kendi istediği gibi gösterebilme yeteneğine sahiptir. Aslında Alma oyun oynarken siz onun kendinize saldırdığını veya askerlere saldırdığını görebilirsiniz. Telepatik olarak herkesi etkisi altına alabiliyor ve doğa üstü güçleri ile düşmanlarını öldürebiliyor. Zaten Alma kendisini almaya gelen askerlerden haberdar ve buna gerçekten hazırlıklı. Minik Almanın kırmızı elbisesi,yalın ayak,sevimli yüzünü kapatan uzun siyah saçları ile sizi yerinden hoplatacağına emin olabilirsiniz.

Oyun boyunca Alma’yı görmemek için dua edeceğinizi de belirteyim. Şayet enerjiniz azaldığında veya gördüğünüz korkunç bir hayalet karşısında kalbinizin yerinden fırlayacağını hoparlörünüz size hatırlatacaktır. Oyunda sadece Alma’dan korkmayacaksınız elbette. Sık sık halüsinasyonlar göreceksiniz. Işık oyunları ile tırsmanız bile mümkün oyunda. Yeri geliyor kendi gölgenizden bile korkuyorsunuz. Önünüzden yavaşça süzülen anlamsız hayaletler, slow-motion’da hareket ederken püf diye uçan takım arkadaşlarınız ve bir de işin içine Alma girince tadından yenmez bir korku şöleni sizleri bekliyor olacak. Özellikle geceleyin kulaklığınızı takın ve ışıkları söndürün ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız. Deneyen var mı ?

John Woo da kim?

Herhalde böyle muhteşem bir yapımın sadece sizi korkutmak için yapıldığını düşünmüyorsunuz. F.E.A.R. öyle ki, bir John Woo filmini aratmayacak derecede aksiyon sahnesi ile dolu. Oyunun atmosferini bozmadan o kadar güzel harmanlanmış ki adeta önünüze düşman çıksa ve ağır çekimde etrafınızdaki her bir kıvılcım tanesini görsem diye dua edeceksiniz. Her bir bölüm geçtiğinizde yeni silahlar bulacak ve bunları leziz bir aksiyon şöleninde süs olarak kullanacaksınız. Attığınız her bir el bombası ile etrafınızdaki düşmanlarınızın kafa ve kol parçalarının ağır çekimde havalandığını göreceksiniz. Kim arkasını kollamadan düşmanlarını duvara çivileyerek kendini garanti altına almak istemez ki. Ya da sinsice zıplayarak düşmanınızın tam kafasına tekme tokat girmek istemez ki. H tuşuna basın ve ardından koşarken zıplayıp ileri+sol fare ile uçan tekme, çömelme tuşu+sol fare tuşu ile yerden kayan tekme atabiliyorsunuz. Sağlı sollu girişmeyi ise anlatmama gerek yok herhalde 🙂 Ayrıca, Matrix 1’deki lobi sahnesini hatırlamayan yoktur herhalde. Bir çok oyunda denendi 3D Mark’ta bile kullanıldı, ama ilk defa bu kadar güzel ve gerçekçi kullanılıyor. Duvarların dağılması gerçekten görülmeye değer. Duvarlardan dökülen fayanslar ve etrafı saran toz bulutu kalkana kadar ilerlemek dahi istemeyeceksiniz. Çünkü korkunun aksiyona dönüştüğü yerin tam ortasındasınız.

Yapay zeka ne durumda?

Yapay zeka her yeni çıkan oyun ile daha da öteye gidiyor. Biz oyuncular için daha gerçekçi ortamlarda beraberinde geliyor. Çünkü artık armut gibi önüne düşen tekdüze NPC’lerden sıkıldık. F.E.A.R. bu noktada Half-Life 2’den geri kalır durumda değil. Çünkü HL2 bu zamana kadar bir FPS’de gördüğümüz en akıllı NPC’lere sahipti. Ayrıca her yeni update ile bu daha da ileriye taşındı. F.E.A.R. da bizi yapay zeka konusunda hayal kırıklığına uğratmıyor. Hatta son zamanlarda görebileceğiniz en iyi yapay zekaya sahip. Mesela tam bir çatışma ortasındasınız düşmanlarınız size deli gibi saldırmıyor. Etraftaki nesneleri tamamen size karşı kullanabiliyorlar. Bir rafı ona ulaşamamanız için önünüze itiyor. Bir koltuğu çekiyor kendine siper olarak kullanıyor ya da kendine saklanacak bir yer arıyor. Yangın tüplerine ateş edip sizi afallatabiliyor, hatta dolanacak yer varsa sizi arkadan çevirmeye bakıyor, oyundaki tüm yolları kullanarak tek bir yönden değil de farklı kombinasyon ile size saldırabiliyorlar. Bu yüzden sürekli farklı şeyler ile karşılaşıyorsunuz taktiksel olarak. Zaten zorluk seviyesini ne kadar artırırsanız etraftaki nesneleri size karşı daha sık kullanan NPC’ler görürsünüz ve daha sık el bombası atılır size. Yapay zekanın bir oyuncuyu tatmin edebilecek kadar etkileyici olması oyunu gerçekten çok zevkli bir hale getiriyor.

Fizik herşeydir!

F.E.A.R.’ın fizik motoru da grafikleri kadar etkileyici. Mesala etraftaki nesneler Havoc motorunu aratmayacak güzellik ile gerçek zamanlı olarak herhangi bir patlama esnasında veya ateş etmeniz ile etrafa dağılabiliyor. Bu patlamalar esnasındaki etrafa binlerce parça dağılıyor emin olabilirsiniz. Ayrıca ateş ettiğiniz düşmanlarınız vurulduğu yere göre tepki veriyor ve o tarafa doğru bir eğim gösteriyor. Bir düşmanı vurduğunuzda yüksek bir yerden düşerken tamamen fizik kurallarına uygun olarak yere çakılıyor. Half Life 2’deki yuvarlanan varilleri hatırlayacaktır herkes. Patlama esnasında havada uçuşan düşmanlara ve nesnelere bakarak ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz. Herhalde F.E.A.R.’a Gravity Gun’ı da koyarsak Half-Life 2’ye kafa bile tutabilir.

Harika Efektler

F.E.A.R.’daki en can alıcı özellik ise hiç kuşkusuz muhteşem efektler. Slow-Motion’a geçtiğiniz zaman ateş ederken kurşunların saydamlaşarak dalgalı olarak süzülmesi, el bombasının patlama esnasındaki şok dalgalanması ve etraftaki nesnelerin bu efekte göre kırılma görüntüsü, etrafa deli gibi ateş ederken çıkan kıvılcım efekti, ki bu daha önce hiçbir oyunda görülmemiş güzellikte, kanların etrafı kırmızıya boyaması, duvarların aşağı inmesi, toz duman olması ortalığın her şey tek kelime ile on numara. Işıklandırma ise tek kelime ile mükemmel. El fenerinizin nimetini bu oyunda gerçekten anlayacaksınız. Ufak bir bataryaya bağlı olduğu için sık sık dolması için bekleyeceksiniz, çünkü gerçekten bu ışığa ihtiyacınız olacak. Ayrıca, bu muhteşem efektlere bir de seslerin muhteşemliğini katılınca işte o zaman tam bir şölen oluyor. Öyle ki, her bir kurşun kovanının çıkardığı ses, düşmanların bağrışmaları ağır çekimde iken boğuklaşan ses efektleri kesinlikle mükemmel ses konusunda rakiplerinden bir hayli ileri de çünkü sevgili F.E.A.R.

Sistemim F.E.A.R.’ı kaldırır mı?

Aslında demoyu oynayan oyuncular aşağı yukarı sistemlerinin kaldırıp kaldırmayacağını tahmin edebilir. Ama oyunun demoya göre çok daha iyi optimizme edilmiş olduğunu söyleyebilirim. Sadece demoya göre iyi optimizme edilmiş durumda dedim, çünkü daha iyisi yapılabilirdi. Riddick, HL2, FarCry gibi mesela. Oyunu orta seviye bir PC’de hatta ortanın altında bir ekran kartı ile bile gayet hızlı oynayabilirsiniz. Tabi ki 512 MB ram ve 2.4Ghz’ten aşağı bir sistem olmamak kaydıyla. Grafik ayarlarının yapıldığı bölümde advanced sekmesi altında graphics bölümünü açın ve en alttaki Pixel Dobling ve DX8 shaders ı On (Açık) durumuna getirin. Oyun çok hızlı bir şekilde oynatacaktır kendisini; ama grafikleri unutun. Kartınız Nvidia 5200, 5500, 5700, Ati 9200, 9500, 9600 serisinden ise AA ve soft shadows’u da kapatmanızı tavsiye ederim, 6600GT veya x700 gibi kartlara sahip olan arkadaşlar orta ayarlarda gayet akıcı bir oynanışa ulaşabilirler. Sizi tatmin ettikten sonra bir problem olacağını zannetmiyorum. Çünkü herkes yüksek çözünürlükte ve full detayda oyun oynamıyor. Düşük çözünürlükte de oyundan zevk alan arkadaşlar var. Birçok sitede birbirlerini sırf bu yüzden kıran arkadaşlar var. Benimki seninkini döver, hadi oradan gibi… Önemli olan sizlerin bir oyundan maksimum zevki almanız.

Asıl can alıcı noktamıza gelelim. F.E.A.R.’ı benim oynadığım sistem 3.6Ghz 1GB Ram 6800GT@Ultra konfigürasyonuna sahipti. 1024*768’de tüm özellikler maksimumda 2xAA 2xAF 78.01 Forceware sürücüsü ile 30-35 fps’den aşağıya çok nadir düştüm genel itibari ile, çok hızlıydı. Demoya nazaran en azından. Yani benim oynadığım sistemde demoya nazaran baya bir yol kat etmiş göründü oyun optimizme açısından. Aslında bu grafiklerdeki ve bunca güzelliğin sergilendiği bir oyunun bunca yüksek sistem istemesi de anormal bir durum değil. Şöyle bir örnek vereyim oyunu 6-12 ay sonra daha rahat oynarsınız. Nasıl mı? Doom 3, FarCry ve Half Life 2 yi gözünüzün önüne getirin; o zamanki sistemlere göre oyun çok kasıyor demiştik ama zamanla sistemlerini yenileyen arkadaşlar gördüler ki 6600GT veya x700 bir kart ile her iki oyunda çok iyi bir oynanabilirlik sunuyordu. Zaten yeni çıkan driverlar bir hayli yol kat etmiş durumda. Nvidia’nın 81,85 whql ve Ati’nin 5.11 Beta driverları yeni çıkan oyunların hepsinde gözle görülür bir performans artışı sağlıyor. O yüzden son driverları yüklemenizi tavsiye ederim.

Oyunun grafikleri ise genel olarak gerçekten çok başarılı. Kaplamalardaki özen ve efekt zenginliği olarak ne Doom 3’ü ne de Half-Life 2 yi aratıyor. Half-Life 2’nin en büyük artısı kuşkusuz dev haritaları ve gece, gündüz oynanabilir bölümleri diyebiliriz. Zaten bazı haritalar Counter Strike: Source’taki Office ile çok benzerlik gösteriyor F.E.A.R.’da. Duvarın renginden tutun da kaplamadaki benzerliğe kadar. En azından ben benzettim. F.E.A.R.’ın grafik olarak Half-Life 2’den tek bir artısı var, o da efektlerdeki zenginliği. Çünkü hiçbir oyunda bu kadar güzel efektler görmedim. Peki ya Doom 3’e göre diyecek olursak da F.E.A.R. grafik olarak ve ışıklandırma olarak da önde diyebilirim. Oyun boyunca kullanılan Dynamic Lighting bu zaman kadar kullanılmış en güzel ışıklandırma ortamını sunuyor diyebilirim. Soft Shadow’un da güzelliği ile birleşince tam bir grafik şöleni oluyor oyunumuz. Grafik detaylarını kısaca oyunda özetleyecek olursam, F.E.A.R. her oyuncuyu tatmin edebilecek bir kalitede. Aşağıdaki tablodan F.E.A.R.’ı hangi ayarlarda nasıl bir sistem ile oynayacağınız hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.