Warning: Use of undefined constant wp_cumulus_widget - assumed 'wp_cumulus_widget' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/hellwor/public_html/gamez/wp-content/plugins/wp-cumulus/wp-cumulus.php on line 375
Şubat « 2008 « Gamez

Şubat, 2008 için arşivler

Sniper Elite

[Resim]

2. Dünya savaşı konulu oyunlar her zaman oldu ve olacaklar… bu gerçekten asla kaçamayız. Bazıları çok kaliteli çıktı, bazıları ise yavan oldu boğazımızda kaldı. Bir çok yapımcı �En iyisini yaptık, en kalitelisi biziz� diye bağırdı, kepaze olanlar çok çıktı. Neymiş etrafta yaygara kopartıp, kendini böyle üstün göstermeyeceksin. Bakınız John Romero abimiz Daikatana diye tutturdu. Yıllarda palavraları söyledi, o da yetmedi hakaret bile etti. Oyun duyrulduktan sonra sürekli ertelenerek 2000 yılında çıkmış(Duke Nukem Forever!) ve sonuç felaket olmuştu. Ağzına kadar bug dolu mekanik kurbağları öldürdüğümüz, modası geçmiş bir yapımdı. Neden bunlardan bahsettim dersek. İkinci Dünya savaşı konulu bir çok oyun berbat çıkıyor da ondan dolayı. Kaliteli yapımlar tabi ki var yok değil. Ancak pek çoğu hemen paraları cebe indirmek için çabucak yapılıp piyasaya sürülüyor. Tabi ki sonuç hüsran. Sniper Elite oynamaya başlamadan önce bu sınıftan olduğunu zannediyordum. Ancak oyun beklediğimin çok çok üstünde çıktı ve beni şaşırttı.

Özel Sniper

[Resim]

Oyunumuz 2. Dünya savaşında geçiyor, aman hep klişe konu derdim. Bende bu sefer klişe bir cümle ile başladım. Efendim bir adet Alman kensin nişancısını kontrol ediyoruz. Yaptığımız adam öldürmek, yaralı taşımak, onu korumak, bir yeri patlatmak, bir eşyayı getirmek vb… doğal olarak bulunan yapay olmayan görevler. Tabi bunların yapılması ve dizayn edilmesi gerekiyor. Örneğin yaralı bir adamı başka bir yere taşıdıktan sonra git tankı patlat, arkasından şu kişiyle burada buluş gibi zincirleme olaylar yer alıyor. Bunları yapmak görünürde kolay gibi olsa da aslında tam olarak değil. Her şeyden önce oyunun belli bir zorluk sistemi var. 4 zorluk seviyesinden birini tercih etmek durumundasınız. Her seviyenin kendine göre belli katı kuralları yer alıyor. Yapay zeka artıyor, nefes tutma süreniz düşüyor, silahların zararı artıyor vs… gibi ayrıntılar yer alıyor. Tek tavsiyem eğer oynarsanız ilk zorluk seviyesinde oynamayın derim. Zira oyunun zevki çıkmıyor, kesinlikle Cadet zorluk seviyesinden başlayın derim. Baktınız daha kan ter içinde kalmak istiyorsunuz, diğerlerine atlayabilirsiniz.

Oyunda bazı ayrıntılar çok harika ve çuk diye oturmuş durumda. Her şeyden önce hedef aldığınız zaman belli bir saniye karakterimiz nefesini tutuyor. Tabi ki dürbün arada sallanıyor, hedefi bazı zamanlar tutturmak zorlaşıyor. İlk iki zorluk seviyesinde 17 saniye olan nefes tutma süresi, sonraki iki zorluk seviyesinde 10 saniyeye kadar düşüyor. Bazı görevlerde hedefinizi öldürmek için bir saniye bile çok değerli olabiliyor. Bu yüzden bir çok kez yükleme ekranına geri döndüğümü iyi biliyorum. Ancak bu tam tersi şekilde hoşuma gitti, oyunun gerçek zevkini almak için iyi bir yöntem. Sadece oyunda bu detay yok, misal siz yolda düşmandan kaçmaya çalışırken, yanınızda patlayan bir bomba ile ölebilirsiniz. Bunlar savaşta olağan şeylerdi, oyunda da direk yer verilmesi harika bir karar. Çünkü bazı 2. Dünya savaşı oyunlarında patlayan yerler önceden hazırlanmış sahnelerdir. Yani siz o yere gidip, yanınızda patlama olsa bile sahne olduğundan sizleri etkilemez. Ancak Sniper Elite�de böyle bir durum yok, bomba patladığı gibi sizi de yanında götürüyor.

Sniper bende alemin kralı benim demek yok. Hedefinizi iyi tutturmanız gerekiyor. Eğer düşmanınızın bacağına veya koluna ateş ederseniz, toparlayarak sizden kaçmaya çalışıyor. Hatta yerde kıvranıp bağırıp çağrıyor, üst zorluk seviyelerinde işiniz ise daha zor. Çünkü devreye yapay zeka giriyor, bazı zamanlarda sessiz olmanız gereken görevler oluyor. Hiç ses çıkarmadan bir yere girmeniz veya birini öldürmeniz gerekiyor. Siz adamı yaraladınız ama, o da yerde kıvranıp yardım istiyor. Başınıza kimbilir kaç düşman toplanır, siz de mefta olursunuz. Düşmanlarımız kolay da oynadığımız zaman pek zeki sayılmazlar, direk ölüyorlar. Ancak olurda seviye arttığı zaman dayanılırlıkları ve akılları da artıyor. Size taktik yapıyorlar, şak diye ölmüyorlar, kaçıyorlar yeri geldiğinde saklanıp öyle ateş ediyorlar. Düşmanlarımız kısaca mantıklı ve dengeli bir biçimde, yüksek seviyede oynadıkça onlarda yükseliyorlar.

Terimler Sözlüğü 1

Oyunda gizlilikte yer alıyor, ancak bunun ne kadar uygulandığı size bağlı kalabiliyor. Misal bir görevde hiç ses çıkarmamanız veya kimseyi öldürmeden bir şeyi çalmanız gerekebilir. İşte böyle zorunlu kaldığınız zamanlarda gizlilik size bağlı kalmıyor. Mecburen gizli ve sessiz tetikte kalmanız gerekiyor. Başka görevlerde ses çıkartıp tak tuk ortalığa girebilir veya yine sessiz kalabilirsiniz. Ancak Rambo gibi bir anda ortalığa girmek, çoğu zaman işe yaramıyor. Zorluk seviyesi Sniper Elite ise işte o zaman işiniz iş oluyor. Gizli olmak zorunda kaldığınızda yerdeki cesetleri kaldırmanız gerekiyor. Eğer birini görürlerse işiniz çok çabuk bitebiliyor. Oyunun atmosferini gerçekten de yakalamak isterseniz bunlara dikkat edip yüksek bir zorluk seviyesinde oynamanızı tavsiye ederim.

Silahlarımız ne yazık ki kısır kalmış, çok fazla çeşidimiz bulunmuyor. Yanımızda Sniper tüfeğimiz ve susturuculu tabancamız Fix bulunuyor. Bunlar dışında klasik 2. Dünya savaşı silahlarından bazıları bulunuyor. Tüfeğimiz ve tabancamız dışındaki diğer silahları oradan buradan buluyoruz. Ölen askerlerden veya çevredeki sandıklardan vs… bulabiliyoruz. Cephanede yine aynı şekilde oradan buradan topluyoruz.

Şu ana kadar pek çok açıdan beni memnun eden Sniper Elite�in grafikleri de bana yeterli geldi. Gölgelendirme ve ışıklandırma efekleri gözüme hoş göründü, ancak binaların ve modellerin dokusu pek fazla hoşuma gitmedi. Bana biraz yapay gibi geldiler, hatta bir kaç yerde kendini iyice belli edebiliyor. En çok sevdiğim kısım yağmur efekti oldu. Yağmurun yağması ve yerdeki suyun yansıması bunlar iyi yapılmış. Patlamalar vs… diğerleri de fena değil, işlerini yapıyorlar.

Sesler konusuda oyunda en çok ilgimi çeken yer oldu. Arka plan sesleri özellikle savaş atmosferini duymak için üstünde durulmuş. Siz bir yandan koştururken diğer taraftan insanların feryatlarını, bir makinelinin öfkeli sesini, bir uçağın düşmesini veya tankın yıkıcı gürültüsünü duyuyorsunuz. Belli bir süre dinlediğiniz taktirde kendinizi savaşta zannedebilirsiniz. Ses efektleri arka plan sesleri kadar olmasada yine de başarılılar. Aynı şekilde seslendirmeler de iyi bir uslupla yapılmış. Arada sırada çalan gaz parçalar ile iyice doyuma ulaşıyorsunuz. Keşke diyorum şu sesler kadar grafikler de başarılı olabilseydi.

Oyundaki fizik modellemesi başarılı değil. Bu yönden zayıf kalmış. Düşmanlarınızın ölümü filan fena değil, bari hiç değilse öyle tak diye düşmüyorlar. Çevredeki bir kaç parça şeyi oraya buraya uçuruyorsunuz o kadar.

Oyundaki en dikkat edici detaylardan biride ilk Max Payne�den hatılayacağımız bir efekt. Sniper�dan ateş ettiğiniz zaman kamera hemen kurşunu ağır çekimde düşmanın kafasına girene kadar takip ediyor. Bu güzel bir efekt olmuş.

Multiplayer mod�u da oyunda yer alıyor. Deathmatch, Team Deathmatch ve Assassination isimli 3 farklı mod bulunuyor. Assassination aslında bildiğimzi Deathmatch gibi ancak biraz daha farklı, sadece Sniper kullanarak diğer rakiplerinizi öldürmeye çalışıyorsunuz. Bir de haritada bulunan kendi tarafınıza ait komutanlar var. İki taraftan biri rakip komutanları öldürmeye çalışıyor. Bu karakterler bilgisayar kontrolünde öylece belli bir yerde bekliyorlar. Öldürürseniz yüksek bir puan kazanıyorsunuz.

Yazıyı bitiriyorum, şimdide ufak bir yorum daha yazmak lazım. Kısaca Sniper Elite beni saran bir oyun oldu. Aksiyon dolu ve yeri geldiği zaman kan ter içinde bırakabiliyor. Grafikler istediğim gibi olmasada yetiyor, ancak arka plan sesleri konusunda oyun gerçekten de başarılı. Zorluk seviyesini arttırdığınız zaman bazı yerlerde takılıp kalabilir ve küfür edebilirsiniz. O zaman işte sabırlı olun derim. Zorluk seviyesi kolay da olduğu zamanda oyunun zevki kaçıyor. Gazı kaçmış içecek gibi bir şey oluyor. Bunların yanında oyunun Geforce 2 gibi eski nesil ekran kartlarında da çalışması iyi bir işlev. Düşük sistemlerde efektleri açmadan oynama imkanına sahip olabilirsiniz.

18 Wheels of Steel Haulin

[Resim]

Gigabyte’lar dolusu veriye sahip oyunlar ve onların yeni ev sahipleri DVD’ler… Fazla uzağa gitmeye gerek yok, geçtiğimiz yıla kadar oyunlar genelde iki CD olarak piyasaya çıkardı. Yavaş yavaş CD sayısının artması ile çözüm ucuzlayan DVD medyaları ile sağlandı. 3-4 Gb sınırında dolaşan oyunlar eskisi kadar büyük görünmemeye başladı gözümüze. Yıllardır artan veri boyutuna direnen, ısrarla oyunu sattıranın büyüklüğü olmadığını kanıtlamaya çalışan tek bir yapım mevcut: 18 Wheels of Steel, namı diğer Hard Truck.

[Resim]

Keramet oyunun büyülüğünde değil

18 Wheels of Steel geleneği bozmuyor ve zamanının en az veri boyutuna sahip oyunu olarak piyasaya çıkıyor. Son versiyonlarında 90-150Mb derken, Haulin 350Mb olarak karşımıza çıkıyor. Her zamanki gibi oyunumuzun amacı aynı: Yük taşımacılığı. Haulin’de de Amerika eyaletleri arasında istediğimiz kargo yükünü kamyonumuza yüklüyor ve yerine ulaştırmaya çalışıyoruz. Yapımdaki bir yenilikte, genel olarak kargoların artık zaman limitli taşınmaması. Önceki versiyonlarda panik halinde bir yandan direksiyon salladığımı, bir yandan da uyku, mola, benzin alma gibi aktivitelerle kargoyu zamanında ulaştırıp ulaştıramayacağımı hesapladığımı hatırlıyorum. Önceki oyunlarda bir açıkta bu noktada patlak veriyordu. Özellikle şehir gibi yerlerde sıkça rastladığınız, kırmızı ışıkların hepsinde beklemeye kalkarsanız kargo asla vaktinde yetişmiyordu.

[Resim]

Çorba parası?

Yeni yapımda dikkat çeken özelliklerden biri de trafik kurallarına göstermek zorunda olduğunuz hassasiyet. Zira polisler eskisi kadar gevşek değiller. Ekranın üstünde bulunan benzin göstergesi kaldırılarak yerine polis tarafından aranma seviyesi konulmuş. Trafik kural ve ışıklarına dikkat etmeli, araç sinyal lambalarını kullanmalı ve arabalara çarpmamalıyız. Uymadığınız her kural sizi göstergede polis tarafından daha aranır hale getiriyor. Polis yakınından geçerken de enseleniyorsunuz. Aykırı hareketleriniz makul seviyede ise bazen sadece uyarı alarak paçayı yırtabilir, taşkınlığınız had safhada ise yüklü miktarda ceza ödemeye mahkum bırakılabilirsiniz.

[Resim]

Benzine yine zam

Benzin göstergesi demişken… Gösterge tamamı ile kaldırılmamış, tampon kamerası mod’unda görünür hale getirilmiş. Zamanla benzin azalıyor ve benzinciye uğramak zorunda kalıyoruz. Haliyle benzin ihtiyacımızı görmemiz gerekiyor. Hard Truck’tan beri seriyi oynatan özelliklerden biri de küçük detayların olması. Benzin azalma örneğinde olduğu gibi; taraf taraf benzinci aramamız, yağmur yağınca silecekleri çalıştırmak zorunda oluşumuz, motor freni, selektör, sinyal ve 4’lü kullanımı gibi detaylar çoğu oyunda atlanan detaylar. Eğlence olsun diye silecekleri inatla çalıştırmamam ve kör şekilde gitmem; yakıtım bitti bitecek durumda benzinci ararken, benzin harcamamak için yokuş aşağı giderken vitesi boşa almam ya da motoru kapatmam gibi örnekler sanırım başka oyunda rastlayamayacağınız türden.

[Resim]

Aynı tas aynı hamam

Yapım her ne kadar kendine has özellikleri olsa da bazı noktalarda fire vermeden edemiyor. Özellikle son bir kaç versiyonunda da görülen tır ve treyler grafiklerinin çok iyi olması ancak, çevre modellemesi ve grafiklerine dikkat edilmemesi Haulin’de de sürmekte. Bunun sebebi belki de katledilen yolların çok uzun olması olabilir. Zira bir eyaletten başka bir eyalete gitmeniz genellikle çok uzun sürüyor. Bu kadar uzun yolları ve çevre modellemesinin iyi grafiklere sahip olması, yapımın muhtemelen 350Mb değil 3,5Gb olmasına neden olurdu. Hal böyle olunca tüm haritanın da tek bir yükleme ekranı ile oynanması mümkün olmazdı sanırım. Tırlara yapılan ufak tefek rötuşlar dışında, yapımda arabirim yeniliğine gidilmiş. Herşeyi kontrol edebileceğinizi ana menüler konularak birçok detay tek ekrandan ulaşılır hale getirilmiş.

[Resim]

Kullar gidişine, yollar duruşuna hasta

Artısıyla eksisiyle her sene önümüze sürülen 18 Wheels of Steel’ler bir müddet ekran başında kalmamızı sağlıyor. Seriyi her ne kadar seven biri olsam da, bir süre sonra oynamamaya başlıyorsunuz. Uzun saatler boyunca direksiyon sallamaktan zamanla sıkılmaya başlamak bunun en büyük sebebi. Direksiyon sallamak derken… Belki de en iyi direksiyonla oynanan oyun Hard Truck ve 18 Wheels of Steel serisidir. Çoğu yarış oyununda direksiyon tercih edilmemesinin sebebi, direksiyon ile klavye kadar yeterince hızlı tepki verilememesidir. Tabi 18 Wheels of Steel gibi ağır kamyon ve tır kullandığımız bir yapımda hızlı tepki vermek yerine, koltuğa yaslanıp yavaş yavaş çıktığınız rampada direksiyon sallamak, klavye ile oynamaktan çok daha fazla zevk veriyor. Direksiyonlarınızı tekrar tozlu raflardan çıkartma vakti geldi. 

Travian


Travianda üç değişik halk vardır: Romalılar, Galyalılar ve Cermenler. Her halkın kendine göre avantajları ve dezavantajları vardır. Halkların ordularıda birbirinden farklıdır.Bu yüzden oyuna başlamadan önce kendi stratejinize uygun bir halk secmelisiniz.
[Resim]

[Resim]Roma imparatorluğu amatör oyuncular için iyi bir seçimdir.Yönetilmesi kolay olduğu için başlangıçta çok uygundur.Sosyal ve teknik açıdan çok gelişmiş oldukları için romalılar mimarlıkta uzmandır ve askerleri travianda elitdir.
Romalılar son derece dengelidir. Hücumda ve savunmada aynı derece güçlülerdir. Bu avantajlardan faydalanabilmek için uzun ve masraflı eğitim görmeleri gereklidir. Piyadesi efsanevi ve müthiştir, ama süvarilere karşı savunma güçleri diğer halklardan daha azdır.
Amatörler ve hangi halkı seçeceğini bilmeyen oyuncular için bu halk uygundur.

Roma ordusu [Resim][Resim][Resim][Resim][Resim][Resim][Resim]Hız[Resim]Lejyoner[Resim]Pretoryan306535100130160705[Resim]Emperyan[Resim]Equites Legati[Resim]Equites Imperatoris[Resim]Equites Caesaris[Resim]Koçbaşı[Resim]Ateş Mancınığı[Resim]Senatör[Resim]Göçmen
Özellikler

  • Aynı zamanda hammadde alanları ve köy yapıları kurulabilir
  • Surlar sayesinde yüksek savunma primi
  • Satıcılar 500er hammadde taşıyabilir (Hız: saatte 16 sektör)
  • Cok güçlü piyade, ortalam güçte süvari,
  • Geliştirme ve eğitimleri pahalı ve uzun süreli.



[Resim]

[Resim]Galyalılar en barışcıl halktır. Askeri eğitimlerinde savunmaya ağırlık verirler, hücumda performansları neredeyse diğer halklarla aynıdır.Süvarileri mükemmeldir, atları çok iyi yetiştirilmiştir ve hızlarıyla düşmanlara ani ve şaşırtıcı saldırılar yapabilirler.

Bu halkı savunması kolaydır aynı zamanda hücumlardada iyidirler. Bu halk oyuncuya istediği şekilde stratejik oynama imkanı sunar, fakat bunun için oyuncu becerisini ve tecrübesini göstermelidir. Ama tabiiki amatörlerde bu halkla başarılı olabilirler!

Galya ordusu [Resim][Resim][Resim][Resim][Resim][Resim][Resim]Hız[Resim]Phalanx[Resim]Kılıçlı[Resim]Casus[Resim]Toytatın Şimşeği[Resim]Druyid[Resim]Heduan[Resim]Koçbaşı[Resim]Mancınık[Resim]Kabile Reisi[Resim]Göçmen

Özellikler

  • Hız primi: Travianda en hızlı ordu
  • Orta savunma primi: Çit
  • Satıcılar 750şer hammadde taşıyabilir (Hız: saatte 24 sektör)
  • Sığınak kapasitesi 2 kat daha fazladır (Yağmalamalarda savunma)
  • Pahalı savunma makinaları
  • Masrafsız göçmenler



[Resim]

[Resim]Cermenler travianın en saldırgan halkıdır.Cermenler müthiş ve dehşet saldırılarından dolayı herkesin korkulu rüyasıdır ve ölümden korkmadan toplu olarak her tarafı yağmalarlar.

Askeri disiplinleri diğer halklara göre azdır, bu nedenle cermenlerin savunma gücü ve hızı azdır. Saldırıyı seven ve tecrübeli oyuncular için cermenler daha uygundur!

Cermen ordusu [Resim][Resim][Resim][Resim][Resim][Resim][Resim]Hız[Resim]Tokmak Sallayan[Resim]Mızrakçı[Resim]Balta Sallayan[Resim]Casus0[Resim]Paladin[Resim]Toyton[Resim]Koçbaşı[Resim]Mancınık[Resim]Reis[Resim]Göçmen

Özellikler

  • Yağmalama primi: Düşman sığınaklarının sadece 2/3’ü yağmalanamaz
  • Toprak siper kolay kolay yıkılmaz fakat çok fazla da savunmada etki gösteremez
  • Satıcılar 1000er hammadde taşıyabilir (Hız: saatte 12 sektör)
  • Askerlerin yağmalama gücü yüksek, ucuz ve hızlı eğitilebilir
  • Savunmada zayıf

FIFA 2005’i Direct IP Adresi ile Online Oynama

Fifa 2005 i direct ip den oynamak isteyenler şu yolu takip etmeliler.Öncelikle kimin host(oyunu kuran) kimin connect(kurulu oyunab ağlanacak kişi) olacağına karar verilir.Host olacak kişi connect olacak oyuncuya ip numarasını verir. (İp numaranızı http://www.ipadresimne.com da öğrenebilirsiniz)

* Buna karar verildikten sonra oyun açılır.
* Game modes bölümüne girilir.
* Burdan multiplayer seçilir.
* Direct ip seçilir.
* Oyunu kuracak kişi hosta basıp bekler.
* Connect olacak kişi ilk 3 adımı aynı şekilde yaptıktan sonra New e basar.
* Gelen bölümden bağlanacağı kişinin ip adresini yazar.
* İp adresini yazdıkdan sonra yazdığı ip adresini seçip Connect e tıklar.

NOT: Sadece bu işlemleri yaparak internet üzerinden arkadaşınızla online oynayabilirsiniz. Üstelik oyun 256k adsl ile gayet akıcı ve sorunsuz.

Football Manager 2007

Championship Manager ile menajerlik oyunları dünyasına bomba gibi giren ve eidosla yollarını ayırdıktan sonra kabuk ve isim değiştiren efsane serinin son oyunun incelemesi ile karşınızdayım.Football Manager 2007 de yeni neler var.Daha ne kadar bu oyuna kapılıcaz.Eksikler giderilmiş mi?Yoksa efsane oyun eskisi kadar iyi değil mi?Hepsini bu yazıda bulacaksınız.

Öncelikle oyunun CD’sini aldık ve setup işlemi için CD-ROM’ a koyduk. O da nesi oyunun kurulumuna bir türlü başlıyamıyoruz. Ekranda boş bir form çıkmakta. Javanın eksik olduğunu öğrenip hemen netten java yazılımın güncel sürümünü indirip kurmayi deniyoruz. Oyunu bu sefer kurmayı başarıyoruz ama sorunlar bitmiyor. Oyunda bir İngilizce dil takıntısı var. Oyunu başarı ile kursanız bile PC’nizdeki tüm ayarlari İngilizceye çevirmeniz gerekecek. Demoda da aynı sorunla karşılaşanlar bunun hazırlığını daha önceden yapmışlardır. Ama yapmayanlara şimdiden soyelemek isterim ki ya İngilizce klavyeye alışın yada başka bir kullanıcı hesabı açarak tüm dil ayarlarını İnglizce yapın. Kurulumu bu kadar sorunlu olan başka bir oyun tanımıyorum. Umarım bunu yakında gelecek olan yama ile düzeltirler.

Oyun Sonunda Açıldı, Uykusuz Geceler Başlasın

FM 2007 gene FM serilerinden alıştığımız klasik açılış ekranı ile karşımıza geliyor. Eski serilere göre biraz daha modern bir dizaynı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. New Game diyerek oyun giriş yapıyoruz. İlk dikkatimi çeken olay loading sürelerinin eski serilere göre daha hızlı olması oldu. Ayrıca loading’ler esnasından oyun hakkında küçük ipuçları veren yazılar hazırlanmış. Bu sürelerde bu yazılara göz gezdirerek de vakit geçirebilirsiniz.

İlk loading ekranını geçtikten sonra karşımıza oyunda yer almasını isteğimiz ligler çıkıyor. Oyunda olmayan lig yok diyebilirim. Türkiye’de ligi de alt ligleri ile tamamen oyuna aktarılmış. Daha önceki serilerde de zaten Türkiye ligi mevcuttu oyunda. Oyuna getirebileceğim en büyük eleştirilerden biri Türkiye ligi konusunda olacak. Ne yazık ki son senelerde Türkiye liginin veritabanında büyük yanlışlıklar yer almakta. Özellikle bu sene veritabanı oldukça kötü hazırlanmış. Örnek vermek gerekirse Okan Koç hala çok iyi bir futbolcu olarak gözükmekte. Umarım gelecek resmi yama ile Türkiye ligi üzerinde birçok hata düzeltilir.

Oyunda oynamak isteğimiz ligleri seçimini yaptıktan sonra kısa bir kurulum gerçekleşiyor ve oyunda canlandıracağımız karakter hakkında bilgilerin istendiği ekrana ulaşmayı başarıyoruz. Bu ekranda göze batan en büyük yenilik artık bir geçmişimizin de olması. Eskiden ya ünlü bir futbolcu olabiliyorsunuz ya da ünlü olmasa da futbol oynamış biri olarak kendinizi gösterebilirisiniz. Bu seçimin ilerde medyanın bize olan yaklaşım şeklinde belirleyici rol oynadığını belirtmek isterim.

Tüm bu bilgileri verdikten sonra takımımızı seçiyoruz ve devam butona basarak FM 2007 dünyasına tam manası ile giriş yapıyoruz. Dizaynın bir önceki sürüme göre daha modern bir hal aldığını söylemiştim. Takım ekranında da bu modern çizgiyi fark etmemizin yanında göze batan en büyük yenilikler kısa yol tuşları olmuş. Artık tek bir tuşla taktik ekranına ulaşabiliyoruz. Yerlerine koyulan ikonlarla da daha anlaşılır olmuş bu yeni yol.

Oyuna bu sene getirilen en büyük yenilik hiç kuşku yok ki feeder club(Besleyici Takım) olayı olmuş. Mesela Türkiye liginden Galatasaray’ı yönetiyoruz. Kadroda çok genç yetenek var ama ne yazık ki fazla süre alamıyorlar. İşte bu durumda olaya feeder kulüpler giriyor. Hemen bu genç oyuncumuzu daha önceden belirlediğimiz bir feeder kulübe göndererek orda pişmesini sağlıyoruz. Feeder kulüpleri yönetimimiz belirlemekte, biz yönetime bu yöndeki isteğimizi belirtiyoruz onlarda bizlere seçenekleri sunuyor. Bu kulüplere sadece oyuncu göndermiyoruz. Bazılarından oyuncu alırken öncelik hakkı kazanıyoruz bazılarından özellikle Asya ülkelerinden gelen takımlar sayesinde kendi formalarımızı Asya pazarına sokabiliyoruz.

Feeder club olayı sadece büyük kulüpler için geçerli değil. Mesela ligimizde yer alan Bursaspor kendisine parent club(büyük kulüpler) bir kulüp seçerek ondan oyuncu alabiliyor. Bu sayede daha küçük bütçeli takımlarda kendileri geliştirebiliyor.