Baglantilar

Yazar: | Kategori: Genel
Yorum: 1

Kablosuz ağ sağlığa zararlı mı?
Kablosuz ağ teknolojisi insan sağlığı için bir tehdit içerir mi?
Cep telefonlarıyla başladı, Wi-Fi olarak da bilinen kablosuz şebekelerle devam ediyor… Pek çok kişi çoğunlukla bilimsel veriye dayanmadan bu sistemlerin sağlığa zarar verdiğini iddia ediyor. Hatta İngiltere gibi bazı ülkelerde sıhhi kaygılardan ötürü kablosuz şebekelerin ilk ve ortaöğretim kurumlarında kısıtlanması talep ediliyor. Peki hemen tüm dünyada süregiden bu tartışmalarda yanlış ve doğrular neler? Kablosuz internet ağları gerçekten tamamen zararsız mı? Buyrun soru ve yanıtlara:

Wi-fi (kablosuz bağlantı) nedir?
Wi-fi, İngilizce’de Wireless Fidelity, kelimelerinin kısaltılmışıdır ve kablo olmadan radyo dalgalarıyla veri transferi sağlayan bir dizi iletişim standardına verilen addır. Bu standartlara uyumlu cihazlar (bilgisatar, cep telefonu, PDA) genişbant hızında internete kablosuz olarak bağlanabilir.

Nasıl çalışır?
Kablosuz veri alış verişi için belirli bir frekansta radyo dalgaları kullanır ki bu genişbant internet bağlantısı için 2.4 GHz’dir. Bu frekans mikrodalga fırınların, telsiz ev telefonlarının ve Bluetooth cihazlarının çalıştığı frekanstır. Kablosuz bağlantıda veriyi taşıyan radyo dalgaları non-ionising (iyonize etmeyen) şeklinde nitelendirilen bir tür yayılımdır (radyasyon). Bu yayılım türü aynı zamanda mikrodalga, kızılötesi ışık, mobil telefon ve görünür ışıktaki yayılım türüdür. X-ışınları gibi iyonize edici (ionising) yayılım (radyasyon) ise biyolojik dokulara zarar verebilir, hücrelerde DNA tahribatına yol açabilir. Kablosuz ağlarda kullanılan iyonize edici olmayan (non-ionising) radyasyon, atomları iyonize etmeye yetecek kadar enerji taşımazlar ve yüksek dozlarda maruz kalındığında dahi sadece atomları hızlandırıp ısınmaya yol açarlar. Mikrodalga fırınlar gıdaları işte bu şekilde ısıtır; yani yüksek oranda iyonize etmeyen radyasyon yollayarak gıda atomlarını hızlandırır ve ısınmalarını sağlar. Tipik bir mikrodalga fırının içindeki gıdaya yolladığı radyasyon, bir wi-fi ağındaki radyasyon yoğunluğunun yaklaşık 100,000 katıdır.

Wi-fi güvenliği konusunda ne gibi kaygılar var?
Bazı bilimadamları, düşük miktarda iyonize etmeyici radyasyonun bile kromozomlarda tahribata yol açabileceğini savunuyor. Ancak şu ana dek bunu doğrulayan herhangi bir bilimsel kanıt bulunamamış durumda.

Düşük düzeylerdeki radyasyonun atomları hareketlendirmenin ötesinde etkilerde bulunduğu, ısısal olmayan etkileşime neden olduğu konusunda spekülasyonlar var. Ancak bunun olası olduğunu ispatlayan bir bilimsel kanıt da bugüne dek elde edilebilmiş değil.

Kafatasları daha ince olduğu gerekçesiyle küçük çocukların cep telefonu kullanmamaları gerektiği iddiaları, ve dünyada bazı resmi kurumların bunu desteklemesi, wi-fi ağlar için de sağlık sorularının doğmasına yol açtı. İngiliz Sağlık Koruma Dairesi, wi-fi ağının bulunduğu bir alanda (ev, ofis, kafe, otel, havalimanı vs.) tam bir yıl boyunca oturan birinin maruz kalacağı toplam radyasyon, cep telefonuyla yapılan 20 dakikalık bir görüşme esnasında maruz kalınana eşit.

O zaman kablosuz (wi-fi) ağın yüzde 100 zararsız olduğunu söyleyebilir miyiz?
Bilimadamları, kablosuz bağlantının zararlı olduğuna ilişkin hiç bir kanıt olmaması durumu ile, bir şeyin yüzde 100 zararsız olduğunu söyleyebilme arasında fark olduğunu hatırlatıyor. Kablosuz bağlantının sağlığa zararlı olmadığını kanıtlamak için daha uzun ve detaylı incelemeye tabi tutulmasını isteyenler elbette bulunuyor. Ancak aynı bilimadamları ‘negatif’ olanı kanıtlamanın imkansızlığını da vurguluyor. Yani kablosuz ağın insan üzerinde sıfır etkiye sahip olduğunu kanıtlanmanın yolu yok. Ama başta dediğimiz gibi zararı olduğu da henüz kanıtlanabilmiş değil.

Tedbiri abartıp kablosuz ağ kullanmayı bırakmalı mıyız?
Dünya Sağlık Örgütü, düşük radyasyonlu (örn. genişbant internet) kablosuz ağlara uzun süre maruz kalmanın riskli olmadığını resmen açıklamış durumda. Ancak yine de küçük çocukların dizüstü bilgisayarlarını ‘diz üstünde’ değil masaya koyarak kullanmaları tavsiye ediliyor.

Yazar: | Kategori: Genel
Yorum: 9

Social Engine v3 TR Türkçe Dil Dosyası
Social engine ‘nin bu yeni sürümünün Türkçe dil dosyasını sizlerle paylaşmak istiyorum. Daha önce burada 2.x sürümleri ile alakalı dil dosyasını yayımlamıştım.

tekrardan hell-world.org sahibi hellboy726’ya makalemi burada yayımladığı için teşekkürlerimi sunarım.

Lafı fazla uzatmıyor ve Social Engine nin Nasıl Türkçe olacağını maddeler halinde sıralamak istiyorum.

1. Öncelikle Buraya Tıklayarak Social Engine 3.x Türkçe sql dosyamızı indiriyoruz.
2. Panelimizden (cPanel ya da Plesk artık ne varsa) PhpMyadmin‘e ulaşıyoruz.
3. Php Myadmin de şu iki tabloyu buluyor ve bu iki tabloyu siliyoruz; se_languages ve se_languagevars
4. Tabloları temizledikten sonra içe aktar kısmına gelerek bilgisayarınızdan az önce indirdiğiniz zipten çıkan dosyayı seçin ve yükleyin. (Dikkat Karşılaştırmanın UTF-8 Formatında olmasına dikkat edin yoksa türkçe karakterler saçmalayabilir.)
5. Social Engine 3.x Versiyonunuz Artık Türkçe.!

Türkçe Social Engine İndirmek için: http://ali-can.com/dosya/social-engine-3.x-turkce.zip
Örnek Türkçe Social Engine Kurulu bir website: http://turkishbook.org
Social engineyi indirmek için : http://nullz.org

Social Engine 2.x Sürümleri için Türkçe;
https://www.hell-world.org/ownz/social-engine-turkce-dil-dosyasi-2/

08 Kasım 2008
Yazar: | Kategori: Genel
Yorum: 12

WordPress Mu (Multi User) Kurulumu ve Subdomain Probleminin Giderilmesi

Merhabalar,

Sizde popüler blog servisleri gibi bir site açmayı, kullanıcılarınızı blog sahibi yapmayı isteyen biriyseniz en doğru sistemi yani wordpress mu yu seçtiğinizi belirtmek isterim. Neden blog dağıtayım ki? O kadar çok blog sitesi varken (örneğin: blogger, blogcu, mynet blog v.b… ). bunun basit bir sebebi olabilir. Mesela bir yerin / bölgenin sosyal bir platformunu oluşturdunuz. Her üyeye bir blog vererek içeriğinizi zenginleştirebilir, üyelerinize fayda sağlıyabilirsiniz.

http://www.hell-world.org/images/wordpress-mu.jpg

Kısacası bu işler için wordpress mu biçilmiş bir kaftan.

Peki ya WordPress Mu Nedir?

WordPress mu; Bir domain üzerinden ziyaretçilerinize subdomain veya / dizin olarak yazı yazıp makale paylaşabilecekleri, her üyeye tek tek kurulum gerektirmeyen ve yönetimi kolay en dinamik blog sisteminin kısaltmasına wordpress mu ‘denir.

WordPress Mu Kurulumu

Evet, geldik wordPress mu kurulumuna. Kurulum gayet basit. Saadece birkaç ince ayarı var o kadar. hell-world .org da yayımlanan bu makalemizde tüm ayrıntılarına değineceğimizi ve sizide wordpress ailesine katacağımıza emin olabilirsiniz.

  • WordPress Mu dosyasını buraya tıklayarak Download edin.
  • Dosyaları FTP nize gönderin.
  • Öncelikle Daha önce WordPress kurduysanız, bu adımda biraz kafanız karışabilir. Klasik kurulumda Wp-config-sample.php dosyasına veritabanı bilgilerimizi yazıyorduk. Ama wordpress mu da bunu yapmanıza gerek yok. he yapsanızda olur ancak birçok farklı terimi de elle girmek durumundasınız.

    Bunun yerine dosyaları gönderdikten sonra, tarayıcınıza sitenizin adresini yazın ve girmeyi deneyin.

  • Bir kurulum sihirbazıyla karşılaşıcaksınız. Veritabanı adınızı şifre bilgilerinizi doğru olarak doldurun.
  • Bu basit adımlardan sonra, kritik bir karar vermeniz gerekli. Kullanıcılarınıza nasıl bir adres vermek istiyorsunuz. Mesela domaininiz hell-world.org olsun. Alican adlı kişide blog alıcak olsun. Üyenizin blog adresi; alican.hell-wold.org mu olmalı? Yoksa hell-world.org/alican mı? (Bence blog.hell-world.org olarak kullanıcılara alan vermek daha mantıklıdır. wordpress.com da bunu yapıyor.)
  • Bu kararıda verdikten sonra kolay adımlarla kurulumu bitiriyorsunuz…

Evet. Benim tavsiye ettiğim ayara göre, yani alican.hell-world.org şeklinde seçimi yaptıysanız, sizi birazdaha işe itecek bir yere geldik. Merak etmeyin. Bu adımda basittir.

Yapmanız gereken, cPanel Plesk panel v.s. ye girerek dns adresi değiştirmek. cPanel sever ve vazgeçemeyen biri olan ben, anlatımda da WHM den bahsediyorum.

http://www.hell-world.org/images/wp.png

1. Adım

  • WHM ye giriş yapın. (örneğin: whm.hell-world.org)
  • Sol stunda ki “dns functions” altında bulunan “edit dns zone” ye tıklıyoruz.
  • WordPress MU (Multi user) Kuracağınız domaini seçip edit e basıyoruz.
  • Açılan sayfadan en alttaki yeni dns tanımlayacağımız bölümde ilk satıra * (yıldız) koyuyoruz. 2. Seçenekten ise (A) ‘yı seçiyoruz. Hemen yanındaki kutuya da serverimizin ip  adresini yazıyoruz.
  • Kaydedip çıkıyoruz.

Başarıyla hallettik. 2. adıma geçebiliriz.

2. Adım

  • WordPress kullanacağınız alan adının cPaneline giriyoruz. (ör: cpanel.hell-world.org)
  • subdomain ekleme kısmına giriş yapıyoruz ve subdomain adresi olarak *(yıldız) yazıyoruz
  • WordPress kurulumunu üstteki yönergeye göre kuruyoruz.

Aklınıza takılan soru ve sorunları burdan bizlere iletebilirsiniz,

(yazıda y4kup’un makalelerinden derleme de yapılmıştır, ilgili yerler içinkendisine teşekkürler.)

Daha fazla ayrıntıyı (ingilizce) Şurdan edinebilirsiniz.

http://mu.wordpress.org/forums

Saygılarımızla…

hell-world.org

Yazar: | Kategori: Genel
Yorum: 0

Adtech reklamlarını bugün yayımladığım birçok websiteden kaldırma kararı aldım.
Hem mantıklı reklamlar çıkmıyordu, hemde gelir payı çok azdı.

Üstüne üstük birde bügün sunucularından yaşanan sorunlar nedeniyle, javascriptlerinde hatalar oluşunca gelin görün ki hiçbir website açılmaz hale geldi.

Bu günden itibaren adtech reklamı yayımlamama kararı alıyorum.

linkz, Adsense,Reklam store 3 lüsü ile yoluma devam edeceğim..

Yazar: | Kategori: Genel
Yorum: 0

Sizce Blog konusunda hangisi iyi?
Biraz araştırdık..

Blogger mı? WordPress mi?
  • Geniş Tema Olanağı (WordPress): Blogger’a nazaran WordPress için gelişitirilmiş birçok tema bulunmaktadır. Ayrıca bu temaların yayınlandığı birçok ünlü website’si bulunmakta.
  • Index’lenme Süresi (Blogger): Blogger’a ait blog’unuz Google’ın sunucularında olması size daha çok avantaj sağlıyor. Diğer blog’ların (Blogger dışı) index’lenmesi uzun süre aldığı için Google Blogger sahiplerine bu güzelliği sunuyor.
  • İçe ve Dışa Aktarma Özelliği (WordPress): WordPress’te blogunuzun içeriğini (yazılar/yazarlar/eklentiler..) dışarıya aktarma özelliği ile başka bir yere taşıma/ekleme ayrıca yedek alma gibi özelliklere sahip oluyorsunuz. Bu özelliğin Blogger’da olmaması onu ciddi bir anlamda geriye bırakıyor.
  • Email İle Yazı Gönderimi (Blogger): Küçük bir özellikte olsa WordPress’ten bir adım öne geçirilmiş bir özellik. Fakat bu adım sadece sıfırdan kurulmuş bir WordPress’le karşılaştığında belli oluyor. Yalnız bu adımda 2.6 serisi ile artık arkaplanda kaldı.

  • Sayfa Oluşturmak ve Kategoriler (WordPress): Bir günlük için önemli iki unsurda Blogger tarafından şu anda desteklenmiyor, özel statik sayfalar oluşturamıyor ve yazılarınızı kategoriler altında toplayamıyorsunuz. Sadece Blogger tarafından etiketliyebiliyorsunuz.
  • Permalink’leri Özelleştirebilmek (WordPress): Seo açısından önemli rol oynayan bu özellik Blogger tarafından pekte güzel bir şekilde olmasada desteklenmiyor ve ayrıca özelleştirilemiyor. Ayrıca Türkçe karaktelerde sorun çıkabiliyor (Mesela: Kaan Şengül -> kaan-engl). Buna karşılık WordPress Permalink konusunda çok gelişmiş. Özelleştirilmiş linkler oluşturabiliyorsunuz ve ayrıca Türkçe karakterde desteklenebiliyor.
  • Eklentiler ile Gelişim (WordPress): Bu büyük bir özelliktir ki eklentilerle WordPress’i çok büyük ölçüde geliştirebilirsiniz. Mesela HeadSpace eklentisi ile kolayca blog’uın Meta Tag’larını özelleştirebilirsiniz. Halbuki Blogger’da bunu yapmanız hem zor hemde kod bilgisi gerektiren bir iştir.
  • Güvenlik (Blogger): Güvenlik açısından Blogger kullanıcılarının çok avantajlara sahip olduğunu belirtmek isterim. Kesinlikle tam güvenlikli bir alanda blog’unuz yayınlanıyor ve Google güvencesi altında barınıyorsunuz. Sorun çıktığı anda sadece iletişim kurarak sorunu rahatça siz uğraşmadan halledebiliyorsunuz. Fakat sanmayınki WordPress güvenli bir sistem değil!.. Kesinlikle güvenlik açısından gelişmiş ve geliştirilmeye açık bir sistem. Önceki yazılarımdada bu konuyu açmıştım [1] [2]. Sadece burdaki önemli nokta ipler ve sorumluluk sizde.
Yazar: | Kategori: Genel
Yorum: 2

Class C İp – Seo ve Backlink Açısından Önemi

Seo ile uğraştıysanız yada backlink konularına girdiyseniz class c kelimesini muhtemelen duymuşsunuzdur. Backlink arıyanlar Class c ip adresi isterler.

Ama neden?

  • Class c Tipi ip adresi nedir?
  • Class c ‘nin Arama motoru optimizasyonunda etkisi / faydası nedir?
  • Neden Class c ip Adresleri seçmelisiniz?
  • Class c tipi ip adresi nasıl algılanır.

Makalemizde bu meraklı konulara açıklık getirerek, class c ip almanın nasıl sorgulanacağının üzrinden geçeceğiz..

Class c ip nin mantığını radmin in değişleriyle özetleyeyim;

Elimizde bir ip adresi var 85.153.15.139 bu ip yi benzetmeler ile ayıralım

85 = Ülke
153 = İl
15 = Mahalle
139 = Sokak

olarak düşünün.

Google aynı sokaktaki kişilerin birbirine verdikleri ip adresini saymıyor. Backlink olarak adam yerine koymuyor. ip adresimizden örnek verelim. 85.153.15.139 olan sokak bakımından, 85.153.15.1 ile 85.153.15.254 arasında 139 numaradır. bu numaranın büyük yada küçük olması birşey ifade etmez. Önemli olan link değişeceğiniz kişi ile aynı sokakta olmayın.

Class c mantığı şu yüzden: Warez site sahipleri gidip bir VPS yada Reseller panel alıp birsürü site açıyorlardı. Daha sonra burdan birbirlerini linkliyorlardı. Böylece Google Pagerank algoritmasının en önemli halkası olan backlink yönünden yükselişe geçiyorlardı. İşte Google bu yüzden class c mantığını ortaya koymaya başladı

Böylece üstteki örneği yapanların önüne geçmeyi hedefledi.

Örnek vermek gerekirse.

http://www.webrankinfo.com/eng…..zma.com

Ben hell-world.org olarak, 85.153.15.139 ipsine sahip olarak 85.153.15.135 ip adresine sahip olan Karmalizma.com ile link değişi yapmamın Google açısından bana bir faydası yoktur.

Çünki ikimiz de aynı C class ip blogundayız. (85.153.15.X)

ama ben  hell-world.org olarak, 85.153.15.139 ipsine sahipim Hackhell.com ise 85.17.137.50 ip adresinde.
Hackhell ile link değişimi yaparsam bunun ikimize de faydası olacaktır. Çünki farklı Class C iplerdeyiz.

Link değişimi yaparken yada dost site olarak birbirinizi eklerken bu sınıflandırmaya dikkat etmelisiniz.

Değişim yapacağınız Sitenin sizinle aynı Class da olduğunu öğrenmek için:
şu sayfadan faydalanabilirsiniz:
http://www.webrankinfo.com/english/tools/class-c-checker.php

Saygılarımızla.

hell-world.org – hellboy726

Yazar: | Kategori: Genel
Yorum: 3

Mektupların anılarda kaldığı, postacıların adreslere sadece fatura teslim ettiği günümüzde, iletişimin en hızlı ve yaygın yollarından biri de e-mail, yani elektronik posta. Ancak, elektronik posta yoluyla mesaj göndermenin de bir adabı bulunmaktadır. İşte, e-mail yazarken uyulması gereken kurallar.

İnternete bağlı tüm bilgisayarlar, aynı işletim sistemlerini kullanmadıkları için Türkçe karakterleri okuyamayabilir. Bu nedenle elektronik posta yazarken mümkün mertebe Türkçe karakterler (ç,Ç,s,S,ğ,Ğ,i,İ,ö,Ö,ü,Ü) kullanmayın. Mesaj gönderdiğiniz kişinin elektronik posta programının ve bilgisayar sisteminin Türkçe karakterleri görüntüleyebileceğinden yüzde 100 eminseniz sorun yok. Fakat özellikle yurtdışına gönderilen mesajlarda bu kurala titizlikle uymak gerekiyor.

Bunun dışında e-mail yazarken uyulması gereken kurallar şu şekilde:

– Mesajlarınızı imla kurallarına – Mesajlarınızın tamamını büyük harflerle yazmayın. Büyük harf, bağırmak, kükremek, parlamak anlamına geliyor.
– Mesajlarınızda gerçek isim ve elektronik posta adresinizi kullanın.
– Elektronik postanızı nereye gönderdiğinize dikkat edin. Bunun için mesaj göndereceğiniz kişinin elektronik posta adresini mesajı göndermeden önce mutlaka kontrol edin. Özellikle de, arkadaşınıza göndereceğiniz mesajı yanlışlıkla bir listeye göndermemeye özen gösterin. Aynı listeye üye bir arkadaşınızın mesajını alınca, ona “özel” yazdığınız bir mesajı yanlışlıkla listeye gönderebilirsiniz. Listelere gönderilen “özel mesajlar”ın liste üyelerince pek hoş karşılanmayacağını unutmayın.
– Subject, yani konu kısmı boş mesaj göndermeyin. Bu alana yazacaklarınız, mesajınızın içeriğine uygun anahtar kelimeler ve kısa bir tanım olabilir.
– Elektronik posta programınız, yazı karakteri, renk seçeneği, mesaj içinde animasyonlar, resimler, ses ve benzeri bazı formatlama seçenekleri sunabilir. Ancak karşı tarafın elektronik posta programı bunları desteklemeyebilir. Dolayısıyla, karşı tarafın elektronik posta programının bu tip formatları desteklediğinden emin olmadan özel formatlı mesajlar göndermeyin.

Sorularınıza Hemen Cevap Beklemeyin

– Gelen mesajlara yanıt yazarken, orijinal mesajdan gerektiği kadarını cevabınıza ekleyin. Yanıtınızı gelen mesajın ilgili yerlerinin hemen altına yazarsanız, içeriğin dışına çıkmamış olursunuz. Günümüzde kullanılan hemen hemen tüm elektronik posta programları, cevaplarda orijinal mesajı da gönderilecek mesajın sonuna otomatik olarak getiriyor.
– Birine, bir gruba veya listeye bir konu hakkında soru sorduğunuzda, “lütfen” demeyi unutmayın. Sizin için biri cevap yazmış, probleminizle ilgilenip çare üretmeye çalışmışsa, bir mesaj ile ilgili kişiye “teşekkür ederim” demeyi ihmal etmeyin.
– Sorularınıza hemen cevap beklemeyin. Elektronik posta gönderdikten dakikalar sonra hala bir cevap almadıysanız, kimsenin sizi önemsemediğini düşünmeyin.
– Eğer elektronik posta ile bir soru soracaksanız, sorunuzu sade bir dille ve net bir ifadeyle yöneltin.
– Hiçbir zaman elektronik postanızın sadece siz ve gönderdiğiniz kişi tarafından okunacağını zannetmeyin. Bu nedenle, söz gelişi telefonda söyleyemeyeceğiniz şeyleri elektronik posta ile de ifade etmeyin.
– Özellikle listelere, tartışma gruplarına, o anki kızgınlığınızla çabucak yazdığınız yanıtlar göndermeyin. Bu tip elektronik postaların, çoğunlukla gönderildikten hemen sonra çok ters tepkilere yol açtığını en öfkeli anınızda bile hatırınızdan çıkarmayın.
– Her gün düzenli olarak, mesaj gelip gelmediğini kontrol edin ve postalarınızı, limitinizi aşacak kadar sistemde tutmayın. Gereksiz mesajları posta kutunuzdan hemen silin.
– Elektronik postanızı uzun süre okuyamayacağınız durumlarda, üye olduğunuz listelerden geçici olarak kaydınızı sildirin. Aksi takdirde, gelen çok sayıda mesaj posta kutunuzu dolduracaktır.
– Mesajlarınızda kredi kartı numarası, şifre gibi özel bilgilerinizi yazarken dikkatli olun. Unutmayın ki elektronik posta hala çok güvenli değil.
– Güvenliğiniz için şifrenizi kimseye vermeyin ve zaman zaman değiştirin.
– Aldığınız elektronik postalarla beraber gelen attachment’leri açarken çok ama çok dikkatli olun. Unutmayın ki virüsler en çok bu şekilde bulaşıyor. Siz de başkalarına dosya göndermeden önce mutlaka virüs taramasından geçirin.

05 Kasım 2008
Yazar: | Kategori: Genel
Yorum: 0

FireFox, normal bir web sayfasını açmak için, ilgili siteye bilgi paketi göndermektedir. Bu ipucumuzda, bu özelliği devre dışı bırakan “Pipeling” seçeneğini aktif edeceğiz. Bu sayede, bilgi paketi göndermekle zaman harcamayan FireFox, direk olarak sayfayı açmaya çalışacaktır. Böylece zaman’dan kazancımız olacaktır.

Firefox 1.0 da Pipeling özelliğini aşağıdaki şekilde aktif hale getirebiliriz:

1. Adres çubuğuna “about:config” yazıp “Git” diyoruz.

2. Arama kısmına “pipelining” yazarak, işlem süremizi kısaltıyoruz.

3. Aşağıdaki seçenekleri “True” yapıyoruz. Bu işlem için parametreler üzerine çift tıklamak kafidir.
* network.HTTP.pipelining
* network.http.proxy.pipelining

4. Sorgulama değerini 30 ile sınırlandırıyoruz. Bu işlem için;
* network.http.pipelining.maxrequests

değişkenin olduğu satırı buluyoruz. Daha sonra değişken üstünde fare ile sağ tıklayıp, açılan menüden “Değiştir” seçeneğini seçerek, açılan kutuya 30 yazıyoruz.

5. Aynı menüde fare ile boşlukta sağ klikleyip Yeni -> Integer diyoruz. Açılan menüye:

* nglayout.initialpaint.delay

yazarak kaydediyoruz. Değer olarak da 0 (sıfır) atıyoruz. Bu sayede bekleme süresini “0” olacak şekilde tanımlıyoruz. Böylece, internette gezinme hızımız daha da artıyor.


Yukarı
Yazilar iin RSS aboneligi