Warning: Use of undefined constant wp_cumulus_widget - assumed 'wp_cumulus_widget' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/hellwor/public_html/gamez/wp-content/plugins/wp-cumulus/wp-cumulus.php on line 375
oyun incelemeleri « Gamez

oyun incelemeleri olarak etiketli yazılar

Warlords Battlecry

"http://img263.imageshack.us/img263/6053/imageil3.jpg" grafik dosyası hatalı olduğu için gösterilemiyor.

Son günlerde oyun yapımcıları artık tek tür bir oyun ile yetinmemeye ve yeni türler çıkarmaya başladılar. Hep aynı giden oyunlardan da sıkılmış olan oyuncular bu yeni türlere balıklama atladılar. Warlords: Battlecry ise Role playing game/Real time strategy karışımına verilebilecek en güzel örnek.

Oyun, artık modası geçmiş olsa da, 2D üzerine kurulmuş. Ben birçok insanın aksine real-time strategy oyunlarına 2D’nin daha çok yakıştığını düşünüyorum.

Oyunda seçebileceğimiz toplam 9 tane ırk bulunuyor. Bunlar; Humans, High Elves, Wood Elves, Dark Elves, Dwarves, Orcs, Minotaurs, Undeads ve Barbarians. Irk çeşitliğinin fazlalığı oynanabilirliği olumlu yönde etkilemiş. Sıkılmadan uzunca bir süre başından kalkmadan oynayabiliyorsunuz.

Campaign görevlerine ise Human ırkı ile başlıyoruz ve ilerde iyi ya da kötü olmak isteğimize göre ırkımızı değiştiriyoruz.

Oyun sadece normal bir RTS (real time strategy) değil. Önce oyundaki 9 ırkın birinden bir Hero yaratıyorsunuz. Bu Hero siz savaş kazandıkça level atlıyor ve belirli özellikler kazanıyor. Hero’nuzun dört temel özelliği var. Bunlar Strength, Dexterity, Charisma ve Intelligence.

Hero’nuz ayrıca bir işçi gibi bina yapabiliyor ve madenleri convert edebiliyor. Convert etmek kendi tarafına geçirmek demek. Ne kadar maden convert ederseniz o kadar çok gelir kazanırsınız, çünkü madenler, içine adam sokmadan da size belirli bir gelir getiriyorlar. Ayrıca her ırk belirli kaynaklara diğerlerinden daha fazla ihtiyaç duyuyor. Mesela Undead’ler kristale ihtiyaç duyarken Dwarf’lar metale daha çok ihtiyaç duyabiliyor. Bu yüzden rakibinizin en önemli kaynağına saldırıp yok ederseniz bir süreliğine duraklamasına yol açabilirsiniz.

Hero’nuza gözünüz gibi bakın derim. Çünkü adamlarınıza combat bonusu veriyor ve daha iyi savaşmalarını sağlıyor. Ayrıca ileri level bir hero ile bir orduyu bile dağıtabilirsiniz. Özellikle Wizard Hero’lar ilerki level’larda durdurulamaz güçler haline geliyor. Necromencer bir wizard tek bir büyü sözcüğü ile gündüzü gece yapabiliyor, yağmur yağdırtmaya başlayabiliyor. Ayrıca çok güçlü bir Undead Lord yaratabiliyor. Ve bu Undead Lord da neredeyse hero’nuz kadar güçlü! Ayrıca ileride ne seçeceğinize bağlı olarak ırkınızı seçin derim. Yani eğer Warrior olmak istiyorsanız Undead hiç iyi bir seçim olmaz. Bunun yerine Minotaur ya da Dwarf seçerseniz çok daha güçlü olabilirsiniz. Aynı zamanda wizard bir hero yaratmak isterseniz de Undead ya da Dark Elf güzel bir seçim olacaktır.

Oyun esnasında da çeşitli quest’ler sizi bekliyor. Oyunun gidişatıyla alakası olmayan bu quest’leri yerine getirdiğinizde çeşitli ödüller kazanıyorsunuz. Mesela eğer 200 altın verirseniz birkaç Dwarf size katılabiliyor ya da büyüsel özelliği olan bir kolye alabiliyorsunuz.

Birlikleriniz experience aldıkça level atlıyorlar ve belirli özellikler kazanıyorlar. Yani bir biriminiz ne kadar savaşa girmişse aldığı tecrübeler sayesinde o kadar iyi combat yapabiliyor. Her birimin 6 özelliği bulunuyor. Bunlar Combat, Speed, Hits, Damage, Range ve View.

http://news.filefront.com/wp-content/uploads/2008/03/warlords-battlecry-iii-2.jpg

Oyunun ses efektleri normal düzeyde. Ne çok güzel ne de çok kötü. Ancak müzikler gerçekten çok kötü. Oyuna atmosfer katmak için konduğu belli ancak bence bütün atmosferi alıp götürüyor. Midi kalitesinde olmaları ise başka bir dezavantaj. Sanki çocuk şarkısı dinliyormuşsunuz gibi geliyor.

Grafiklere gelecek olursak, gerçekten çok güzeller. Gayet anlaşılır olmuşlar ve adamların, binaların boyları falan orantılı olmuş. Bu da gerçekçiliği arttıran önemli etkenlerden. Ancak biraz fazla ‘mükemmel’ olmuşlar. Yani bir kale inşa ediyorsunuz, üzerinde hiçbir pürüz yok, dümdüz bir kale. Ancak web sitesinden aldığım son haberlere göre bunun üzerinde çalışılıyormuş ve yakında bu eksiği kapatan bir patch çıkaracaklarmış. Yani çok daha gerçekçi grafikler bizleri bekliyor.

Şimdi de biraz stratejik bilgilere geçelim…

Bence oyunun en iyi ırkı dwarf’lar. Atlı birlikleri olmasa da bunu yaya birlikleriyle gayet güzel kapatıyorlar. Büyücü üretemiyorlar, bu aslında büyük bir eksi. Fakat 60 damage verebilen (smith’deki upgrade’ler ile toplam 70’e kadar çıkabiliyor) Dwarf Lord’ları gerçekten çok büyük bir avantaj. (Bir dragon’un vuruş gücü bile 55). Birkaç tanesi yan yana gelince durdurulamaz oluyorlar. Yavaş olmaları ise bir dezavantaj. Ayrıca Dwarven Smith’ler herhangi bir madene (altın, kristal vs..) girince 2 adam yerine sayılıyorlar.

Bir diğer güzel ırk ise Undead’ler. Undead’ler birimlerini oluşturmak için önce mutlaka iskelet askerler üretmek zorundalar. Daha sonra bu iskelet askerler diğer birliklere dönüşebiliyorlar. Undead’lerde dikkat etmeniz gereken bir özellik Lynch. Bu büyücülerden mutlaka ama mutlaka üretin. Çok uzun menzilleri ile bir kuleyi hiç zarar almadan dağıtabiliyorlar. Ayrıca çok zor ölüyorlar. Undead ırkını seçerken en büyük yardımcınızın Lynch’ler olacağını unutmayın.

Oyunda farklı birimleri seçerseniz ve hepsine birden yürüme emri verirseniz en yavaş birime ayak uyduracaklardır. Bu da hepsinin yavaşlamasına neden olacaktır. Ancak ‘Ctrl’ tuşuna basarsanız her birim maksimum hızında yürümeye başlayacak. Buna da önem gösterin diyorum.

Oyunu savaş sırasında ‘F12’ tuşu ile durdurabiliyorsunuz. Oyun durmuşken birimlerinize hangi işleri yerine getireceklerini söylüyorsunuz ve oyun tekrar başladığında adamlarınız bu emirleri yerine getiriyorlar. Bu yüzden oyunun bu bölümü biraz turn-base stratejiye benzemiş.

http://a248.e.akamai.net/f/248/5462/2h/images.gamezone.com/screens/22/7/91/s22791_pc_1.jpg

Warlords: Battlecry her ne kadar single player kısmı güzel bir oyun olsa da en büyük zevki kesinlikle multiplayer oynarken alacaksınız. Zaten bence bu tür real-time strateji oyunlarının hepsinin asıl zevki multiplayer’da çıkıyor. (Age of Kings, Majesty,…). Multiplayer sayesinde yılların oyunu Red-Alert’ı bile hala sıkılmadan oynayabiliyorum.

Multiplayer modunda toplam 13 çeşit ayrı oyun türünde oynayabilirsiniz. Bu çeşitlilik gerçekten de oyundan sıkılmanızı engelliyor. Ayrıca karşınızdaki rakiple (2v2 falan yapıyorsanız dostunuzla da olabilir) alış-verişte bulunabiliyorsunuz.

Son olarak, WarlordsIV: Battlecry, real time strateji ve RPG türü oyun severlerin kaçırmaması gereken bir oyun. Majesty oynayıp da tadı damağında kalanlar zaten hemen alacaklardır. En azından Warlords serisine olan saygıdan bile alınır derim.

Frontlines Fuel of War

Geleceğin senaryosu şimdiden PC’lerimizde işleniyor!
Bugüne kadar su ve petrol için savaş konusu sinemada, yazılarda daha birçok yerde karşımıza çıktı. Kitaplarda yer buldu, hatta bunların üstüne Dünya�nın geleceğine dair farklı senaryolar bile hazırlanıp, çizildi. Kaos firması da boş durmadı ve petrol savaşlarını dijital ortama aktarıp, Frontlines: Fuel of War’ı oyuncuların beğenisine sundu. Frontlines acaba rakiplerinden ayrılıp kendine nasıl bir yer bulacak?

Benzin bitti

FPS kamera açısını kullanan online bazlı oyun, Western Coalition ve Red Star Alliance arasında acımasız petrol savaşını konu alıyor. Her iki tarafta toplamda 6 farklı sınıf bulunuyor. Bunlar; Assault, Heavy Weapon, Sniper, Anti-Vehicle, Special Ops ve Close Combat olarak adlandırılmış. Her sınıfın kendine has yetenekleri ve silahları bulunuyor. Close Combat yakın çatışmalarda oldukça etkili. Anti-Vehicle sayesinde araçları havaya uçurabiliyorsunuz. İki koalisyondaki sınıfların modellemeleri, araçları, silahları; görünüş ve isim olarak farklı. Ancak hepsi eşit güçte ve birbirinden üstün yanları yok. Firma genel olarak dengeyi tutturmaya çalışmış.

Genel olarak amacımız haritada belli olan noktaları (Rafineleri) tek tek ele geçirip, en son olarak rakibin ana üssünü de işgal etmek. Ele geçirdiğimiz yerler kendi tarafımıza geçtiğinde oradaki araçları, uçaksavar vs� kullanabiliyoruz. İki tarafta birbirine saldırıp sürekli olarak noktaları ele geçirmeye çalışıyor ki, burada takım oyunu ve araçlar ağırlığını koyuyor. Tek kişilik ordu modunda takılmaya çalışırsanız, kısa bir süre hayatta kalabiliyorsunuz. Araçları kullanması son derece kolay. Toplamda 16 araç var. Cip, tank, helikopter vs kullanabiliyoruz. Hatta cip ve bir iki ağır zırhlı araca 4-5 oyuncu binebiliyor. Bir tanesi kullanırken, diğerleri silahları kontrol edebiliyor. Ayrıca bir yerden bir yere hızlıca gitmek için araçlara kesinlikle binmek lazım. Zaten çatışmalar yoğun yaşandığından hemen ekstra güç olarak sıcak bölgeye intikal etmemiz gerekiyor.

Frontlines�ta her sınıfın kullanabildiği bazı özellikleri yer alıyor. Bu özelliklere kısaca �Role� yani rol deniliyor. Rol oyunculara; hava saldırısı yapmak, uzaktan kumandalı patlayıcı Drone göndermek gibi belli özel saldırılar yapmasını ve kullanmasını sağlıyor. Rolde dört farklı seçenek sunuluyor. Bunlar; Ground Support, EMP Tech, Drone Tech ve Air Support. Ayrıca bu dördü kendi içinde üç farklı şekle ayrılıyor. Üç özellikten ilki açık, diğerleri ise kapalı durumda bulunuyor. Diğer ikisini bir noktayı ele geçirdiğimizde, adam öldürüp Frag yaptığımızda aldığımız puanlarla açıyoruz. İlk aşama güçsüz oluyor. Ancak diğer ikisi daha etkili. Genel olarak sıkıştığınız anlarda ilk aşamayı kullanmanızı tavsiye ederim. Puanlarınızı biriktirip diğer ikisinden birini çatışma anında kullanmanız daha çok işinize yarayacaktır. Ekranın hemen sağ alt köşesinde rol göstergesi bulunuyor. Puanlar da bu kısımda mavi bir barla gösteriliyor. Rol özelliği her sınıfa göre farklı. Araçların ve takım oyunun ağırlıkta olduğu Frontlinesta rol fonksiyonu da ele alnınca, her bir oyuncunun özellikle bir grup olarak gittiği sıcak çatışmalarda rol özelliklerini kullanarak etkili olduklarını ve savaşı kendi taraflarına bile çevirebildiklerini belirtebiliriz. Özellikle hava saldırısı ve Drone�lar en etkili rol özelliği olarak göze çarpıyor.

Meydan muharebesi

64 kişiye kadar destek sağlanan Multiplayer�da, haritalar genel olarak büyük. Sadece rafinelerin yer aldığı bir çöl, şehir harabesi vs gibi çeşit çeşit haritalar bulunuyor. Bunlarda özellikle kalabalık savaşlar bir hayli zevkli geçiyor.

God of War Chains of Olympus

godofwar.jpg

2005 yılı, bahar aylarının ilk günlerinden biri. Oyuncuların merakla beklediği Splinter Cell Chaos Theory ve şu an zorlamama rağmen adlarını dahi hatırlayamadığım birkaç yeni oyunun piyasada boy gösterdiği günler. Yeni çıkan oyunlar arasında hakkında sahip olduğum az miktarda olmayan bilgiden yola çıkarak Prince of Persia çakması olması kanaatini taşıdığım bir oyun da var, ismi God of War. Ya nasip deyip oyunu edindikten sonra, eve girip PS2�nin sürücüsüne yerleştirmemle kendimi içerisinde bulduğum serüvenin oyun hakkındaki bütün önyargılarımı yerle bir ettiğini hatırlıyorum. Çok fazla reklamı yapılmadan çıkan GoW pek çok oyuncu üzerinde bendeki etkiyi yaparak piyasayı bayağı bir salladı. Bir çok eleştirmenden tam puana yakın notlar aldı. Sonrasında yine PS2 için GoW Divine Retribution yapıldı ve birincisi gibi o da başarılı oldu. Son olarak da serinin yeni oyunu, Kratos�un PSP çıkarması, Sony�nin yayımcılığını, Sony bünyesinde olan Ready At Dawn Studios�un yapımcılığını üstlendiği GoW Chains Olympus biz oyuncuların karşısına çıkıyor.

godofwar2.jpg

PSP için yapılan Silent Hill Origins�de olduğu gibi seride kronolojik olarak bir geriye dönüş söz konusu. Senaryo diğer oyunlarda olduğu gibi Yunan mitolojisinden esinlenerek ve yer yer mantıklı şekilde uydurularak hazırlanmış. Oyuncuya Kratos�un ilk oyunda Ares�i yenip God of War olmasından önceki, Ares�e ruhunu satıp Ghost of Sparta olarak anılmaya başlamasından sonraki on yılından bir kesit sunuluyor. Zeus ve Atina�nın emirleriyle hareket eden Kratos�un ilk bölümlerde Pers ordusuna karşı başlayan savaşı, Zeus ve yandaşlarına karşı baş kaldıran Persephone ve onun yanında yer alanlarla devam ediyor. Yunan mitlerinde Olympianların düşmanları olarak geçen Titanları da oyun içerisinde görüyoruz. Bu arada Kratos�un ailesiyle ilgili hüzünlü hikayesinden yapılan alıntılarla film senaryolarını aratmayacak bir drama da ortak oluyoruz.

Oyunu açtığımızda serinin önceki oyunları gibi sade bir menü bizleri karşılıyor. Başlangıçta �Mortal(Easy), Normal(Hero), Spartan(Hard)� ve oyunu ilk bitirişin ardından eklenen �God(Very Hard)� olmak üzere dört zorluk derecesi var. Genel olarak kolay bir oyun. �Mortal� modu çocuklar için – yalnız ufak bir sorun var oyun ESRB�den 18 yaş sınırı almış, bundan ötürü çocuklara tavsiye etmiyoruz – diyebileceğim zorlukta, �Normal� modu ise oyunlara aşina olan birini rahatsız etmeyecek seviyede. Önceden GoW oynamış bir oyuncu için tatmin edici olması açısından �Spartan� modunda başlamasını tavsiye ederim. Oyunu bitirdikten sonra �God� modunda kasmak zaten meraklısı için ayrı bir zevktir.

Üçüncü şahıs görüş açısından oynuyoruz. Yalnız bu defa diğer oyunlara göre bir fark var; Kamera sabit. Önceki oyunlardaki gibi dilediğimiz gibi yönlendiremiyoruz. Kamera bölümlere göre gayet düzgün açılarla konumlandırılmış, oyun boyunca bununla alakalı bir problemle karşılaşmadım. Yunan mitlerinden esinlenilmiş tasarım harikası mekanlarda ilerliyoruz. Tasarımlar diğer iki oyundaki gibi, senaryoyla tam bir uyum var. Önceki oyunlardan hatırlayabileceğimiz bazı düşmanlara ek olarak az da olsa yeni tasarımlar da bu oyunda yerlerini almışlar. Boss tasarımları yine çok güzel. Oyun düşman çeşitliliği bakımından zayıf görünse de oynanış süresinin kısalığı bu açığı kapatıyor. Oyun içi videolarda da serinin bilinen kalitesinden ödün verilmemiş. Grafiklerin neredeyse PS2�den geri kalır bir tarafı olmadığı açıkça görülüyor. PSP ile neler yapılabileceğini gösteren oyunlardan biri. Umarız bu kalitede oyunların devamı gelir.

Full Auto 2 Battlelines

SEGA oyunu PS3 için Full Auto 2: Battlelines adıyla çıkardı ve önceki versiyonunda yaptığı hatalardan ders aldığını da ortaya koydu. Oyunu Xbox 360’dan bilenler, bildiklerini unutsunlar. Çok daha başarılı bir oyun var karşımızda.

“Usta bu pompalıyı kaputa nasıl monte ederik?”

Oyunda, dediğim gibi araçlar kullanıyoruz. Fakat araçlar bildiğimiz araçlardan biraz farklılar. Kaputa, üste veya aracın arkasına değişik silahlar monte ediyoruz ve oyunda hem aracı yönlendiriyoruz hem de silahımızı. Bu aynı bir shooter oyunu oynamaya benziyor. L1 ile aracı yönetirken R1 ile silahın hedef göstergesini kontrol ediyoruz. R2 ile gaz L2 ile firen yapıyoruz. Diğer tuşlar ise silahları ateşlemeyi, turboyu vs. kullanmaya yarıyor. Tuşların yeri değiştirilebilir olduğu için bu konu üzerinde daha fazla durmayacağım ama şunu söylemeliyim ki hangi tuş konfigirasyonunda olursa olsun oyunun kontrollerine alışmak biraz zaman alıyor. Ne kadar iki oyun türünde de tecrübem olsa da bu bileşim o kadar kolay gelmedi bana. Oyuna alıştıktan sonra pek de problem yaşamıyorsunuz. Kontrollerden sonra karşınıza çıkacak en büyük problem oyunun atmosferi.

Patlamalar, alevler ve kaos

Oyunun atmosferi ile kastettiğim araçların fiziklerinden, binaların yapısına kadar her şey. Bu nasıl bir zorluk olabilir diyeceksiniz tabii. Açıklayayım. Oyunumuzun grafikleri haikaten kaliteli ve PS3’nin gücünü kullanan cinsten. Burnout oynayanlarınız bilir araçların paramparça oluşu, detayları, kazalar esnasında oyuncuya zevk verir. İşte Full Auto 2’de böyle detaylandırılmış. Fakat sadece araçlarla bırakılmamış tüm binalar oyuna interaktif dahil edilmiş. Bir virajı alırken, binanın köşesindeki camekanlı mağazaya camlarını indirip girebiliyorsunuz. İçerdeki tüm eşyalar havaya uçuşabiliyor. Hatta gidip olmadık bir yerdeki yol üstünde bile durmayan bir duvara gidip çarpın. Normal bir oyunda aracınız dağılır fakat duvar öyle durur. Bu oyunda duvardan parçalar düşüyor, texture değişiyor vs… Bu kadarla da kalmıyor. Yolda gidiyorsunuz bir tren istasyonunun altından geçiyorsunuz. Güzel bir manzara değil mi? Hayır bu oyunda sadece manzara değil. Eğer istasyonun ayaklarını yıkarsanız o metro istasyonunun çöküşüne, metronun dağılışına gözleriniz açık bakakalırsınız. Bunlar sadece örnekler böyle o kadar çok şey var ki. Ayrıca tüm bu parçacıkların üzerine efektleri de ekleyin, alevler, dumanlar, kıvılcımlar… Anlayacağınız oyun görsel bir cümbüş. Tabii bu kadar cümbüş framerate’i kötü etkiliyor bazen. Binalar yıkılırken aynı anda araçlar patlarken tüm bu kargaşada biraz yavaşlamalarımız oluyor. Allahtan bu o kadar çok sık olan bir olay değil. Bazen çok fazla element işin içine girdiği zaman olabiliyor bu yavaşlamalar. Gelelim başta bahsettiğim oyunun atmosferi problemine. İşte oyunda bu kadar karmaşa olunca başlarda kafanız karışıyor. Bazen ne yaptığınızı anlamıyorsunuz. Oyunu bir dönem oynadıktan sonra her şey yerli yerine oturuyor ve alışıyorsunuz ama bu biraz zaman alıyor.
Oyunun menülerini şöyle bir açıklayayım. Ana menüden tek tek sırasıyla gideceğim.

Career

Kariyer modunda kötü bir senaryoyu oynuyoruz. Senaryo kötü ama görevler çok da kötü değiller. Oyundan sıkılmıyorsunuz. Her ana görev değişik sayıda ara görevlerden oluşuyor. Her bir ara görevi bitirebilmek için yapmanız gereken ‘Birincil hedefler’ ve ‘İkincil hedefler’ var. Birincil hedefleri bitirirseniz görevi geçmiş sayılıyorsunuz. İkincil hedefler ise ekstraları açmanızı sağlıyorlar. Mesela bir oyunda birincil hedefleriniz ‘Yarışı 5 dakikada bitir ve bilmemkimin aracını mutlaka yoket’ olabilirken ikincil hedefiniz ‘En az 5 düşmanı yoket’ veya ‘Görevi 3 dakikadan kısa sürede bitir’ olabilir. İkincil hedefleri de açarsanız değişik araç skinleri veya değişik silahlar elde edebilirsiniz. Oyundaki araçlar çok çeşitli. Normal spor arabalardan polis arabasına, zırhlı ciplerden kamyonlara kadar onlarca araç var. Silahlarda bir o kadar çeşitli. Pompalı tüfek, taramalı tüfek, füze atar, alev silahı, lazer ışınlayıcısı gibi onlarca değişik silah çeşidi var. Bazı silahlar aracın önüne bazıları arkasına takılabiliyor sadece ve aracınıza bir önce bir arkaya iki silah takabiliyorsunuz. Öne takılan silahlar normal vurucu silahlarken, arkaya takılanlar mayın fırlatıcı veya gaz bulutu salıcı gibi kontol gerektirmeyen silahlar. Araçları sınıflara ayırmışlar. Böylece bazı zayıf fakat hızlı araçlar bazı ağır silahları taşıyamıyorlar. O andaki görevinize göre araç ve silahları istediğiniz gibi seçmekte özgürsünüz.

Arcade

Burada tek kişilik oyunları oynayabilirsiniz. Normal yarış, Gladyatör ve Takım Gladyatör bölümlerinden istediğiniz birini istediğiniz haritada oynayabilirsiniz. Gladyatör bildiğiniz Deatmatch. Özellikle Takım Gladyatör çok eğlenceli.

Head to Head

Bu da Arcade bölümünün aynısı. Tek farkı ekranı ikiye bölüp arkadaşınızla oynamak için.

Online

Online modunda da Arcade bölümündeki oyunlardan istediğiniz birini, Kedi-Fare adındakı kovalamaca oyununu veya düşman takımın üssünü yoketmeye çalıştığınız ‘Üs Ele Geçirme’ bölümünü online olarak dünyanın dört bir yanından insanlarla oynayabilirsiniz. Online oyunlar çok zevkli, tavsiye ederim. Ayrıca online oynarken oyunları ‘Ranked’ veya ‘Unranked’ oynayabilir ve isterseniz en iyi oyuncular listesini görebilirsiniz.

Settings Burada hepimizin bildiği basit ses, görüntü ve kontrol ayarları mevcut.

Kapanış Sözleri

Oyun bir önceki versiyonuna göre çok daha iyi bir oyun. Grafikleri ve efektleri göz doyuruyor. Bazen aşırıya kaçan karmaşaya alışınca oyun çok daha keyifli bir hale geliyor. Özellikler arkadaşlarınızla veya online kapışmalar yarış bölümlerinden çok daha zevkli. Araç ve silah bolluğu, çeşit çeşit skinlerle oyundan sıkılmamanız için her şey yapılmış. Senaryo modundaki çok elementli sahnelerdeki yavaşlamalar dışında pek de bir görsel eksiği olmayan bir oyun. Sesler ise hayli başarılı ve ortama uygun. Müzikler sert rock tonlarında ve oyunun havasına katkı sağlıyorlar. Eğer bu tarz oyunları seviyorsanız (nasıl bir tarzsa artık) denemenizde fayda var diyorum.

Fight Night Round 3

Fight Night: Round 3 başarılı bir boks similasyonu. Oyunda kendi karakterimizi yaratıp efsane haline getirmek için ringlerde bir araba sopa yiyebileceğimiz gibi aynı zamanda boks tarihinin ünlü simalarını seçip boks kariyerlerini yeniden yazabiliyoruz. Fraizer’dan Ali’ye, Jones Jr’dan Hopkins’e kadar bir çok ünlü karakteri oyunda bulabileceksiniz. Oyunun tek kişilik ‘Kariyer’ modunda çok fazla ayrıntı getirilmemiş malesef. Maç için kontrat imzalayabileceğiniz değişik boksörler olsa da seçenekler çok fazla değil. Fakat bazen değişik maçlar için kontratda değişik maddeler var. Mesela bazı maçlardan daha çok para kazanabilecekken aynı hafta oynayabileceğiniz başka bir maçda daha az para kazanıp popileritenizi arttırabilirsiniz. Bunun gibi değişik maçlar seçebiliyorsunuz kontrat kısmında. Kontratımızı imzaladıktan sonra çalıştırıcı tutabiliyoruz fakat çalıştırıcının yaptığı şeylerde pek ayrıntıya girilmemiş.
Oyunu bir strateji oyununa benzetmemek için ellerinden geleni yapmışlar. Çalıştırıcınız size 3 değişik çalışma stilinden birinde arkadan psikolojik destek veriyor, o kadar. Çalıştırıcınız “Haydi koçum, yaparsın, edersin” naraları atarken kum torbası, ağırlık kaldırma veya yumruk atma modelinden birini seçip çalışma yapıyorsunuz. İşin saçma tarafı bunların üçünü birden çalışamıyorsunuz. Sadece birini seçip değişik özelliklerinizi yüzde olarak arttırabilirsiniz. Anlayacağınız oyun hızlı olsun ve hemen ringe atılalım diye stratejik öğelerden kaçınılmış ve ayrıntılar es geçilmiş. Neyse efendim daha açıklamanın başında oyunu yok yere tepelemeyelim. Oyunumuz çok güzel bir oyun. Artıları eksilerini kapatıyor diyebiliriz.

Ringe çıkalım artık

Çalıştırıcınızla işiniz bittiğinde tek seçenek ringe atılmak kalıyor. Ringe gelince bir anda herşey değişiyor. Şu ana kadar sizi rahatsız eden o küçük ayrıntıları unutuveriyorsunuz. Ekranda neredeyse kanlı canlı diyebileceğimiz kadar gerçekçi boksörleri görünce herkesin ağzının bir karış açık kalacağına garanti verebilirim. Grafikler o kadar iyi ki hiç oyun oynamayan insanları bile ekran başında tutup oyunu izlettirebiliyor. 360 versiyonunda olan grafikler zaten güzeldi adamlara bu yetmemiş daha da uğraşıp karakterlerin terlerinden, derilerine, kaslarina ve ışıklandırmaya kadar her şeyi geliştirmişler. Yumruk yediğinde boksörlerin suratlarındaki titreşimlere kadar ayrıntılara girilmiş ve çok iyi bir iş başarılmış. Sesler de gerçekten güzel. Değişik burun kırılma, çene yamultma sesleri ile oyuna büyük bir gerçekçilik eklemişler. Kendinizi ringde gibi hissediyorsunuz. Fakat maçları sunan spikerler insanın sinirlerine dokunmaya başlıyor bir kaç maçdan sonra. O kadar işi başarıyla halletmiş EA Sports spikerlere iki kelime daha ekleyememiş. Aynı yorumları duymaktan gına geliyor. Ayrıca oyun aralarındaki müzikler de güzel ama bu kadar az olmamalıydı. Şarkıları (ister istemez) ezberledikten sonra müzikleri tamamen kapadım. Aynı şarkıları duymaktan sıkılıyorsunuz.

Peki ya oynanabilirlik nasıl?

Oyunu oynamak sandığınızdan çok daha kolay. Ben o kadar tuşu nasıl kontrol edeceğim diye düşünüyordum fakat gördüm ki boşuna kafayı yormuşum. Oyunun kontrollerini ayarlar kısmından değişik konfigirasyonlardan birini seçerek değiştirebiliyorsunuz. Kısaca açıklamak gerekirse, sol analog ile karakteri yönetiyoruz sağ analog ile yumruklarımızı. Eğer L1 tuşuna basılı tutarsanız sol analog boksörü sabit tutup değişik yönlere eğilmesini sağlıyor. R1 tuşuna basılı tutarsanız yine sol analogla boksöre değişik yönlerden savunma yaptırabiliyoruz. Daha önce dediğim gibi sağ analog her çeşit yumruğu atmanızı sağlıyor. Saat yönünde ve saatin tersi yönünde dönüşlerle sol ve sağınızı rahatlıkla kullanabiliyorsunuz. Tabi ana menüdeki Game Modları bölümünde ‘training’e gidip tüm vuruşları öğrenip çalışmanızı tavsiye ederim. Ama hala bu sağ tuşla tüm yumrukları yünetmek zor ben bu kadar karışıklığa gelemem diyorsanız. Controller konfigrasyonunu ‘Config 3’ ile değiştirin, X ve kare tuşları sol yumruklarınız üçgen ve çember sağ yumruklarınız olsun ve dertleriniz bitsin. Özellikle antrenör ekranlarında ‘Config 3’ kullanmak aşırı kolay oluyor.

Tüm seçeneklere göz atalım

Oyunu ilk koyduğumuzda ekrana ‘Yeni Oyun Yarat’ , ‘Kaydedilmiş oyunu yükle’ ve ‘Kaydetmeden devam et’ şeklinde üç seçenek çıkıyor. İstediğiniz seçeneği seçip ana ekrana geldiğimizde karşımıza şu seçenekler çıkıyor…
Get in the Ring (Ringe çıkmak)

Daha önceki hiç bir versiyonunda bulamayacağınız PS3’e özel bir bölüm. Oyunu içten görünüş oynuyorsunuz. Özellikle ekranı ikiye bölerek arkadaşlarınızla oynadığınızda çok zevkli oluyor. Suratınızın belirli bir yerine çok yumruk yediğinizde yavaş yavaş ekranın o tarafı kararmaya veya kandan kızıla dönmeye başlıyor. Artık hallaç pamuğuna dönmüşseniz görüntünün çoğu bulanıklaşıyor ve son dakikalarınızda artık neredeyse rakibinizi göremeyecek raddeye geliyorsunuz. Ayrıca yumruk yediğinizde ekrandaki parlamalar ve efektlerle ‘Get in the Ring’ modu oyuna bambaşka bir lezzet katmış. Karakterinizi yan açıdan görmüyor olsanız bile kontroller diğer görüntü modu ile tamamen aynı. Oyunun ayarlar kısmında kamera açısını değiştirip ‘Kariyer’ bölümünü tamamen bu şekilde oynamak mümkün.



“Get in the ring” Modu

Play Now (Şimdi Oyna)

Buradan istediğiniz siklette istediğiniz karakterle, tek kişilik veya iki kişilik oyun oynayabilirsiniz. Eğer ‘Şampiyon Yarat’ kısmında yarattığınız karakterleriniz varsa onları da burada seçmek mümkün.

ESPN Classics (ESPN Klasikleri)

Burada tarihe geçmiş mükemmel maçları oynama şansına sahipsiniz. Örnek vermek gerekirse, boks tarihinin en güzel maçlarından biri olan Muhammed Ali ve Frazier kapışmasını kendiniz yaşayabilirsiniz. Tabii kimin yere düşeceği sizin ellerinizde.

Career Mode (Kariyer Modu)

Bu başta kısaca anlattığım kısım olan ‘Kariyer’ bölümü. Oyundaki bir çok kilitli özellikleri açmak için bu bölümü bitirenen kadar oynamanızı tavsiye ederim. Burada kendinize istediğiniz siklette bir karakter yaratabilir veya ünlü boksörlerden birini seçip onun kariyerini sizin kabiliyetinize ve başarınıza başlayabilirsiniz. Bu bölümde amatör bir boksör olarak başlıyorsunuz. Fakat oynadıkça popüleriteniz artıyor ve yavaş yavaş profösyonel boksa atılıp oradan dünya şampiyonluğuna kadar gidebilirsiniz. Oyunudaki tüm kemerleri kazanıp bitirdiğinizde karakterinizi değişik bir siklete geçirip yeniden oynayabilirsiniz veya ‘Efsane’ olarak spor hayatınıza son verebilirsiniz. Ayrıca Efsane olarak oyunu bitirdiğinizde ESPN Klasikleri bölümünde sizin de maçınız oluyor. Ee artık efsanesiniz ya tarihe geçtiniz.

Kontrakt İmzala (Gelecek maçınız için kontrakt)imzalıyorsunuz. Kontrakt imzaladıktan sonra bu seçenek Antronör seçeneği haline geliyor. O kısmı da bitirdiğiniz zaman maça çıkma seçeneği oluveriyor.)

Dövüş Mağazası (Boksörünüze eldivenden, şorta kadar onlarca değişik şeyi alabileceğiniz yer. ‘Şampiyon Yaratma’ kısmında burayı daha ayrıntılı anlatacağım.)

Ödüller (Aldığınız plaket, kupa ve kemerleri görebileceğiniz yer)

Boksörü Değiştir (Boksörünüzün özelliklerini değiştirebileceğiniz yer. Burayı da ‘Şampiyon Yaratma’ kısmında anlatacağım.)

Seçenekler (Oyunun seçeneklerini değiştirmek için. Ana menüdeki seçenekler kısmı ile aynı.)

Game Modes (Oyun modları)

Online: Burada online bağlantı ile dünyanın dört bir yanından rakipler bulup, boks becerinizi gösterebilirsiniz. Online moduna girdiğinizde aynı zamanda ESPN haberler diye bir bölüm göreceksiniz. Buradan ESPN’den hangi haberleri canlı göremek istediğinizi seçebilirsiniz. Mesela Fifa futbol haberlerini ayarlayıp Fight Night oynarken altta Maç skorlarını alabilrsiniz. Ayrıca ESPN radyoyuda fon müziğine alternatif olarak açabilir ve son haberleri dinleyebilirsiniz. ESPN haberleri harika bir yenilik. Aynı zamanda online oyunu bir çok oyunda olduğu gibi ‘Ranked’ veya ‘Unranked’ olarak oynayabiliyorsunuz.

Hard Hits: Puan sistemi olmayan bu oyun modunda, her round birisi yere düşene kadar oynuyorsunuz. Eğer oyun hakem iptalı ile veya nakavt ile bitmemişse tüm raundların sonunda kim daha çok rakibini yere indirmişse o kazanıyor.

Training: Burada oyuna alışabilir ve yumruk tekniklerini öğrenebilirsiniz.

Create a Champ (Şampiyon Yarat)

Bu bölümde Kariyer modunda olduğu gibi karakter yaratıyoruz. Kariyer modunda gerek karakterinizi yaparken, gerek karakteriniz üzerinde değişiklikler yaparken çıkacak olan ekranlar buradaki ile tamamen aynı. O yüzden bu bölümü ayrıntılarıyla anlatacağım. Unutmamanız gereken çok önemli bir husus şu ki, burada yarattığınız karakter Kariyer modunda kullanılmıyor. O yüzden sakın ola yanılgıya düşüp Kariyer modu için burada uğraşıp karakter yapmayın. Burada istediğiniz kadar karakter yaratabilir ve Get in the Ring veya Play Now kısmında bu karakterleri seçebilirsiniz. Burada karakter yaratırken karşınıza çıkacak tüm seçenekleri şöyle bir açıklayayım…
Bilgi

1. İsim
2. Soyisim
3. Takma Adı (Oyunda spikerler sizden bu takma adınızla bahsediyorlar.)
4. Doğum Yeri (Boksörleri ile ünlü bazı şehirler seçenek olarak koyulmuş)

Stil

1. Sol-Sağ (Hangi yumruk önde ringte duruyorsunuz)
2. Duruş Şekli (Ringte duruş şekliniz, rakibinize karşı posizsiyonunuz)
3. Yumruk Şekli (Yumruğunuzu savuruş şekliniz)
4. Defans Şekli (Defans yaparken kollarınızı dikey mi yatay mı tutuyorsunuz)

Genetik

1. Ten rengi
2. Göz Rengi

Fizik

1. Siklet
2. Ağırlık (Şişman veya kaslı olmak sizin elinizde)

Kafa

Kafatası ayarları ve gözünüz, kulağınız gibi karakterinizin kafasında olan her şeyi burada hassas ayarlarla değiştirip istediğiniz karaketeri rahatlıkla yaratabilirsiniz. Bu kısım çok zevkli oturup tüm arkadaşlarınızı yaratabilir ve daha eğlenceli kendinize özel maçlara hazırlanabilirsiniz.

Surat Ekleyici

Bu kısımda saç, kaş ve sakal gibi suratınızdaki ekstra kısımları ayarlıyorsunuz.

Yüzdeler

Burada ise karakterinizin özelliklerini yüzdeler ile ayarlayabiliyorsunuz.

1. Güç (Yumruk gücünüz)
2. Hız (Yumruk hızınız)
3. Çeviklik (Hareket ve savunma hızınız)
4. Dayanıklılık (Enerji kaybetme-kazanma oranı)
5. Surat (Suratınıza gelen yumruklara karşı dayanıklılığınız)
6. Vücut (Vücudunuza gelen yumruklara karşı dayanıklılığınız)
7. Enerji (Ne kadar hızlı enerji yenilediğiniz)
8. Kesikler (Suratınızda açılacak yırtıklar ve morluklara karşı savunma yüzdesi)

Tüm bu ayarları bitirdiğinizde karakterinizi Hard Disk’e kaydediyorsunuz. Daha sonra yine ‘Şampiyon Yarat’ kısmına gelip başka bir karakter yaratabilirsiniz veya daha önce kaydettiğiniz karakteri seçip, üzerinde değişiklikler yapabilir veya ‘Dövüş Mağazası’ndan yarattığınız karakterinize şorttan eldivene bir çok şey alabilirsiniz. Eğer ‘Dövüş Mağazasına’ Kariyer modunda girerseniz aldığınız şeylere oyunda kazandığınız paraları harcıyorsunuz. Fakat ‘Şampiyon Yarat’ kısmında her şey bedava.

Dövüş Mağazası

Mağazadan boksörünüzün aksesuarlarını istediğiniz gibi seçebilirsiniz. Bazı aksesuarlar kilitli. Oyunun ‘Kariyer’ modunda ilerledikçe her şey yavaş yavaş açılıyor. Mağazadan şort, eldiven, ayakkabı, diş koruyucu, bellik gibi dövüş yüzdelerinizi arttırabilecek onlarca çeşit aksesuar alabileceğiniz gibi, size özel imzalı yumruk tarzından, kural dışı vuruşlara kadar ringde oyununuzu etkileyecek bir çok ekstraya kavuşabilirsiniz. Ayrıca Vücudunuza dövme yaptırma şansına da sahipsiniz. Bazı şeyler karakterinizin ringteki performansını etkilerken bazı şeyler (dövme gibi) sadece görsellik açısından oyuna zenginlik katıyor.

Eksiler ve artılar

Oyunda ‘Kariyer’ modu inanılmaz kolay yapılmış. En zor seviyede bile oynasanız rakipler çok kolay dayak yiyorlar. Tabii son maçlarda biraz daha zorluk çekseniz bile genel olarak oyunun kariyer modu kolay. Bir çok ayrıntı atlanmış ve bir sonraki maçınızdan başka ne tablolar ne de skorları gösteren bir düzen hazırlanmış. Yani sadece biz ve o haftaki rakiplerimiz varmış gibi hissediyorsunuz oyunda. Ses efektleri güzel ama ara şarkılar çok az ve spikerler daha önce de dediğim gibi aynı şeyleri tekrarlıyorlar ve bir yerden sonra sıkıcı olmaya başlıyorlar. Grafik olarak tek eksisi arka plandaki izleyicilerin kocaman pixellerden oluşması. Oyunu oynarken sizi rahatsız edecek bir eksi olmamasına rağmen düzeltilebilir bir problemi atlamışlar. Oyun Xbox 360 versiyonundan aylar sonra çıkmasına rağmen bu gibi eksiklikleri düzeltmeden karşımıza çıktı ne yazık ki. Eğer hali hazırda Xbox 360 versiyonuna sahipseniz listenize girmese de olur diyebiliriz.

Oyunun artıları ise her şeyi değiştiriyor. Grafikler harika. Görebileceğiniz en güzel karakter ten, kas ve ter efektleri bu oyunda. Görsel açıdan tüm diğer konsollardan daha iyi grafiklere sahip ve gördüğüm en gerçekçi spor oyunlarından birisi. Oyunu arkadaşlarınızla oynarken bağımlılık yapıyor. Hatta bazı arkadaşlarım bizim oyunlarımızı izleyip bahis koymaya başlamışlardı, siz düşünün ne kadar başarılı bir oyun yapmışlar. Fight Night: Round 3, PS3’ün en iyi iki kişi oynanabilen oyunu bence şu anda. Çok zevkli ve doyurucu bir oyun. Ayrıca ESPN eklentisi ve ‘Get in the Ring’ modu ile bazı can alıcı değişiklikler sunuyor biz oyun severlere. Sadece boks sevenlerin değil, spor oyunlarından hoşlanan herkesin mutlaka denemesi gereken bir oyun Fight Night: Round 3. Ekran karşısında cipslerinizi alıp bir kaç arkadaşınızla uzun saatler geçirebileceğiniz kaçırılmaması gereken bir oyun.