Daha önce herhangi bir oyuna inceleme hazırlarken bu kadar çaresiz kalacağımı aklımın köşesinden geçirmezdim. Biraz şaşkınlıktan birazda mutluluktan beni böylesine bitap düşüren bir başka oyun daha yoktur, eminim. Neden böyle olduğu az çok belli aslında. Bir dönem benim için “oyun” kavramını altüst eden bir mevzuu hakkında inceleme hazırlamaya çalışmak bunun tek sebebi. Bir süre Word ekranına baktıktan sonra aslında bütün bu olanların benim için bir sınav olduğunu anlıyorum. Yanlış ya da doğru yok ama. Sadece işi başarabilmek ve başaramamak var. Yalnız bu saatten sonra, bu kadar zaman sonra ne üretebildiğimi biliyorum. İşte bu yüzden girişi yazmayı en sona bıraktım. İncelemeyi kabul ettiğim andan itibaren beni bu kadar çok korkutmasını ancak böyle açıklayabilirdim. Şu ana kadar yazdıklarımı mazur görün. Aklımdan geçenleri düzeltme yapmadan direk kaleme söylüyorum. Anlatmaya çalıştığım şu: Heroes’li ya da Heroes’siz, Might and Magic… İyi ki varsın… Tamam, uzatmıyorum artık oyuna dönelim.

Bu tür geçmişi derin olan oyunların yeni versiyonları hakkında yazı hazırlarken maziyi irdelemek gerçekten çok hoşuma gidiyor. Oyun hakkında klişeleşmiş cümlelerle inceleme yapmaya geçmeden önce Homm (böyle kısaltmak bence daha yakışıklı) içinde aynı şeyi yapmak istiyorum izninizle. Bağımlılık yapan oyunlar listesinin başlarında yer aldığına inandığım Homm serisinin geçmişi hakkında aslında sayfalar dolusu bir sürü abartı şey yazılabilir ama işimiz o olmadığı için merak etmeyin çok uzatmayacağım. Fakat önce bir şey itiraf etmek istiyorum. Ben geçmişi çok öncelere dayanan bir Homm fanı değilim. Seriyle ilk tanışmam hatta Might and Magic olayıyla ilk tanışmam 1999 yılında Homm III ile oldu. Daha öncesinde sadece isim olarak bildiğim serinin benim üzerimde yarattığı ekti direk ilk görüşte aşk olmuştu. Doğrusunu isterseniz M&M evrenini bana ilk tanıtan oyun Might & Magic XI’e kadar bağırsak gibi uzayan diğer seri olduğunu söylemem lazım ama bu kadar uzamasını hiçbir zaman anlamadığım M&M’lerden kalan pek fazla güzel anı ya da hatıra hatırlamıyorum. Benim için her zaman alelade bir oyun deneyimi yaşatan seri bu yüzden evreni tanıyıp, benimseten adresler değildir. Neyse konumuz bu değil ama Dark Messiah çok iyi olacak inşallah (veya oldu). Homm III ile birlikte evrene asıl adımlarımı attıktan sonra bundan önceki yapımları da deneme fırsatı buldum. Her birinden aldığım zevk farklı olsa da beni en çok etkileyen Homm III oldu. Tamam, hikâye kısmını bırakıyorum. Herkes eminim benim kadar bilgi sahibidir. Tabii merak edenleriniz de olabileceğini düşünerek seriye birde benim icadım “oyunoloji” olarak bakalım.