Warning: Use of undefined constant wp_cumulus_widget - assumed 'wp_cumulus_widget' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/hellwor/public_html/gamez/wp-content/plugins/wp-cumulus/wp-cumulus.php on line 375
Mayıs « 2008 « Gamez

Mayıs, 2008 için arşivler

Imperium Romanum

Şehir simulasyon oyunları Simcity ile başlayan uzun soluklu bir hikaye oyun dünyası için. Ancak bu türün gelişimi açısından 2006 yılı çok önemlidir. Özellikle Roma eksenli oyunlar için ayrı bir önemi var 2006 yılının. Civcity:Rome, Glory of the Roman Empire ve Ceasar serisinin en başarılı oyunu Ceasar 4 oyunları ile Roma halkına dağ bayır demeden hizmet ettik, su isteyene şarap , un isteyene ekmek verdik. Bu saydığım oyunlarla artık sadece şehir kurmuyor, antik Roma İmparatorluğunu tarihsel olarak canlandırıp, Roma’nın bir günde kurulmadığının şahitliğini yapıyorduk. Tüm bunları yaşayan bir oyuncu olarak Imperium Romanum’u gördüğümde içimdeki Sezar olma isteği tekrar alevlendi ve büyük bir hevesle başladım oyuna ancak farkettim ki Glory of the Roman Empire ile aynı geliştiricinin elinden çıkmış oyun ilkinin adeta kopyası , geliştirme sadece Latince isimle sınırlı kalmış. Oyun detaylarına girmeden önce, oyunun vasatı aşamadığını belirteyim. Grafikler kimi zaman göze hoş gelsede, artık zamanın dışında kalmış basit dizaynlar, Roma devri kokusunu oyun boyunca verememesi, inanılmaz derece sınırlı ordu sahibi olabilmemiz hele bu orduları hareket ettirmenin tam bir eziyete dönüşmesi oyunun eksileri. Imperium’dan yeni birşeyler bekliyorsanız, hani daha önce tatmadığınız bir Roma oyunu lezzeti; hayal kırıklığı sizi bekliyor.
Imperium’da geniş olarak bir campaign oyunu bulunmuyor. Yerine üç farklı oyun tipi var. İlk olarak “History” seçeneğinde Roma tarihinden sayfalar görüyoruz. Belirli bir tarihten başlayarak bu zamanda ilerlemek yoluyla farklı bölge ve zamanlara ait oyunları açıyor. Rome in 509 BC, Rome in 146 BC, and Pompeii in 70 BC yıllarından birini seçerek başlıyoruz. Bu tarihsel oyun seçeneği Roma’nın doğuş yıllarını en tanınmış şehirleriyle oynamamızı sağlıyor. Tarihsel süreç içerisinde ilerledikçe farklı görevler veriliyor ve bizlerde bunları tamamlayıp oyunu bitiriyoruz. Bu konuda pek esneklik tanınmamış maalesef. Diğer oyun seçeneğimiz “Scenerio” da ise Caesarea, Pompeii , Genoa , Odessos, Verona, Venice gibi önemli Roma İmparatorluğu şehirlerini yönetiyoruz. Şehirler karışık olarak kolay, orta, zor gibi oyun seviyeleri ile düzenlenmiş ve bütün bu Roma şehirleri arasındaki ticaret ilişkisi ise tarihle aynı paralelde yapılmış. Örneğin Sparta şehri Thessalonica’ya şarap satıyor, Odessos ise Genoa’dan mermer alıyor, tarihtede bu ticari ilişki olduğu düşünülerek uyarlanan bir oyun düzeni kurulmuş. Yine tarihe uygun olarak şehirlerin coğrafi yapıları birebir aynı olarak tasarlanmış.(Bunu bilecek kadar ne tarih nede jeoloji bilgim var, ben yapımcının yalancısıyım yinede inanmayan arkadaşlar araştırabilir). Son olarak, bence esas olarak alınması gereken oyun seçeneği “Rome” dan hayal kırıklığı ile bahsetmek istiyorum. Oyun açılır açılmaz birşey yapmanıza gerek kalmadan görevlerin çoğu tamam lanmış oluyor. Bir kaç tık ile geri kalan görevler en fazla 10 dk içinde, en sona kalan Colosseum yapma görevini ise toplamda 15dk içinde yapıyoruz ve oyunumuzu tamamlıyoruz. Üzülerek söylüyorum daha fazlası yok.
Imperium’un üretim kaynakları ise türün diğer oyunlarıyla aynı. Taş, odun, şarap, un, et, mermer, altın ve demir ham maddelerimiz ile hem ticaret yapıyor hemde Roma halkının hizmetine koşuyoruz. Bu türe yabancı olanlar için biraz bahsetmek gerekirse, amacımızın sadece şehir kurmak değil aynı zamanda halka iş bulmak, gerektiğinde para vererek ekonomlerini düzeltmek olduğu söylemek istiyorum. Halkın ihtiyacı demişken oyunun bir diğer özelliği ise Roma zamanında yaşanan sınıf farkınıda yansıtması. Temel olarak dört sınıfa ayrılmış olan halkın istekleride sınıfına göre değişiyor. Köle sınıfının isteği yok, sadece çalışıyorlar ve slave shelter’larda konaklıyorlar. Alt tabaka genel olarak Casa ve Magalia evlerinde, şehrin dışında çoğu imkandan uzak yaşıyorlar ve genelde domuz-tahıl çiftliklerinde çalışıyorlar. İstekleri ekmekle sınırlı. Orta sınıf ise kısmen daha problemli oluyor oyuncuya. Domuse evlerinde şehrin içerisinde yaşıyorlar ve fırın, kasap gibi yerlerde çalışan bu sınıfın ekmek, et gibi istekleri oluyor. Aynı zamanda dua etmek için tapınak taleplerini karşılamadığınızda hemen bir isyan hareketi oluşuyor.

Knight Online Oyunu Hakkında Aradıklarınız

Devasa online oyunlar kervanı üyelerinden Knight Online hakkında birkaç soru, cevap ve ipucu. Knight Online’daki level sınırlaması nedir? Rebirth item nedir? Ne faydası vardır? Kekuri Ring nereden çıkar? Hepsi ve daha fazlası.

Knight Online’daki level sınırlaması nedir?

Son eklenti paketi Reign of the Fire Drake ile birlikte yapılan değişikliğe göre, oyunda şu anda ulaşabileceğiniz en yüksek seviye 80’dir.

Exceptional silahların normallerinden farkı nedir?

Exceptional silahlar, + 1’de normal olanlara göre daha fazladan 2 attack power’a sahipler. Tabiki buna bağlı olarak daha zor elde ediliyorlar.

Rebirth item nedir? Ne faydası vardır?

Rebirth, Fire Drake eklentisi ile birlikte gelen bir upgrade sistemidir. Middle Class ve üzerindeki +7 ve daha üst seviye silahlar/zırhlar, Rebirth Scroll kullanarak rebirthed item’a dönüştürülebilmektedir. Rebirth sisteminin faydası, eskiden tek scroll ile yaptığımız bir upgrade’i 4 aşamaya bölerek şansını artırmasıdır. Bir örnekle açıklayalım: Örneğin bir Rogue Chitin Pauldron +7/12 Dexterity zırhımız olsun. Bunu +8/15 yapmak istesek, upgrade şansımız %5 gibi bir şey. Onun yerine Rebirth yaptığımızda, elimizde bir Rebirthed +1/12 Dexterity zırhımız oluyor. Bu zırhı upgrade etmek istediğimizde yaklaşık %20 şansa sahibiz, ama normal +8 zırha karşılık gelen Rebirthed +5 zırh elde edebilmek için tam dört kez upgrade yapmak zorundayız. Kısaca tek tek düşündüğümüzde Rebirthed Item’ları upgrade etmek dört kat daha kolay, ama +8 item elde etme şansımız dört kez upgrade yapmamız gerektiği için eşit. Bunun yanında +7 rebirth silahlar elemental damage sahibi iseler parlamakta, zırhlar ise yanıp sönmektedir.

Kekuri Ring nereden çıkar?

Kekuri Ring Kekurikekukaka isimli boss’tan ve her türlü Kecoon’dan nadir de olsa düşer. Kekurikekukaka Moradon’da Kecoon bulunan her yerde çıkıyor, pek belli bir saati de yok. Ama özellikle server’lar yeniden başlatıldıktan sonra sağa sola bir bakınmakta fayda var.

Master’ı açık Char ile nasıl Ardream’e girebilirim?

Master ı açık olan bir char hiçbir şekilde ardreamsa giremez. Master kapalı olsaydı 59’a kadar level düşürüp stat ve skill pointleri sıfırlayarak ardreams e girebilirdiniz. Ama master açık ise 30levele bile düşürseniz giremezsiniz.

Hacklendim Rolback attırabilirmiyim?

Eskiden uygulama vardı oyunda ama artık rolback atmıyorlar.

Master sildirebilirmiyim?

Sildiremezsiniz.

Yan charımı sildirebilirmiyim?

Hayır sildiremezsiniz.

Banlandım Gold Premıum alsam banımı açarlar mı?

Hayır açmazlar

Power Up Storeden item aldım satamıyorum neden?

Power Up Storeden aldığınız eşyaları satabilmeniz için ; 1- +55 level olmalısınız. 2- Satın aldıkdan sonra ilk minimum 24saat geçmesi gerekli.

İtem Kitleme nasıl oluyor? İtemin kilidini nasıl açarım?

İtem kitlemek veya kilit açmak için gold premıum uyesi olmak şarttır. Gold premıum uyelerı item kitleme şifresi ile item başıma 1.000.000 coin vererek itemini kitleyebilir.

İkariam

Oyun-Turu (1/5) – Şehriniz

[Resim]
İkariam´ın başlangıcında üzerinde fazla sayıda bina bulunmayan ama çok verimli bir toprak üzerinde yer alan, sahil şerinden arsa alıyorsun.
Bu küçük başlangıçtan şairsel bir metropol kurup, başkentini güçlü bir ada krallığına yakışacak şekilde geliştirebilir misin? Bu sayfalar bu amacına ulaşmak için gideceğin yol hakkında bilgi verir.

Oyun-Turu (2/5) – Kaynaklar

[Resim]
Adalar arasında paylaştırılmış olan 5 çeşit kaynak vardır:
[Resim] Yapı malzemesi, [Resim] Şarap, [Resim] Mermer, [Resim] Kristal Cam ve [Resim] Sülfür.
Oyun sırasında her ihtimalde büyük miktarda yapı tahtasına ihtiyacın olacak- işçilerini odun kazanmak için çalıştırmalısın, ve adandaki diğer oyuncularla ortak olarak kaynak madenlerini genişlet !

Oyun-Turu (3/5) – Binalar

[Resim]
Temel ihtiyaçların giderilmesi için gereken kaynakların çıkarılmasıyla uğraştıktan sonra sırada şehri geliştirmek var.
1. Akademin sayesinde çok güzel ve yararlı keşifler yapabilirsin.
2. Kışlanda ordun için asker yetiştirebilirsin.
3.Ticaret limanın ve oradan satın aldığın ticaret gemilerin sayesinde diğer oyuncularla ticaret yapabilir ve kaynak alışverişinde bulunabilirsin.

Oyun-Turu (4/5) – Danışmanlar

[Resim]
Olan bitenlerden anında haberin olması ve krallığın hakkında bilgi sahibi olabilmen için sana yardımcı olacak dört tane danışmanın bulunuyor.
Parlak olarak yanmaları durumunda senin için bir haber var demektir- ilgili alana gidip kendilerinden son havadisleri alıp bilgi sahibi olabilirsin.

Oyun-Turu (5/5) – Fikirler

[Resim]
İkariam´da harita bakışını istediğin gibi değiştirebilirsin. İstersen dünya haritasını, istersen ada haritasını veya şehir haritasını kullanabilirsin.
Böylelikle başlangıç için gereken tüm önemli bilgileri öğrenmiş oldun – geriye sadece oyuna başvurman kalıyor (ücretsiz!) – ve sonrasında hemen başlayabilirsin!
[Resim]

yukarıdaki resme tıklayın orda hangi dünyayı seçmeniz gerektiğini gösterir.Sonra Ücretsiz Online Oyun linkine tıklayın dünyayı Beta ayarlayıp kullanıcı adı e-posta adresinizi ve şifrenizi girin gisleri kabul edip kayıt ola tıklayın sonra oyuna girmiş olacaksınız e posta kutunuzu açıp onay mesajını açıp oradaki linke tıklayın ve oyunun içine girin. Dünya haritasını açıp x’e 53 y’ye 61 yazın ve butona tıklayın

Evolution GT

[Resim]

Nitro’suz yarışmam, bariyerler virajlardaki emniyet kemerlerimdir, yanımda otomobil görürsem, direksiyonu üzerine kırarım ve en nihayetinde yarışı ben kazanırım! Arcade yarış oyunlarının gerçekçilikten uzaklaşmalarının sebebi, gerçeğin her zaman keyifli olmadığıdır. Bu yüzden oynanış mümkün olduğu kadar eğlenceye dayalı hazırlanır ve sonucunda, 250 KM hızla çarptığınız bariyerlerden çizik bile almadan ayrılırsınız. Tek kaybınız, hız ibrenizin biraz sola yatması olur. Şüphesiz ki bu tür oyunların kullanıcıya verdiği soluksuz hız keyfi, durmaksızın heyecan, oyuncuyu bilgisayar başından kalkmaktan alı koyuyor. Özellikle Need for Speed: Most Wanted gibi türünün başarılı örnekleri, eğlenceyi oyunculara yaşatmayı çok iyi biliyor… Bir de madalyonun öteki yüzü var. Gerçekçiliğin ön planda tutulduğu Toca Race Driver serisi gibi yapımların da, kendi çatısı altında topladığı büyük bir oyuncu kitlesi bulunuyor. Maksimum gerçekçilik hedeflenerek hazırlanan bu yapımlar, sürüş dinamikleri başta olmak üzere, her şey gerçeğiyle birebir şekilde tasarlanıp, yaratılıyor. Şimdi bu yapımlara yeni bir isim katıldı. Uzak Doğu kökenli Milestone firmasının hazırladığı Evolution GT gösteriyor ki, yarış simülasyonları ailesinden güçlü bir fert yola çıktı!

Öncelikle yapımcı Milestone’dan bahsetmek gerek. Firma geçtiğimiz yıl konsollar için hazırladığı Chaos Field ile sesini duyurmuştu. Bu ses Milestone için epeyce cılız oldu ve yapımcılar derhal yeni oyunlar yapmaya karar verdiler. Chaos Field gibi shoot em up türünde Radirgy Precious, yarış türünde boy gösterecek olan Super-Bikes: Riding Challenge ve Evolution GT ile hız tutkunlarını tatmin edecek projeler, Milestone tarafından geliştirilmeye başlandı. Bunlardan ilk olarak Evolution GT piyasaya sürüldü. Bakalım parkurlar ne tür yarışlara sahne olacak?

1. Kural: Frenin yerini ezberle.

Oyunu açıp, ilk olarak Options’daki ayarlarımızı tamamladıktan sonra menüye göz gezidiriyoruz. Quick Race ile mutlaka antrenman yapmanızı tavsiye ederim. Direk olarak Carrier Mode’ye tıklarsanız, sizi Gabriele Tarquini karşılıyor. Kendisi 1994 BTCC ve 2003 ETCC şampiyonu. “Biz ne şampiyonlar gördük” tavrı ile kariyere başlarsanız, daha ilk yarışın ilk virajında epey büyük bir hüsran ile karşılaşacağınız muhtemel(!)

Gabriele Tarquini, bize bir nevi tutorial yaptırıyor. Ne kadar uygun tartışılır ama TVR T350 ile başlıyoruz tutorial’e. Burada başta Tiger Effect olmak üzere, araç kullanırken nelere dikkat etmemiz gerektiğini görüyoruz. Öncelikle Tiger Effect’ten başlayalım anlatmaya; örneğin yarışı en önde sürdürüyorsunuz ama diğer araçlar sizin hemen ardınızda. Önünüzde de çok zor bir viraj var. Yeteri kadar hız kesmeden girerseniz, kısa sürede toparlamanız pek mümkün gözükmüyor. Maalesef en kötü sonuç başınıza geliyor ve aracınız bariyerlere çarparak neredeyse duruyor. Normal bir oyuncu için, orta şiddette sinir krizi ile geçiştirilebilecek bir vaka gibi görünüyor. Moralinizi bozmayın çünkü Tiger Effect böyle anlar için yaratılmış! “Tab” tuşuna basıyorsunuz ve sol alt köşedeki bar boşalana kadar, zamanı geriye alıyorsunuz! Böylelikle viraja girmeden çok önce frene basarak durumu kurtarabilirsiniz!

2. Kural: Kazanmak için fren kullan.

Yarış anındaki arayüzde bulunan ikinci bar olan damage’ye geldi sıra. Quick Race seçeneğinde göremeyeceğiniz bir ayrıntı olan hasar, kariyer mod’unda karşımıza çıkıyor. EGT’deki hasar modellemeleri içimizdeki arcade yarış tutkununu memnun edemeyecek cinsten. Maalesef çok basit hasar görüntüleri mevcut. Kaza sonucunda sadece tamponun bir bölümü düşüyor, farlar kırılıyor ve camlar çatlıyor. Daha farklı bir ayrıntı gözünüze çarpmıyor. Yine de bu tür simülasyon oyunlarında ön planda tutulması gereken, sürüş dinamikleri olduğunu düşünürsek, yine istediğimiz sonuca ulaşamıyoruz. Zira oynanışa hasarın pek bir zararı olmuyor. Özellikle Toca Race Driver 3’ü oynayanlar, aradaki farkın çok büyük boyutlarda olduğunu göreceklerdir. Birinde her bir darbenin sürüşünüze etki edeceği gerçeği ile yarışırken, bir diğerinde hasar almak sadece yan unsur olarak düşünülmüş.

[Resim]

Arayüzdeki son bar’a geldi sıra. Turuncu ile renklendirilmiş bu çubuk, pilotunuzun yarış anındaki heyecanını yansıtıyor! Bar’da bulunan turuncu bölüm ne kadar fazla ise o kadar rahatsınız demektir ancak o renk tükendi mi, işte o zaman sizi oldukça zor anlar beklediğini söyleyebilirim. İlk olarak pilotunuzun kalp atış sesinin gitgide hızlandığını duyuyorsunuz. Ardından ekran bulanıklaşmaya başlıyor ve tek gördüğünüz çevredeki otomobillerin renkleri oluyor. Tabi görüntü öyle bulanık ki, her şey birbirine karışıyor. Eğer bu efekt ortaya çıkmadan önce hemen önünüzde bir araç varsa, tek yapmanız gereken onun artık bir renk yumağı haline gelmiş görüntüsünü takip etmek. Gayet güzel düşünülmüş bu efektin nasıl oluştuğunu anlatmakta yarar var. Bir araca arkadan yaklaştığınızda, onun üzerinde de aynı turuncu bar’dan görüyorsunuz. Siz arkadan onu geçmek için ne kadar rahatsız ederseniz, rakibiniz o kadar panikliyor ve turuncu renk azalmaya başlıyor. En nihayetinde sıfırlanınca, rakibinizin sürüşünde belirgin bir fark hissediyorsunuz. Bir sağ bir sola, adeta slalom yapmaya başladığını göreceksiniz. Hatta bunun neticesinde size bile çarpıp, yoldan çıkartabilir. İşte bu durumun aynısı size karşı yapıldığında, yani bir yarışçı sizi geçmek için hamle yaptığında, kalp atışlarınız hızlanmaya başlıyor.

3. Kural: Viraj, fren ve zaman arasındaki ilişkiyi kavra. Bu seni başarıya götürecek.

Oynanabilirlikten genel olarak bahsedecek olursak, fren en büyük dostunuz gibi görünüyor. Arcade yarış oyunları oynamaktan unuttuğumuz fren pedalının üzerindeki örümcek ağlarını giderin. Tıpkı Toca Race Driver’da olduğu gibi Evolution GT’de de kazanmak için fren kullanmaktan başka çareniz yok. Ancak en az onun kadar önemli bir başka kavram da, zamanlama! Virajlara yaklaşırken, önce haritadan ne kadar açılı bir viraj olduğuna bakıp, sonra da doğru zamanlamayı kullanarak, frene basmanız gerekiyor. Ufak bir hata bariyerlere çarpmanıza sebep oluyor.

[Resim]

İçerisinde 35 lisanslı otomobil bulunduran Evolution GT, 28 adet birbirinden meşhur parkur seçeneğiyle de sıradan bir yapım olmadığını adeta ispat ediyor. Siz başlangıçta sadece 3 araba ve 3 parkur seçebiliyorsunuz ama kariyer seçeneğinde ilerledikçe, yeni araçlar ve yollar açılıyor. Kariyerin bir başka özelliği de, deneyim puanları kazanıp, kendi yeteneklerimiz üzerinde çeşitli geliştirmeler yapabilmeniz. Böylelikle daha yavaş heyecanlanabilir ve hatta daha uzun süre Tiger Effect’i kullanabilirsiniz.

Üzerimize giydiğimiz eşyalar da yeteneklerimize artı puan kazandırıyor. Tabi artı değer kazandıran kask, tulum, eldiven ve ayakkabıları almak için kariyerde bir süre ilerlemeniz gerekiyor.

Görsel olarak fazla fazla bir şey beklemeyin EGT’den. Ortalamanın üzerinde grafiklere sahip, bir kaç da göze hoş gelen efekti var. Sesler başarılı. Zira araçların motor sesleri epey fark ediyor. Hele bir de otomobil kamerasından (hani ekranda sadece yolu gördüğünüz) oynarsanız, motor sesi ciddi rahatsızlık veriyor…

Genel olarak bakıldığında, Toca Race Driver kadar başarılı bir yapım ile karşı karşıya değiliz. Bir kere oynanış daha basit, hasar modellemesi sınırlı ve oynanışa pek etki etmiyor. Bunların yanında tümüyle lisanslı 35 otomobili sürme imkanı, güzel düşünülmüş efektler var. Tiger Effect’in gerçekçiliği öldürdüğü kesin ama hoş bir ayrıntı olduğunu da belirtmek gerek. Oyunun değerlerini teraziye koyduğunuzda iyi taraf biraz daha ağır basıyor diyebiliriz. Yarış simülasyonu seven kullanıcılar bu oyuna bir şans verebilir. Arcade yarış tutkunları ise yaklaşmasa daha iyi olur. Oyuna dalıp gerçek hayatı unutmayın…

İron Man

[Resim]

Iron Man’in tüm çizgi roman karakterleri arasında özel bir yeri vardır. Müthiş servetini saymazsak normalde hiçbir gücü yoktur. Diğer kahramanlar gibi zorluklar çekip, hayat çemberinden de geçmemiştir. Zengin, dahi bir playboy olan Antony Stark, aynı zamanda sorumsuzluğuyla da ünlüdür. Bu yüzden babasıyla arası bir türlü de düzelmez. Babasının ölümünden sonra ise bu kötü özelliklerini daha da arttırır. Ancak her şey bir olay yüzünden değişir. Tony Stark Afganistan’da yeni geliştirdiği bir füzeyi tanıtırken teröristler tarafından kaçırılır. On Halkla adlı bu grup tüm dünyaya yayılmış ve hatırı sayılır bir güce sahiptirler. Bu kaçırma operasyonu sırasında bir patlama olur ve Tony ağır yaralanır. Patlama göğsüne ve kalbine ufak demir parçalarının girmesine neden olmuştur. Başka bir rehine olan Prof. Yin Sen sayesinde Tony bu kesin ölümden kurtulur. Yin Sen Tony’nin kalbine bir elektro mıknatıs yerleştirir, bu cihaz metal parçalarının kalbin ve damarların içinde ilerlemesini engeller.

Böylece Tony Demir Adam’lığa ilk adımını atmıştır. Kendisini kaçıran teröristler ondan gelişmiş bir füze yapmasını ister. Ancak onun başka planları vardır. Prof Yin Sen’in de yardımıyla oradan kaçmak için kendine Iron Man zırhının prototipini yapar. Bu andan itibaren oyunun kontrolü bize geçiyor. Hemen bir bakışta oyunun grafiklerinin ne kadar da geri kalmış olduğu göze çarpıyor. Yapımcılar, oyunla ilgili büyük vaatler de bulunmuştu. Hatta şimdiye kadar çıkmış en iyi süper kahraman oyunu olma potansiyeline sahipti. Grafiklerin yarattığı hayal kırıklığını atlattıktan sonra karşımızda geçmemiz gereken ilk görev var. Buradaki amacımız; zırhın nimetlerini kullanıp teröristlerin elinden kaçmak. Genelde süper kahraman oyunlarının gayet karmaşık ve illa ki joystick isteyen bir kontrol tarzı vardır. Ancak Iron Man sadece klavye ve Mouse ile rahat kontrol edilebiliyor.

Önümüze gelen teröristlere saldırırken birden Black Sabath adlı müzik grubunun ünlü Iron Man parçası çalmaya başlıyor. Daha önce filmin tanıtım fragmanlarında da duyulan bu melodi oyuncuyu hemen havaya sokuyor…

[Resim]

Demir Adam gibi hissedin

Önümüze gelen teröristleri yumruklar ve alev silahlarıyla yok ediyoruz. Bir taraftan da teröristlerin ele geçirdiği Stark Şirketler grubuna ait güçlü silahları yok etmeye çalışıyoruz. Tony kaçmaya çalışırken Yin Sen de ona yardımcı olmak için kendini feda ediyor. Bu olay Tony Stark�ın hayatındaki dönüm noktası oluyor. Teröristlerin elinden kurtulup ülkesine geri döndüğü zaman ilk işi sadece silah üreten Stark Yatırımın bu sektörden ayrıldığını söyleyen bir açıklama yapmak oluyor. Oyunun ana konusu da bu noktadan itibaren başlıyor. Bu ani karar, şirketin eski müşterilerini ve özellikle teröristleri çok sinirlendiriyor ve Stark Yatırıma ait yerlere saldırmaya başlıyorlar.
Bu sırada Tony de dünyanın gelmiş geçmiş en iyi silahını yapmak ile uğraşıyor. Bilinen Demir Adam zırhını test ederken, oyun bize uçma sistemini öğretiyor. Açıkcası, Iron Man The Game�i ilginç kılan özelliklerden birisi de uçma sistem. Sadece birkaç tuş ve Mouse ile çok rahat kontrol edilebiliyor. Üstelik kötü grafiklerine rağmen yapımcılar uçma hissini vermeyi başarmışlar. Silahlar ise zırhın el kısmında ateş ediyor. Oyunun ortasına kadar amacımız; Iron Man zırhının gücüyle Stark Yatırımın daha önce sattığı güçlü silahları yok etmek. Fazla gösterişli olmayan menülerden bölümleri seçip oynuyoruz. Daha önce yapımcıların açıkladığının aksine, harita üzerinde özgürce dolaşıp istediğimiz bölümleri yapma gibi bir şansımız yok. Sadece belirli görevleri yapabiliyoruz. Oyun boyunca, tıpkı filmde olduğu gibi gelişmiş yapay zeka ve bilgisayar Jarvis bize yardımcı oluyor. Yapacağımız görevleri söylüyor ve bazı ipuçları veriyor. Aynı zamanda Tony Stark�ın onunla sohbetleri, komik ve eğlenceli olmuş. Demir Adam konuşurken sesi filmdeki gibi mekanik çıkıyor. Bu da Iron Man The Game’in başarılı unsurlarından birisi.

Uçmanın tadını çıkartın

Görevler genelde çok basit. Herkesi öldür, silahları yok et ve Iron Man zırhının özelliklerinden sonuna kadar tadını çıkart şeklinde ilerliyor. Zırhın güçleri temel olarak üç ana güç altında toplanmış. Bunlar: Uçuş, Zırh ve Silah adını taşıyor. Görev sırasındaki yaşanılan olaylara göre zırhın gücünü bu üçünden birine yöneltmek lazım. Aslında güzel bir düşünce ancak çoğu zaman lazım olmuyor. Gücün çoğunluğu bir özelliğe toplanınca, diğerlerini kullanma kapasitesi de düşüyor. Mesela; Uçuşa tam güç verdiğimizde Demir Adam normalden çok daha hızlı uçuyor. Ancak zırhının koruması düşüyor. Eğer zırha güç aktırılırsa, bir ordu bile saldırsa neredeyse hiç zarar görmüyor. Ancak lazer ve uçma gücü düştüğü için iş yumruklara düşüyor.

Bölüm geçtikçe Iron Man’in güçleri de gelişiyor. Baştayken, güçsüz bir lazer, elinin üzerinden çıkan taramalı tüfek ve omuzlarından çıkan füzeler varken ilerleyen zamanlarda bu silahlar düşmanları tek atışta öldürecek kadar güçleniyorlar. Ancak düşmanlar da bizimle birlikte güçleniyor, biraz daha zeki oluyorlar. Tank ve helikopterler de savaş sırasında bize saldırıyor. Iron Man olmanın en eğlenceli yanı, bu ölümcül silahların ufak böcek haline gelmesi. Bu ağır mekanize araçların yanına gidip kilitlenme tuşuna basınca oyun bizden sırasıyla ekranda çıkan tuşlara basmamızı istiyor. Biz bunu yaparken Iron Man ise düşman araçlarını parçalıyor.

Bölüm sonlarında ise bize denk düşmanlar var. Iron Man’in kullandığı zırhın teknolojisinin farklı versiyonları olan Titanyum Adam ve Iron Monger dövüşeceğimiz düşmanlar arasında. Ayrıca tam donanımlı bir Hovercraft, Uçak Gemisi ve tasarım harikası sayılabilecek Uçan Dev kalede bölüm sonu düşmanlarından…

[Resim]
Filmin kat ve kat doyurucu olduğunu düşününce oyun hayal kırıklığına uğratıyor.

Tony�in yaptığı kötü davranışlar yüzünden arınma aradığı bu yolculukta, çölden kutuplara bir çok mekan dolaşıyoruz. Oyun ilerledikçe haritalar da genişliyor, biraz daha hareket ve özgürlük sunuyor. Ancak bu özgürlük asla yeterli değil. Seslendirmeler ise grafiklere göre çok daha başarılı. Filmin oyuncuları oyundaki karakterlerini de seslendirmişler. Kısacası Iron Man The Game büyük bir potansiyali harcarken, bize hem iyi hem de kötü bir oyun sunuyor. Geri kalmış grafikleri ve fazla bir şey sunmayan oynanışı ile kötü. Ancak, özellikle uçma hissini vermesi ve Iran Man zırhının tüm nimetlerini kullandırması ise iyi yönü. Marvel, kötü grafikler ve kısa oynanış tarzını bir satış stratejisi olarak kullanmış. Bunun dışında filmde ve çizgi romanda kullandığı değişik zırhlar seçilip de bölümler tekrar oynanabiliyor. Geçtiğimiz yıl çıkan Spider-Man 3’ün oyunu yüksek bir sistem istiyordu. Bu da PC’de istedikleri satış grafiğine ulaşmalarını engellemişti. Bu taktiğin ne kadar başarısız olduğunu anlayıp umarım diğer film oyunlarında aşırı sistem ile düşük sistem arasında dengeyi tuttururlar.

Oyunun içerisinde tatmin edici ekstralar var. Hem film hem de oyun hakkında, Tony Stark’ı oynayan Robert Downey Jr. tüm Marvel süper kahramanlarının yaratımında sözü ve emeği geçen Stan Lee’nin yorumlarının bulunduğu bir belgesel var. Ayrıca önümüzdeki ay gösterime girecek Incredible Hulk filminden görüntüler ve oyununun yapımıyla ilgili notları içeren bir video da var. Her bölümün konsept tasarımları da Bonus bölümüne eklenmiş. Kısacası, filmi izleyip Iron Manliğin tadına bakmak için iyi bir oyun. Tabii ki kötü grafiklerin yapamadıkları için bazen biraz hayal gücünüzü kullanmanız lazım. Ancak karakteri zaten sevmiyorsanız, oyunun yanına bile yaklaşmayın.