Resident Evil ilk piyasaya çıkığında pek kimsenin umurunda olmamıştı. Pek reklamı da yapılmayan oyun ilk olarak zamanın konsollarına daha sonra ise PC platformuna konuk olmuştu. Dediğim gibi reklamı pek yapılmamasına rağmen oyunun harikalığı dilden dile dolaştı ve oyun çok kısa zaman içinde kendi hayran kitlesini oluşturmuştu. Oyunun tutmaması zaten pek düşünülemezdi çünkü yapımcısı efsane firma CAPCOM’du. RE’nin o zamanlarda bir özelliği vardı, o da 2MB ekran kartı gerektirmesiydi. Düşünün 2MB ekran kartı! Şimdilerde 512Mb’lık ekran kartlarını görüyoruz. O zamanlar 512 Ram Hafıza bile rüyaydı.

RE’nin çok tutuğunu gören CAPCOM 2. nin yapımına çok geçmeden başladı ve bombayı PS’da patlattı. Oyun ilkinden çok daha mükemmeldi. Bence de serinin en iyi oyunudur ikincisi. Bu kez RE adventure öğelerinden biraz daha sıyrılmış ve daha fazla aksiyona yönelmiş bir oyun olarak karşımıza çıkmıştı. Bulmacalar daha bir kolay gibiydi. Ama çok iyi dengelenmiş, yani daha rafine bir oyundu. Oyunun PC’ye çıkması tabi yine 1 yılı bulmuştu.

Derken RE 3 Nemesis kapıya dayandı ve tekrar RACOON CITY sokaklarına döküldük. Oyun güzel olmasına rağmen diğer iki oyunu bana mumla aratmıştı. Yapılan birkaç yenilikle günü kurtarmaya çalışmıştı, CAPCOM. Tabi serinin 3. oyununa fazlasıyla beğenen olmuştu ama bana baştan savma bir oyun gibi geldi. Zaman kaybetmeyen CAPCOM kolları sıvayıp 4. oyunu yapımına başladı. Bu oyun piyasadan silinmeyi hiçte hak etmeyen bir konsol olan DREAMCAST’e ( SHENMUE , STREET FIGHTER 3, DEAD OR ALIVE gibi oyunları kim unutabilir ki) çıkacaktı. Çok geçmeden yanılmıyorsam 2000 yılında RESIDENT EVIL CODE VERONICA piyasaya düştü. CAPCOM 3. oyunda yapılan eksikleri tamamıyla doldurmuş ve enfes demolarla adına yakışır bir oyun yapmıştı.

CAPCOM PS2 konsoluna da bir iki oyun yaptıktan sonra serinin asıl 4. oyunun yapmaya koyuldu. Herkes oyunu ilk olarak PS2’ye daha sonra PC’ye çıkacağına kesin gözüyle bakarken CAPCOM RE 4’ü GAMECUBE’e çıkararak oyunculara büyük bir şok yaşattı. Kısa bir süre kendine gelemeyen oyuncular oyunun PS2’ye de geleceğini duyduklarında derin bir oh çektiler. Fakar GC’deki grafikler o kadar mükemmeldi ki PS2’de bu grafikleri görmenin hayal olduğunu herkes biliyordu. Nitekim bir süre sonra RE 4 PS2’yede çıktı ve hiçte kötü olmayan grafiklerle oyunculara sunuldu.

Biz PC’ciler ise her zamanki gibi avucumuzun tadına bakmaya devam ettik. CAPCOM değil belki ama Ubisoft PC’cilere de jest yapmayı düşündü ki yaklaşık bir sene önce oyunu PC içinde çıkaracaklarını duyurarak herkese büyük bir heyecan yaşatmaya başladı. Artık heyecan sona erdi ve karşınızda RE 4.

Hikaye’yi kısaca anlatmak gerekirse; başkanın kızı Ashley kaçırılır ve bizde onu bulmak için görevlendiririz. Yönettiğimiz karakter RE 2’de de yönettiğimiz karakter olan Leon Kennedy. Ama Leon biraz değişmiş. Mesela saç rengi açılmış ve daha karizmatik görünüyor. Ashley’i bulmak için yola koyuluyoruz. Köye vardığımızda cipten inip etrafı kolaçan etmeye başlıyoruz. Hemen yakınımızdaki eve girerek Ashley’i gören olup olmadığını sormak istiyoruz, fakat ilk düşmanımız olan “LAS PLAGAS” ile karşılaşıyoruz. Daha doğrusu düşmanlarımız LAS PLAGAS virüsüne yakalanmış olan insanlar.

Bu değişim iyi olduğunu söylemek mümkün; zombilerden sıkılmaya başlamıştık. Üstelik LP’ler zombiler kadar da aptal ve yavaş değiller. Saklanmanız pek mümkün olmuyor. Bazılarının silahları bile var ve bu silahları üzerinize fırlatmaktan da çekinmiyorlar. İlerde dinamit atanlarla bile karşılaşıyorsunuz. Ama silahınızın kolay nişan almasından dolayı size atılan silahları havadayken vurabiliyorsunuz. Kolay nişan alma derken silahınızı düşmana doğrulttuğunuzda lazer pointer beliriyor ve düşmanı istediğiniz bölgesinden vurabiliyorsunuz. Düşmanlarınızı neresinden vurursanız duruma göre çok gerçekçi tepkiler veriyorlar. Mesela ayağından vurursanız dizlerinin üstüne çöküyorlar, elinden vurursanız silahlarını düşürüyorlar, kafasından birkaç kez vurduğunuz zaman beyinlerini dağıtabiliyorsunuz. Ama ileri bölümlerde düşmanların kafalarına çalışmanızı pek tavsiye etmem. Nedenini söylemeyeceğim, kendiniz test edin. Ama shotgun’ın gümleme sesi ve düşmanı vurduğunuzda birkaç metre ileriye fırlatması çok hoş gözüküyor.

Düşman çeşidi fazla olmasa da yeterli göründü bana. Ellerinde elektrikli testere bulunan LP’lerden çekinmeniz gerekiyor. Çünkü vurdukları an eğer enerjiniz yüksek değilse direk ölüyorsunuz. Yanınıza yaklaştırmamaya özen gösterin, kolay kolayda ölmüyorlar. Hele bazı bölüm aralarında çıkan boss’larla gayet iyi vakit geçirebiliyorsunuz. Boss’ları öldürmek pek kolay değil, fakat unutmamanız gereken nokta hepsinin zayıf bir noktasının bulunması. Bunları en kısa zamanda bulmanız sağlığınız açıdan yararlı oluyor. Boss’larla savaşmak çok zevkli, çünkü en küçüğü bile ekranın yarısını kapladığından çok heyecanlı bir kapışma meydana geliyor. Özellikle göl canavarıyla karşılaştığınız bölüm çok heyecanlı, yani tam bir adrenalin banyosu.

RE 4 silah bakımından da oldukça zengin bir oyun. Çeşit, çeşit tabancalar, shotgunlar, sniperlar, el bombaları, makineliler ve roket atarlar emrinize amade. Yani düşmanlarınıza farklı, farklı acı çektirme yöntemleriniz var. İlk başlarda pek güçlü olmayan silahlarınız upgrade yöntemiyle ölüm kusan canavarlar haline gelebiliyorlar. Oyunun belirli yerlerince karşılaşacağınız gizemli karakterler sayesinde hem silah satın alabiliyorsunuz hem de elinizde bulunan silahlara çeşitli eklentiler yapabiliyorsunuz. Mesela shotgun’ınızın atış gücünü ve kapasitesini geliştirebiliyorsunuz. Tabii bunlar bedava olmuyor. Etraftan bulacağınız değerli eşyaları es geçmeyin. Çünkü ilk olarak bunları satarak para kazanacak daha sonra alışverişinizi gerçekleştireceksiniz. Hiçbir yeri araştırmadan geçmeyin. Zira değerli eşyalar kolayca fark edilmeyecek yerlere yerleştirilmiş. Ayrıca ağaçlara da dikkatli bakın ilginç bir cisme rastlarsanız mutlaka vurun, içlerinden değerli malzemeler çıkabiliyor.

Mekân tasarımları fazla detaylandırılmamalarına rağmen göze gayet hoş görünüyor. Karamsar atmosfer kendini çok iyi hissettiriyor. Etrafta düşman bulunmadığı vakitlerde bile hep tedirgin bir şekilde arkanızı kollar buluyorsunuz kendinizi. Ama bazı bulmacaları çözmek için aynı mekânlardan defalarca geçmek insanın canını sıkabiliyor. Ama bu daha önceki RE oyunlarından da alıştığımız bir şey olduğu için pek sorun olacağını sanmıyorum. Bulmacalar çok zor değil en fazla zorlayacak bulmacayı bile 2–3 dakika içinde çözebiliyorsunuz.

RE’nin kendine en has özelliği faklı kamera açılarından oynanmasıdır. Bu açılar bazen insanı çileden çıkartırken bazen de gayet hoş görüntüler sunuyordu. Ancak RE 4’de durum farklı, bu kez kamera Leon’u omuz hizasından takip ediyor. Kamera açısı böyle olunca düşmanlarınıza nişan almanız daha kolay oluyor, ama ben serinin eski oyunlarındaki farklı kamera açılarını tercih ederdim. Genelde açık mekânlarda dolaştığınız için böyle bir kamera sistemi düşünülmüş olabilir. Yinede kötü olduğunu sanmayın çok rahat bir oynanış sunuyor.

Oyunumuzda tek tabanca takılırken pek sorun yaşamıyoruz. Ashley’i bulduğumuzda ise kendimizin dışında bide onu korumamız gerekiyor. Ben oyunlarda yapay zekaya da yardım etmeyi hiçbir zaman sevemedim. Kendinizi korumanız yetmezmiş gibi birde yanınızdaki veledi korumaya çalışıyorsunuz. Neyse ki Ashley çok saf değil hiç değilse yardım çağırmayı başarabiliyor. Eğer sizden yardım isterse uğraştığınız işi hemen bırakıp Ashley’i kurtarın. Eğer kurtaramazsanız oyun bitiyor. Genelde düşmanlarınız Ashley’i sırtlarına vurup kaçırmaya çalışıyorlar. Siz de silahınızlar düşmanı vurup Ashley’i kurtarabiliyorsunuz. Ama düşmanı vuracağınız zaman dikkatli olun; Ashley’i vurmayın. Ashley’e vereceğiniz iki komut bulunuyor, bunlar bekle ve beni takip et. Bazı yerlerde çöp kutularına rastlıyorsunuz o zamanda saklan komutu seçilebiliyor.

Düşmanların yapay zekâsının kötü olmadığından bahsetmiştik. Saklanmanız pek mümkün değil. Mesela bir eve girdiniz ve kapıyı kapadınız üstüne birde dolabı ittiniz açmasınlar diye bu seferde camları kırıp içeriye giriyorlar. Üst kata çıkayım belki öyle kurtulurum demenizde kar etmiyor. Bu seferde cama merdiven dayayıp yukarı çıkıyorlar. Merdiveni itip devirmeniz mümkün olsa da kesin çözüm değil, zira tekrar merdiveni cama dayayabiliyorlar. Genelde kalabalık şekilde saldırdıklarını söylemek mümkün, böyle durumlarda yapacağınız en akıllıca iş aralarına bir el bombası göndermek. Arta kalanları da istediğiniz silahla temizleyebilirsiniz.

Sağlığınızı arttırmanın en iyi yolu yine bitkilerden geçiyor. Tüccardan first ait sprey almanızdan mümkün. Alabileceğiniz bitkiler yeşil, kırmızı ve sarı. Yeşil tek başına kullanılabilirken kırmızı ve sarı ancak kombine edilerek kullanılıyor. 3 farklı rengi kombine ettiğinizde elde edilen karışım enerji barınızın barajını arttırıyor. Bu çok önemli, düşmanlarınız güçlendikçe size verdikleri zarar arttığından yüksek enerjiye ihtiyaç duyuyorsunuz.

Ara sinematikler eski oyunlara nazaran pek net değil. Eski RE’nin ara demoları çok daha güzeldi. Unutmadan sakın ara demolarda kontrolü elinizden bırakmayın çünkü bazı ara sahnelerde kontrol size geçebiliyor ve bir saniye gecikmeniz ölümünüzle sonuçlanabiliyor. Save sistemi olduğu gibi korunmuş. Yine daktilo ile yapılıyor, ama bu sefer “ink ribbon” bulmak zorunda değilsiniz.RE 4 maalesef convert olmasından dolayı bazı sorunları da beraberinde getiriyor. En önemli sorunla başlayalım. Oyun kontrollerinde Mouse seçeneği maalesef yok ve oyunu klavyeden oynamak tam bir işkence. Fakat internette Mouse kullanımını sağlayan patch’ler bulmak mümkün. Ama bu yamalar biraz sorunlu, oyun sırasında saçma sapan sapmalar meydana geliyor. O yüzden en mantıklısı oyunu gamepad ile oynamak. Aksi halde sıkıntılı saatler sizi bekliyor. Port edilmiş olmasının getirdiği birçok görsel eksiklik bulunuyor. Gerçi çözünürlüğü arttırdığınızda biraz daha keskin bir görüntü elde edilse de PC bundan çok daha iyilerini başaracak bir makine. Sesler ise RE standardını koruyor. Söylenecek ekstra bir durum arz etmiyor.

Son olarak söyleyeceğim, bambaşka bir RE ile karşı karşıyayız. Oyunun havası ve sistemi ilk görüşte bayağı bir farklı geliyor. Ama oynadıkça eski RE tadını alıyorsunuz. Eğer iyi bir gamepad’iniz varsa bu oyunu kaçırmayın derim. Bir başladınız mı başında kalkmanız bir hayli zor. Serinin diğer oyunları kadar da kısa değil. Ama yine kolay bir oyun olduğunu söyleyebilirim. Herkese bol RE’li günler.