Daha geçen gün uzaylılar basmıştı Amerika’yı Battle: Los Angeles ile, Los Angeles’tan sonra New York’ta basıldı Crysis 2 ile. Sırada ne var? Tabi ki her zaman kötü çocuk rolünün hakkını veren Kuzey Kore. Uzaylıların çekilmesini beklemeden ABD’nin başına musallat oldular. Homefront onca reklamdan, iddialı açıklamadan sonra THQ’nun başarılı pazarlamasıyla karşımızda.

Geçtiğimiz haftalarda THQ’dan bir açıklama gelmişti, EA ve Activision arasındaki ‘shooter’ rekabetine ortak olacaklarını ima eden bir açıklamaydı. Onlar da EA’in Medal of Honor’da izlediği politikayı izlemişler, Call of Duty’i kendilerine rakip olarak görmüşlerdi. Bu açıklamaları yaparken, oyunun yapımcısı Kaos Studios ile pek görüşmediler anlaşılan, ya da oyunlarını pek deneme fırsatları olmadı.

Yayınlanan fragmanlar, sağda solda yapılan onca reklam bir anda Homefront’u oyun dünyasının gündemine oturttu. Tabi bu THQ’nun pazarlama başarısı ve takdir etmek gerekiyor. Daha oyun çıkmadan ABD propagandasını dahi yaptılar. Ve geçen gün okuduğum bir haberde Homefront’un Birleşik Amerika’da 1 milyon kadar sattığını gördüm. Peki bu Homefront nedir? Gerçekten başarılı bir yapım mı, yoksa başarılı bir pazarlamayla şişirilmiş bir balon mu?

RUSYA VE ÇIN ŞÖYLE DURSUN, KUZEY KORE’NIN DEVRI

Geçtiğimiz yıl biliyorsunuz Kuzey Kore ve Güney Kore arasında bir gerilim yaşanmıştı, onların sürtüşmesi hiç bitmiyor ama bu seferki daha yoğun bir olaydı. Homefront bu olaydan yola çıkıyor, oyun başlarken gerçek görüntülerden bir seyir sunuyor bize. Hilary Clinton’ın açıklamalarıyla başlıyor süreç, daha sonra yıllar ilerliyor, Kore’nin diktatörü Kim Jong-il ölür ve yerine oğlu geçer. Yeni diktatör ilk konuşmasında, gelecekte yaşanacaklara dair sinyaller verir, Kore’nin birleştirileceğini ve bunun için ne gerekiyorsa yapacaklarını söyler. Kuzey Kore ve Güney Kore birleştikten sonra artık Büyük Kore de güçlü ülkeler arasında yerini alır.

Suudi Arabistan ve İran arasında savaş çıkar. Yaşanan petrol sıkıntısı nedeniyle fiyatlar inanılmaz derecede artar. ABD petrol sektöründe yaşanan olumsuzluklar sonunda finansal krize girer, süper devlet eski gücünde değildir artık. 2018’e gelindiğinde Kore, Japonya’yı işgal eder ve Japon hükümeti teslim olur. Yıllar geçtikçe Kore büyümeye devam eder, ordusu genişler ve güçlenir. Birleşmiş Milletler bile dağılmıştır.

Dünyayı kaosa götüren ‘kötü çocuğun’ tek bir hedefi kalmıştır artık, Amerika Birleşik Devletleri. Kore yeni teknolojisiyle uydu üzerinden kullandığı bir silah sayesinde, ABD üzerindeki tüm elektronik cihazları devre dışı bırakır. İşgal başlar ve önce Havai, sonra San Fransisco işgal edilir. ABD ordusu dağıtılır ve ülkenin orta batı bölgesi ele geçirilir. Artık savaş Amerikan halkının evinin önündedir, ‘Homefront’tadır artık savaş.

Başlangıcın güzel hazırlandığını söyleyebilirim, ama Kuzey Kore yerine Çin veya Rusya kullanılsa, sanki daha inandırıcı olabilirdi hikaye. Konuya hakim olduktan sonra, esas oğlanımız Robert Jacobs’ın gözlerinden görmeye başlıyoruz dünyanın yeni halini. Birkaç saniye geçtikten sonra kapımıza işgalin Kore için güvenli olmasını sağlamakla görevli Koreli polisler çalıyor kapımızı. Ve bizi alıp götürüyorlar. Jacobs’ı diğer tutukların da bulunduğu bir otobüse koyuyorlar, bundan sonrasında sadece camdan çevreyi izlemenizi tavsiye ederim. Düşman askerleri sivil halkı ne hale getirmiş onu görebilirsiniz, hem de inanılmaz yoğun bir dram atmosferi içinde. Eşi ellerinden alınan insanlar, kuytu bir köşede askerler tarafından dövülen siviller, ve en önemlisi küçücük çocuklarının gözleri önünde öldürülen anne ve baba. Çocuğun ağlarken çıkardı sesler hala kulaklarımda, anne ve babası vurulduktan sonra onlara koşması ise gözlerimin önünden gitmiyor.

Daha önce böylesine bir etkileme politikası görmemiştim bir oyunda. Daha önceleri Rusya’da girmişti ABD’ye Modern Warfare 2’de, ancak orada sivillerin çektiği acıları görmemiştik ve ABD kuvvetleri hala ayaktaydı. Homefront ise halkın nasıl çaresiz ve güçsüz olduğunu gözler önüne başarılı bir şekilde seriyor oyunun daha başında. Yani o görüntüleri gördükten sonra ‘taş yok mu taş, silah milah verin bir şeyler, vurayım şu düşman Korelileri’ moduna giriyorsunuz. Hikayenin buradan sonrasını anlatmayayım da, berbat etmeyelim bir çuval inciri.

YANLIŞ RAKIP SEÇIMI, BAŞARISIZ MOTOR KULLANIMI, KÖTÜ SESLER

Yukarıda THQ’nun ne kadar başarılı bir politika izlediğinden bahsettim. Homefront’u CoD ile rakip göstermeleri bir yere kadar getiri sağlamıştır onlara. Ancak daha sonra oyunu oynayanlar, yüksek beklenti içinde olduklarından büyük bir hayal kırıklığına uğradılar. Böylesine bir pazarlama stratejisi ön sipariş rakamlarını arttırmış olabilir ancak oyunun CoD’a rakip olduğunu temelsiz bir şekilde söyleyip sundukları için, oyuncular tarafından oldukça eleştirildi. Çünkü bu oyunu MW 2 veya Black Ops’la, Battlefield BC 2 kıyaslamak çok yanlış, aynı seviyede oyunlar değiller. Medal of Honor da bana göre daha iyi Homefront’tan.

Kaos Studios Unreal Engine 3 ile geliştirmiş Homefront’u, aslında bu motorla hazırlanmış birçok başarılı yapım var. Ancak çevre etkileşiminden tutun da, oynanabilirliğe kadar birçok konuda vasatın üstüne çıkamamış Homefront. Görünmez duvarlar, en alçak yerlere dahi zıplayamayan başrol oyuncusu ve en kötü yapımlarda bile sorun olmayan merdiven çıkmak, sürünmek gibi basit hareketler, gerçeklikten oldukça uzak duruyor. Karakterlerin fizik modellemelerini beğensem de değişmeyen yüz ifadeleri, botoks operasyonundan yeni çıkmış izlenimi veriyor. Işıklandırmaların, özellikle gölgelerin ve patlama efektlerinin diğer kısımlara göre çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Görsel açıdan çok kötü değil aslında Homefront, ancak teknik detaylar ve çevre etkileşiminin göz ardı edilmesi, yapımın iyi FPS’ler karşısında iki adım geride kalmasına neden oluyor.

Vasat birçok özellik, beraberinde dengesiz ses efektlerini de getirdiğinde, iyice çekilmez bir havası oluyor atmosferin. Silah seslerinin boğuk çıkması ve yoğun çatışmalarda saçma sapan bir şekilde birbirine karışması, güzel patlama görsellerinin yanında kötü ses efektlerinin oluşu, Homefront’a bir eksi daha eklenmesine neden oluyor. Diyalogların ve çevredeki ses efektlerinin iyi olduğunu söylemeden geçmeyeyim, özellikle börtü böcek, en basitinden sallanan salıncağın çıkardığı sesler oldukça başarılı yansıtılmış oyuna. İstiyorum ki hep böyle huzurlu bir ortamda kalayım, hiç çatışma çıkmasın, silah sesi duymayayım.

SONUÇ

Kaos Studios, THQ’nun yaptığı iddialı açıklamaları kaldırabilecek, MW serisi veya Battlefield ile rekabet edebilecek bir yapım hazırlayamamışlar. Homefront’u FPS türünün liderleriyle kıyaslamak ve büyük beklentilerle oynamak yerine, farklı bir kurgu ve deneyim olarak bakmak gerekir oyuna. Yazıda belirttiğim eksilerin yanında, saçma sapan yapay zekası da Homefront’un değerini oldukça düşürüyor. Kimse çatışma esnasında düşmanına sırtını dönen, el bombası atılmasına rağmen bırakın kaçmayı, kımıldamaya dahi tenezzül etmeyen ve siper almak nedir bilmeyen yapay ‘geri’ zekaya karşı oynamak istemez.

Mücadelenin halk tarafından sürdürülen bir direniş olması, çaresizlik atmosferinin iyi şekilde yansıtılması ve Birleşik Amerika milliyetçiliğinin çok başarılı bir şekilde kullanılması, bunun yanında başarılı ‘multiplayer’ sistemi, Homefront’un artılarından. Farklı bir kurgu ve senaryo gerçekten iyi sunulmuş, oyun süresi kısa da olsa. Crysis 2’yi bitirdikten sonra göz atılabilir, ancak çok kaliteli FPS’lerden sonra birkaç adım geride olan alternatifleri sevmeyenler için uzak durulası oyun.