Point Blank Güney Koreli Zepetto firması tarafından 2008 yılında geliştirilmiş bir online FPS oyunudur. Üstün grafik motoru, zengin oyun seçenekleri, hiç bitmeyen aksiyonu ve yüzde yüz Türkçe içeriği ile dikkat çekiyor.
Oyunu yükledikten sonra üye olmanız gerekiyor. Üyelik ücretsiz. Dilerseniz ücret ödeyerek (NG satın alarak) daha gelişmiş silahlar alabilir ve karakterinizin görünümünü değiştirebilirsiniz. Ancak hiçbir ücret ödemeden de oyunu başarılı bir şekilde oynayabilir ve yüksek seviyelere gelebilirsiniz.
Oyunun grafikleri oldukça iyi. (Bkz. ekran görüntüleri) Mekanlar, haritalar, karakterler ve efektler gerçekçi ve başarılı. Kolaylığı orta derece diyebiliriz. Her oyun gibi başlangıçta biraz alışmak gerekiyor. Oyunda sadece yazılar değil, seslendirmeler de Türkçe.
Oyuna başladığınızda size belli bir puan veriliyor. Bu puanlarınız ile market alanından silah almanız gerekiyor. Standart gelen silahlar tabanca, bıçak ve el bombası. Öncelikle bir tüfek almanız gerekiyor. Oyun tarzınıza göre bir taarruz tüfeği veya keskin nişancı tüfeği alabilirsiniz. Size verilen görevleri (ekranın sol üstünde görünür) veya profil sayfasından sizin alacağınız görevleri yaptıkça deneyim puanları ve madalyalar kazanıyorsunuz. Seviye atladıkça ünvan da alabiliyorsunuz. Ünvanlar oyun kabiliyetlerinize doğrudan etki ediyor. Alacağınız ünvanın özelliklerine göre daha seri hareket etme, daha doğru atış yapma, daha az silah tepmesi gibi özelliklere sahip oluyorsunuz. Ünvan alabilmek için takas koşullarını sağlamanız gerekiyor. Bu koşullar belli bir rütbeye ulaşmak ve belli miktarda istenen madalyalara (görev yaptıkça kazandığınız) sahip olmaktır.
Oyunda iki takım var. Free Rebels ve CT-Force. Yani gerillalar ve polisler karşı karşıya. Savaş genelde şehir içi ortamında geçiyor. Oyunda değişik modlar (patlatma görevi, imha görevi vs.) ve çok çeşitli haritalar (15-20 civarı) var.
]]>
Vahşi, Vahşi Batı
Amerikan İç Savaşı’na şeytanları ve şeytani askerleri karıştıran Damnation’da, yönettiğimiz Rourke adlı karakterin de bir takım özel güçleri olacak. Ancak ilk etapta üzerinde durulacak özellik, onun akrobatik yeteneklerinden başkası değil
Karakterimiz tıpkı Prens (Prince of Persia) gibi duvardan duvara atlıyor, platformlara tırmanıyor. Ayrıca oyunda bulunan 10 farklı silahı da etkin biçimde kullanan Rourke, zırh delici kurşunlarıyla düşmanlarını ardına saklandıkları tüm kalkanlara rağmen avlamakta zorlanmıyor.
Tüm dünyanın peşinde koştuğu Gran Turismo oyununun beşinci bölümünden ilk kareler yayınlandı.
Sony, Gran Turismo hayranlarına müjdeyi açıkladı. Oyunun beşinci bölümü çok kısa süre içerisinde raflardaki yerini alacak. Sony oyunun ilk resmi ekran görüntülerini basınla paylaştı. Sızan bilgilere göre oyunda şu anda prototip halinde bulunan Moller uçan araba bile kullanılabilecek.
Ayrıca Frankfurt Otomobil Fuarı’nda tanıtılması beklenen elektrikli Audi R8’de yollara çıkmadan önce oyun fanatiklerinin emrinde olacak.
Battle For Middle Earth. Bu adı duyunca ne hissediyorsunuz? Ben duyunca çok heyecanlanıyorum. Ellerim titriyor. Çünkü ben tam bir LOTR hastasıyım ve Battle For Middle Earth delisiyim. 1. oyunu aldıktan çok kısa bir süre sonra bitirdim ve 1 yıl boyunca skirmish modunda idare ettim. Şimdi ise bu oyunun 2.sini elimde tutuyorum. Ama incelemeye başlamadan önce, bu oyunun en başına yani çıktığı yere bir bakalım. Bir hatırlayalım.(J.R.R Tolkien’i saygıyla anıyoruz.)
John Ronald Reuel Tolkien: John Ronald Reuel Tolkien,1892’de Güney Afrika’da doğdu. Dilbilim ve Eski İngilizce konularında uzmanlaştı ve 1945’te Oxford Üniversitesi’nde İngilizce Profesörü oldu. 1959’a kadar bu görevde kaldı. Oxford’da 2.Dünya Savaşı’ndan önceki yılarda Owen Barfield, C.S. Lewis ve Charles Williams gibi yazarlarla edebi bir çevre oluşturdu. Yüzüklerin Efendisi’nin temeli bu çevrede atılmıştır.Yüzüklerin Efendisi’nin 1954 ve 1955 yıllarında 3 cilt halinde yayınlanması, özellikle “saygıdeğer” bir İngiliz Dili ve Edebiyat Profesörünün “fantezi” gibi bir türde eser vermesi, edebiyat eleştirmeni çevrelerinde küçük çaplı bir skandala yol açtı. Tolkien’in 1937’de yayınlamış olduğu Hobbit daha ziyade masal türüne ait çalışma olarak kabul edildiği için üzerinde pek durulmamıştı. Oysa Tolkien Yüzüklerin Efendisi ile birlikte, Hobbit’le başladığı Dünya yaratma projesinde ısrarlı olduğunu gösterdi.
Yüzüklerin Efendisin yarattığı dalgalanma, fantezi türünü, tıpkı o yıllarda bilimkurgu içinde olduğu gibi “saygın” edebiyat türleri arasına kabul edilmesinde önemli rol oynadı; Tolkien’i izleyen fantezi yazarları onu ve onun yarattığı Orta Dünya’yı büyük ölçüde taklit etmekten vazgeçemediler.Tolkien’in 1973’teki ölümünden sonra ‘Orta Dünya’nın 1. çağını ele alan Silmarillion 1977 oğlu Christopher Tolkien tarafından yayına hazırlandı. Christopher Tolkien 1980’li ve 90’lı yıllar boyunca babasının yarım kalmış elyazmalarını yayınlayarak eksiksiz bir Orta Dünya tarihi hazırlamaya gayret etti.İşte kısaca J.R.R Tolkien ve LOTR tarihi. Şimdi de LOTR’un önceden çıkmış oyunlarına bir göz atalım.
The Lord Of the Rings: Fellowship Of the Ring:Bu oyun 2001 yılında piyasaya çıkmış ve vasatı aşamamıştı. Çok az oynama imkânı buldum. Keşke bulmasaydım. Karakterler elişi kağıdıyla yapıştırılmış gibiydi ve daha çok çocuk oyunu gibiydi. Bu vasat oyun zaten fazla tutmadı.
The Lord Of the Rings: Two Towers:Bu oyun PS 2 için çıkmıştı. Ben için oynama imkanı bulamadım. Ama oynayan arkadaşlarım alelade bir aksiyon oyunu diyor bu oyun için…
The Lord Of the Rings: Return Of the Ring:İşte bu oyun. Orijinalini aldığımda ayaklarımı yerden kesen 89 kere bitirdiğim yegane oyun. Bir aralar en çok sevdiğim oyun sıralamasında birinciliği kimseye bırakmadı. Grafikler, sesler, müzikler, co-op olayı her şey çok iyi oturtulmuştu. Bir tek eksik kamera açılarıydı. Benim gönlümde notu hep 5.
The Lord Of the Rings: Third AgeBu yapım PS 2 için çıkmıştı. Hiç oynamadığım için pek bir fikrim yok.
Battle For Middle Earth: Bence dünyadaki en kaliteli strateji oyunu. Sesler, grafikler, eğlence. Bir rüya gibi. Filme paralellik, o efsane bölümler, her şeyiyle harika bir oyundu.
Menüsü için bile alınabilir
Battle For Middle Earth 2’nin (bundan sonra BFME 2 diye bahsedeceğim) menüsünden başlayalım. Çok sakinleştirici bir müzikle karşılıyor oyun bizi. Oyunun başında menüden epeyce etkileniyor insan. Hele birde LOTR ve BFME hastasıysanız. Rohan’ın girişindeki o meşhur heykeller ve suda geçen birkaç tane kayık. Bir de kuşların cıvıltısı. Rahatsız edici bir rahatlama var nedense. Menüde seçebileceğimiz 5 tane seçenek var. Bunlar Tutorials, Solo Play, Multiplayer, Options ve My Heroes. Tutorials’da 3 seçenek var. Bunlardan birisi Basic tutorial. Burada oyunu en basitinden öğrenmeye başlıyoruz. Askerleri seç, şuraya yolla, şunu yap, bunu yapma gibi. Advanced Tutorials ise oyunu biraz daha profesyonel şekilde öğretiyor. Kaleyi kullanmak savunma yapmak gibi. War of the Ring tutorial ise daha sonra bahsedeceğim War Of The Ring modunu öğrenmemiz için koyulmuş bir seçenek. Tutorials kısmından sonra gelen Solo Play’de ise klasik BFME seçenekleri mevcut. Baştaki skirmish biraz oynamayı geliştirmek, birazda eğlenmek amacıyla seçebileceğimiz bir seçenek. Campaignleri bitirdikten sonra, oyuna oradan devam etmenizi öneririm. Ayrıca (yine daha sonra bahsedeceğim) kendi kahramanlarımızla oynayabildiğimiz tek mekan. Skirmish’te de birçok yenilik var. Eski oyunda ırklar Isengard, Mordor, Rohan ve Gondor olarak ayrılıyordu. Bu oyunda ise Human; Elf, Dwarfs, Goblins, Isengard ve Mordor. Bunların hepsini özellikleri farklı. Mesela Dwarflar mimaride ve birebir savaşta gelişmişken Efler ok kullanmada çok iyiler. Ayrıca skirmish modunda seçtiğimiz ırkın herhangi bir generalini de seçebiliyoruz. Ve burada kendi yaptığımız Hero’lar devreye giriyor. Mesela Hurşit diye Human kral yarattınız. Skirmish modunda Army’i goodlardan biri seçip Hero’muzu Hurşit’e getirince oyunda fortresstan Hurşit adlı Hero’muzu çıkarabiliyoruz. Ayrıca oyuna yeni bir seçenek daha eklenmiş: War of the Ring. Bu seçenek sayesinde BFME 2’yi Medieval tarzında oynayabiliyoruz. Yani harita üzerinde ordularımızı ve komutanlarımızı komuta edebiliyoruz. Aslında bu seçenek oldukça orijinal bir fikir. Yani BFME 2’yi harita üzerinde oynamak kulağa çok hoş geliyor. Fakat üzerinde biraz daha çalışılabilirdi. Yani oyunun üstünde bir emanet gibi duruyor. Belki de oyunun içinde çeşitliliği arttırmak için koyulmuş bir seçenektir, ama oyunu bitirdikten sonra LOTR hastaları için oyunun ömrünü bir nebze olsun uzatabilir.
]]>İlk Türk Uzay Oyunu Swon6
On line oyun sektörünün ilk Türk uzay oyunu olan Swon6’da, (Sistem Harikaları 6) çok uzak bir galakside kariyerine başlayan dünün tecrübesiz komutanları efsane yazıyor.
Yoğun rekabetin yaşandığı Internet tabanlı On line oyun piyasasında Türklerin de var olduğunu göstermek için yola çıkan Emibel Ltd ve Arma Teknik Ltd. yıllardır Türkiye’de oynanan on line oyunlardaki yabancı oyun kavramları karşısında on line oyun piyasasına getirdiği yenilikler ve yeni açtığı Evren’ler ile oyun sektörünün standartlarını yeniden belirliyor.
Yüzde 100 Türk sermayeli ve Türkçe oynanan Swon6 on line uzay oyun olarak, uzun ve yorucu çalışmaların ardından Ekim 2008’de “Open Beta” sürümünü Türk kullanıcılarının beğenisine sundu. Deneme sürümü sonrasında 17 Şubat 2009 tarihinde “Swon6 1. Evren” olarak yayın hayatına başladı ve 6 Nisan 2009’da “Swon6 Evren 2” açtı. Yoğun ilginin artarak devam etmesi üzerine ekim ayı içersinde “Swon6 Evren 3” açıldı.
Online uzay oyunlarında bir ilk : Havadaki savaşlar….
Hiç bir online uzay oyununda olmayan ve daha önce denenmemiş havadaki savaşlar modülü, Swon6 ile gerçekleşiyor. Uzaydaki yaşamın eskisi kadar güvenli olmadığı Swon6′ da filoları havada tutmakveya düşman gezegenlere saldırmak çok daha tehlikeli olacak.
Havadaki savaşlar modülü ile sizlere yaklaşan düşam filosuna filo roketleri ile saldırı yapıp onları zayıf düşürebilecegiz gibi düşman daha gezegenimize gelmeden filomuzu düşmana dogru gönderip onları uzayda seyir halindeyken yok edebilirsiniz ya da dostlarınızın da arkasını kollayarak onlara saldırmaya cesaret etmiş düşmanlara havada süpriz ataklar yapabilirsiniz…
Swon6’da kendi kaderinizi çiziyorsunuz…
Galaksinin bir köşesinde kariyerlerine başlayan oyuncular, gezegenlerinin sahip oldukları zenginlikler ve oyuna adını veren “wonderlar” (harikalar) sayesinde oyunda ilerliyorlar. Kaynaklarını kendi hedefine göre “iyi” ya da “kötü” yönde planlayıp geliştirerek kendi kaderlerini çiziyorlar.
Mevcut kaynaklarının yanı sıra, zamanla gerçekleştirekleri bilimler, buluşlar ve stratejiler ile kendilerini savaşçı, ekonomist veya gezegenci olarak geliştirebiliyorlar. Yaptıkları bilimsel araştırmalara göre yeni gemiler ve savunma silahları üretip, yeni koloniler kurabiliyorlar.
Oyun Videosuna buradan uLasabilirsiniz ..
]]>Yunan Mitolojisi her zaman çekici olmuştur. Oyunlarda da mitolojiyi konu alan birçok örnek gördük. Bu yeri geldi Hackn Slash oldu, yeri geldi RPG öğeleriyle süslendi, üstüne biraz da macera katıldı. En başta akıllara gelen isim hiç şüphesiz ki, God of War olacaktır. PS2deki iki mükemmel oyundan sonra PSPde karizmatik karakter Kratosa eşlik etmiştik. Gene Yunan Mitolojisini Titan Quest de ele almıştı. Oyun bazı teknik hatalarına karşın gene de birçok oyuncu tarafından sevilmişti. Şimdilerde yine Titan Quest gibi aksiyon-RPG bir yapım olan Rise of the Argonauts da oyun severlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor.
Yapımda aksiyon kısmı normal aksiyon-RPG oyunlarına göre biraz daha farklı işlenecek. Dövüş sisteminde oyuncular için kişileştirilebilir bazı materyaller yer alacak. Liquid, Rise of the Argonautsta oyuncuların sürekli aksiyonda kalmayacağını söylüyor. Gerekli yerde düşmanlarla savaşa girilecek ve boş yere dövüşle olmayıp, oyuncunun hep kesip biçmekten sıkılmayacağı bir sistem oyunda yer alacak.
Oyun dünyasına tam anlamıyla üçüncü boyutun gerçek yüzünü gösteren, dünyaca ünlü Half Life oyununun üzerine yükleyebileceğiniz bu yeni modunu oldukça beğeneceksiniz. Half Life’ın bu modu diğerlerine oranla oldukça farklı. Örneğin arkadaşlarınızla Multiplayer(Çoklu Oyuncu) modunda oynarken hem kendi aranızda hem de yaratıklara karşı savaşabilme inkanınız bulunuyor. Üstelik tek kişilik oynama seçenekleri de oyun içerisinde mevcut. Oyuna en büyük değişikliği kazandıran şeylerden bazıları da değişik harita seçenekleri, yeni yaratıklar, yeni silahlar ve tamamiyle tepeden tırnağa düzenlenmiş bir senaryo olmuş. Size tavsiyem bir kere de olsun mutlaka deneyin!…
Bu Sürümde Neler YENİ?
# Yeni Bölümler (Bağımlılık yapacak seçme haritalar paket içerisinde mevcuttur)
# Yeni Silahlar (Silah görünümlerinde değişiklikler ve silah değiştirmede özel hareketler ilave edilmiştir)
# Güncellenmiş Efektler (Ateş ettiğiniz yerlerden duman yükselmesi, silahların seri hale gelmiş olması, yeni ses animasyonları)
# Ekstradan seçebileceğiniz oyuncu karakterleri, bölümlerde ilginç detaylar, yaratıklar, sürpriz/gizli bölümler ve daha birçok yenilik son sürüme dahil edilmiştir.
İndirmek İçin >>Tıklayınız<<
İnsanlar, Xenomorphlar yani alienlar ve Predator bir arada olursa ne olur? Klasik bir cümle kuruyoruz: Bol bol kan olur, şiddet olur. Bu oyunun ilkini oynamamış birisi olarak o oyundan bahsedemeyeceğim… Ancak Alien ve Predator filmlerinin bütün öğelerinin oyuna aktarılmış olduğunu söyleyebilirim. Oyunumuz bir FPS, yani oyunu karakterimizin gözünden takip ediyoruz. Türlü türlü silahlarımız var her zaman olduğu gibi ve sürekli bir şeyleri öldürmemiz gerekiyor. Bu oyunu diğerlerinden farklı kılabilecek şeyse oyunda ya insan, ya alien ya da predator olabilmemiz.
Oyunda sanki seçtiğiniz her ırk için ayrı haritalar veya konu varmış gibi bir hava var. Ancak oyun aslında aynı konunun üç farklı ırk açısından ne anlama geldiği üzerine kurulmuş bir advanture oyunu ve üç ırkın yolu oyunda sık sık kesişiyor. Şöyle ki: İnsanlar alienların yaşadığı gezegende o gezegenin doğası üzerinde araştırma yapmaktadırlar.
Yok ben Predator olmak istiyorum diyorsanız ki bence oyunda oynaması en zevkli ırk bu, amacınız insanları avlamak ve gezegeninizden kaçırılan iki klan üyenizi insanların ellerinden kurtarmak. Oyun ilerlerken çoğunlukla yine alienlarla boğuşuyorsunuz, gerçi (Predator alienlar karşısında aşırı dengesiz bir kuvvete sahip o yüzden zaten alienlar her seferinde deste deste saldırıyorlar.) İnsanların elinde klan üyelerini kurtarırken tuzağa düşüyorsunuz ve o araştırmaların başındaki general Predatorun maskesini trophy olarak alıyor ve şerefimizi beş paralık ediyor. Oyunun bundan sonrasında generali kovalayıp şerefimizi kurtarmaya çalışıyoruz. Bütün bu macera boyunca Predatorun görünmez olma, sıcak kana, soğuk kana, metale duyarlı görüş çeşitleri arasında, her biri aşırı güçlü olan Predatora özel silahları kullanıyoruz.
Oyunun sesleri de başarılı. Seçtiğiniz karakterin ortamla ses etkileşimleri, insan karakterlerin telsiz konuşmaları kendi aralarında muhabbetleri, silah patlamaları koşma sesleri çok güzel. Yine Predatorun silahları koşması ve zafer çığlıkları (böğürme mi deseydim yoksa) çok eğlenceli. Aliennın çığlıkları pençe, kuyruk savurma sesleri de çok iyi.
Genel: Bugünlerde kesinlikle alınası oyunlar arasında sayılabilir. FPS seviyorsanız ve bu tür oyunlardan sıkılmadıysanız deneyebilirsiniz. Oyunun campaignleri biraz çabuk bitiyor ama oynadığınıza kesinlikle pişman olmazsınız. Oyun diğer oyunlarda bu güne kadar pek rastlanmamış kamera açılarını, girilemeyen, ulaşılamayan köşelere ulaşmanızı, değişik ırk seçenekleriyle aynı filmi farklı bakış açılarından izlemenizi sağlıyor.