Warning: Use of undefined constant wp_cumulus_widget - assumed 'wp_cumulus_widget' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/hellwor/public_html/gamez/wp-content/plugins/wp-cumulus/wp-cumulus.php on line 375

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/hellwor/public_html/gamez/wp-content/plugins/wp-cumulus/wp-cumulus.php:375) in /home/hellwor/public_html/gamez/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
Oyun Tanıtımları – Gamez https://www.hell-world.org/gamez Oyun Oynamayı Seviyoruz!. Sat, 02 Jun 2012 10:19:22 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.9.9 Point Blank https://www.hell-world.org/gamez/point-blank/ https://www.hell-world.org/gamez/point-blank/#respond Sat, 02 Jun 2012 10:19:22 +0000 http://www.hell-world.org/gamez/?p=1418

Point Blank Güney Koreli Zepetto firması tarafından 2008 yılında geliştirilmiş bir online FPS oyunudur. Üstün grafik motoru, zengin oyun seçenekleri, hiç bitmeyen aksiyonu ve yüzde yüz Türkçe içeriği ile dikkat çekiyor.

Oyunu yükledikten sonra üye olmanız gerekiyor. Üyelik ücretsiz. Dilerseniz ücret ödeyerek (NG satın alarak) daha gelişmiş silahlar alabilir ve karakterinizin görünümünü değiştirebilirsiniz. Ancak hiçbir ücret ödemeden de oyunu başarılı bir şekilde oynayabilir ve yüksek seviyelere gelebilirsiniz.

Oyunun grafikleri oldukça iyi. (Bkz. ekran görüntüleri) Mekanlar, haritalar, karakterler ve efektler gerçekçi ve başarılı. Kolaylığı orta derece diyebiliriz. Her oyun gibi başlangıçta biraz alışmak gerekiyor. Oyunda sadece yazılar değil, seslendirmeler de Türkçe.

 

Oyuna başladığınızda size belli bir puan veriliyor. Bu puanlarınız ile market alanından silah almanız gerekiyor. Standart gelen silahlar tabanca, bıçak ve el bombası. Öncelikle bir tüfek almanız gerekiyor. Oyun tarzınıza göre bir taarruz tüfeği veya keskin nişancı tüfeği alabilirsiniz. Size verilen görevleri (ekranın sol üstünde görünür) veya profil sayfasından sizin alacağınız görevleri yaptıkça deneyim puanları ve madalyalar kazanıyorsunuz. Seviye atladıkça ünvan da alabiliyorsunuz. Ünvanlar oyun kabiliyetlerinize doğrudan etki ediyor. Alacağınız ünvanın özelliklerine göre daha seri hareket etme, daha doğru atış yapma, daha az silah tepmesi gibi özelliklere sahip oluyorsunuz. Ünvan alabilmek için takas koşullarını sağlamanız gerekiyor. Bu koşullar belli bir rütbeye ulaşmak ve belli miktarda istenen madalyalara (görev yaptıkça kazandığınız) sahip olmaktır.

Oyunda iki takım var. Free Rebels ve CT-Force. Yani gerillalar ve polisler karşı karşıya. Savaş genelde şehir içi ortamında geçiyor. Oyunda değişik modlar (patlatma görevi, imha görevi vs.) ve çok çeşitli haritalar (15-20 civarı) var.

]]>
https://www.hell-world.org/gamez/point-blank/feed/ 0
Damnation 2009 https://www.hell-world.org/gamez/damnation-2009/ https://www.hell-world.org/gamez/damnation-2009/#respond Fri, 12 Mar 2010 08:59:43 +0000 http://www.hell-world.org/gamez/?p=993

Amerikan İç Savaşı’na alternatif bir kurguyla amerika merkezli Blue Omega Entertainment tarafından geliştirilen Üçüncü şahıs görünümüyle oynanan Damnation’da kullanılan geniş haritalar, uzun yürüyüşlerin habercisi gibi görünse de, ayrıca araç kullanma gibi özellikler de yapımda mevcut. Zira bir hayli büyük olan mesafeler, yürümekle aşılacak gibi değil. Dolayısıyla otomobil ve benzeri taşıtlar oyunda kritik önem taşıyacak.

Vahşi, Vahşi Batı

Amerikan İç Savaşı’na şeytanları ve şeytani askerleri karıştıran Damnation’da, yönettiğimiz Rourke adlı karakterin de bir takım özel güçleri olacak. Ancak ilk etapta üzerinde durulacak özellik, onun akrobatik yeteneklerinden başkası değil

Karakterimiz tıpkı Prens (Prince of Persia) gibi duvardan duvara atlıyor, platformlara tırmanıyor. Ayrıca oyunda bulunan 10 farklı silahı da etkin biçimde kullanan Rourke, zırh delici kurşunlarıyla düşmanlarını ardına saklandıkları tüm kalkanlara rağmen avlamakta zorlanmıyor.

Başarılı bir yapay zeka ile karşılaşacağınız oyunda , sağda solda saklanmış askerler olacak. Neyseki gafil avlanmamamız için bir ısı dedektörüne sahibiz. Taktığımız anda canlı organizmaların nerede olduğunu görebileceğimiz bu cihazı kullandığımızda, düşmanlar duvarların ardında bile olsalar, kırmızı silüet şeklinde görülecekler.
Terra Verte ise bir kıyı şehri. Üzerinde yıllar önce yapılmış bir ticaret limanı bulunan ve bu sayede bir hayli kalkınmış bir kent. Akdeniz ülkelerine yakın bir mimari tarza sahip olan Terra Verte’de, raylı sistemler de mevcut.
]]>
https://www.hell-world.org/gamez/damnation-2009/feed/ 0
Gran Turismo 5 https://www.hell-world.org/gamez/gran-turismo-5/ https://www.hell-world.org/gamez/gran-turismo-5/#respond Wed, 27 Jan 2010 15:47:56 +0000 http://www.hell-world.org/gamez/?p=972 Tüm dünyanın peşinde koştuğu Gran Turismo oyununun beşinci bölümünden ilk kareler yayınlandı.
Sony, Gran Turismo hayranlarına müjdeyi açıkladı. Oyunun beşinci bölümü çok kısa süre içerisinde raflardaki yerini alacak. Sony oyunun ilk resmi ekran görüntülerini basınla paylaştı. Sızan bilgilere göre oyunda şu anda prototip halinde bulunan Moller uçan araba bile kullanılabilecek.
Ayrıca Frankfurt Otomobil Fuarı’nda tanıtılması beklenen elektrikli Audi R8’de yollara çıkmadan önce oyun fanatiklerinin emrinde olacak.

Tüm dünyanın peşinde koştuğu Gran Turismo oyununun beşinci bölümünden ilk kareler yayınlandı.
Sony, Gran Turismo hayranlarına müjdeyi açıkladı. Oyunun beşinci bölümü çok kısa süre içerisinde raflardaki yerini alacak. Sony oyunun ilk resmi ekran görüntülerini basınla paylaştı. Sızan bilgilere göre oyunda şu anda prototip halinde bulunan Moller uçan araba bile kullanılabilecek.
Ayrıca Frankfurt Otomobil Fuarı’nda tanıtılması beklenen elektrikli Audi R8’de yollara çıkmadan önce oyun fanatiklerinin emrinde olacak.

]]>
https://www.hell-world.org/gamez/gran-turismo-5/feed/ 0
The Lord of the Rings: The Battle for Middle Earth 2 https://www.hell-world.org/gamez/the-lord-of-the-rings-the-battle-for-middle-earth-2/ https://www.hell-world.org/gamez/the-lord-of-the-rings-the-battle-for-middle-earth-2/#respond Mon, 18 Jan 2010 19:35:20 +0000 http://www.hell-world.org/gamez/?p=965

Battle For Middle Earth. Bu adı duyunca ne hissediyorsunuz? Ben duyunca çok heyecanlanıyorum. Ellerim titriyor. Çünkü ben tam bir LOTR hastasıyım ve Battle For Middle Earth delisiyim. 1. oyunu aldıktan çok kısa bir süre sonra bitirdim ve 1 yıl boyunca skirmish modunda idare ettim. Şimdi ise bu oyunun 2.sini elimde tutuyorum. Ama incelemeye başlamadan önce, bu oyunun en başına yani çıktığı yere bir bakalım. Bir hatırlayalım.(J.R.R Tolkien’i saygıyla anıyoruz.)
John Ronald Reuel Tolkien: John Ronald Reuel Tolkien,1892’de Güney Afrika’da doğdu. Dilbilim ve Eski İngilizce konularında uzmanlaştı ve 1945’te Oxford Üniversitesi’nde İngilizce Profesörü oldu. 1959’a kadar bu görevde kaldı. Oxford’da 2.Dünya Savaşı’ndan önceki yılarda Owen Barfield, C.S. Lewis ve Charles Williams gibi yazarlarla edebi bir çevre oluşturdu. Yüzüklerin Efendisi’nin temeli bu çevrede atılmıştır.
Yüzüklerin Efendisi’nin 1954 ve 1955 yıllarında 3 cilt halinde yayınlanması, özellikle “saygıdeğer” bir İngiliz Dili ve Edebiyat Profesörünün “fantezi” gibi bir türde eser vermesi, edebiyat eleştirmeni çevrelerinde küçük çaplı bir skandala yol açtı. Tolkien’in 1937’de yayınlamış olduğu Hobbit daha ziyade masal türüne ait çalışma olarak kabul edildiği için üzerinde pek durulmamıştı. Oysa Tolkien Yüzüklerin Efendisi ile birlikte, Hobbit’le başladığı Dünya yaratma projesinde ısrarlı olduğunu gösterdi.
Yüzüklerin Efendisin yarattığı dalgalanma, fantezi türünü, tıpkı o yıllarda bilimkurgu içinde
olduğu gibi “saygın” edebiyat türleri arasına kabul edilmesinde önemli rol oynadı; Tolkien’i izleyen fantezi yazarları onu ve onun yarattığı Orta Dünya’yı büyük ölçüde taklit etmekten vazgeçemediler.
Tolkien’in 1973’teki ölümünden sonra ‘Orta Dünya’nın 1. çağını ele alan Silmarillion 1977 oğlu Christopher Tolkien tarafından yayına hazırlandı. Christopher Tolkien 1980’li ve 90’lı yıllar boyunca babasının yarım kalmış elyazmalarını yayınlayarak eksiksiz bir Orta Dünya tarihi hazırlamaya gayret etti.
İşte kısaca J.R.R Tolkien ve LOTR tarihi. Şimdi de LOTR’un önceden çıkmış oyunlarına bir göz atalım.
The Lord Of the Rings: Fellowship Of the Ring:
Bu oyun 2001 yılında piyasaya çıkmış ve vasatı aşamamıştı. Çok az oynama imkânı buldum. Keşke bulmasaydım. Karakterler elişi kağıdıyla yapıştırılmış gibiydi ve daha çok çocuk oyunu gibiydi. Bu vasat oyun zaten fazla tutmadı.
The Lord Of the Rings: Two Towers:
Bu oyun PS 2 için çıkmıştı. Ben için oynama imkanı bulamadım. Ama oynayan arkadaşlarım alelade bir aksiyon oyunu diyor bu oyun için…
The Lord Of the Rings: Return Of the Ring:
İşte bu oyun. Orijinalini aldığımda ayaklarımı yerden kesen 89 kere bitirdiğim yegane oyun. Bir aralar en çok sevdiğim oyun sıralamasında birinciliği kimseye bırakmadı. Grafikler, sesler, müzikler, co-op olayı her şey çok iyi oturtulmuştu. Bir tek eksik kamera açılarıydı. Benim gönlümde notu hep 5.
The Lord Of the Rings: Third Age
Bu yapım PS 2 için çıkmıştı. Hiç oynamadığım için pek bir fikrim yok.
Battle For Middle Earth: Bence dünyadaki en kaliteli strateji oyunu. Sesler, grafikler, eğlence. Bir rüya gibi. Filme paralellik, o efsane bölümler, her şeyiyle harika bir oyundu.

Battle For Middle Earth. Bu adı duyunca ne hissediyorsunuz? Ben duyunca çok heyecanlanıyorum. Ellerim titriyor. Çünkü ben tam bir LOTR hastasıyım ve Battle For Middle Earth delisiyim. 1. oyunu aldıktan çok kısa bir süre sonra bitirdim ve 1 yıl boyunca skirmish modunda idare ettim. Şimdi ise bu oyunun 2.sini elimde tutuyorum. Ama incelemeye başlamadan önce, bu oyunun en başına yani çıktığı yere bir bakalım. Bir hatırlayalım.(J.R.R Tolkien’i saygıyla anıyoruz.)
John Ronald Reuel Tolkien: John Ronald Reuel Tolkien,1892’de Güney Afrika’da doğdu. Dilbilim ve Eski İngilizce konularında uzmanlaştı ve 1945’te Oxford Üniversitesi’nde İngilizce Profesörü oldu. 1959’a kadar bu görevde kaldı. Oxford’da 2.Dünya Savaşı’ndan önceki yılarda Owen Barfield, C.S. Lewis ve Charles Williams gibi yazarlarla edebi bir çevre oluşturdu. Yüzüklerin Efendisi’nin temeli bu çevrede atılmıştır.Yüzüklerin Efendisi’nin 1954 ve 1955 yıllarında 3 cilt halinde yayınlanması, özellikle “saygıdeğer” bir İngiliz Dili ve Edebiyat Profesörünün “fantezi” gibi bir türde eser vermesi, edebiyat eleştirmeni çevrelerinde küçük çaplı bir skandala yol açtı. Tolkien’in 1937’de yayınlamış olduğu Hobbit daha ziyade masal türüne ait çalışma olarak kabul edildiği için üzerinde pek durulmamıştı. Oysa Tolkien Yüzüklerin Efendisi ile birlikte, Hobbit’le başladığı Dünya yaratma projesinde ısrarlı olduğunu gösterdi.
Yüzüklerin Efendisin yarattığı dalgalanma, fantezi türünü, tıpkı o yıllarda bilimkurgu içinde olduğu gibi “saygın” edebiyat türleri arasına kabul edilmesinde önemli rol oynadı; Tolkien’i izleyen fantezi yazarları onu ve onun yarattığı Orta Dünya’yı büyük ölçüde taklit etmekten vazgeçemediler.Tolkien’in 1973’teki ölümünden sonra ‘Orta Dünya’nın 1. çağını ele alan Silmarillion 1977 oğlu Christopher Tolkien tarafından yayına hazırlandı. Christopher Tolkien 1980’li ve 90’lı yıllar boyunca babasının yarım kalmış elyazmalarını yayınlayarak eksiksiz bir Orta Dünya tarihi hazırlamaya gayret etti.İşte kısaca J.R.R Tolkien ve LOTR tarihi. Şimdi de LOTR’un önceden çıkmış oyunlarına bir göz atalım.
The Lord Of the Rings: Fellowship Of the Ring:Bu oyun 2001 yılında piyasaya çıkmış ve vasatı aşamamıştı. Çok az oynama imkânı buldum. Keşke bulmasaydım. Karakterler elişi kağıdıyla yapıştırılmış gibiydi ve daha çok çocuk oyunu gibiydi. Bu vasat oyun zaten fazla tutmadı.
The Lord Of the Rings: Two Towers:Bu oyun PS 2 için çıkmıştı. Ben için oynama imkanı bulamadım. Ama oynayan arkadaşlarım alelade bir aksiyon oyunu diyor bu oyun için…
The Lord Of the Rings: Return Of the Ring:İşte bu oyun. Orijinalini aldığımda ayaklarımı yerden kesen 89 kere bitirdiğim yegane oyun. Bir aralar en çok sevdiğim oyun sıralamasında birinciliği kimseye bırakmadı. Grafikler, sesler, müzikler, co-op olayı her şey çok iyi oturtulmuştu. Bir tek eksik kamera açılarıydı. Benim gönlümde notu hep 5.
The Lord Of the Rings: Third AgeBu yapım PS 2 için çıkmıştı. Hiç oynamadığım için pek bir fikrim yok.
Battle For Middle Earth: Bence dünyadaki en kaliteli strateji oyunu. Sesler, grafikler, eğlence. Bir rüya gibi. Filme paralellik, o efsane bölümler, her şeyiyle harika bir oyundu.

Menüsü için bile alınabilir

Battle For Middle Earth 2’nin (bundan sonra BFME 2 diye bahsedeceğim) menüsünden başlayalım. Çok sakinleştirici bir müzikle karşılıyor oyun bizi. Oyunun başında menüden epeyce etkileniyor insan. Hele birde LOTR ve BFME hastasıysanız. Rohan’ın girişindeki o meşhur heykeller ve suda geçen birkaç tane kayık. Bir de kuşların cıvıltısı. Rahatsız edici bir rahatlama var nedense. Menüde seçebileceğimiz 5 tane seçenek var. Bunlar Tutorials, Solo Play, Multiplayer, Options ve My Heroes. Tutorials’da 3 seçenek var. Bunlardan birisi Basic tutorial. Burada oyunu en basitinden öğrenmeye başlıyoruz. Askerleri seç, şuraya yolla, şunu yap, bunu yapma gibi. Advanced Tutorials ise oyunu biraz daha profesyonel şekilde öğretiyor. Kaleyi kullanmak savunma yapmak gibi. War of the Ring tutorial ise daha sonra bahsedeceğim War Of The Ring modunu öğrenmemiz için koyulmuş bir seçenek. Tutorials kısmından sonra gelen Solo Play’de ise klasik BFME seçenekleri mevcut. Baştaki skirmish biraz oynamayı geliştirmek, birazda eğlenmek amacıyla seçebileceğimiz bir seçenek. Campaignleri bitirdikten sonra, oyuna oradan devam etmenizi öneririm. Ayrıca (yine daha sonra bahsedeceğim) kendi kahramanlarımızla oynayabildiğimiz tek mekan. Skirmish’te de birçok yenilik var. Eski oyunda ırklar Isengard, Mordor, Rohan ve Gondor olarak ayrılıyordu. Bu oyunda ise Human; Elf, Dwarfs, Goblins, Isengard ve Mordor. Bunların hepsini özellikleri farklı. Mesela Dwarflar mimaride ve birebir savaşta gelişmişken Efler ok kullanmada çok iyiler. Ayrıca skirmish modunda seçtiğimiz ırkın herhangi bir generalini de seçebiliyoruz. Ve burada kendi yaptığımız Hero’lar devreye giriyor. Mesela Hurşit diye Human kral yarattınız. Skirmish modunda Army’i goodlardan biri seçip Hero’muzu Hurşit’e getirince oyunda fortresstan Hurşit adlı Hero’muzu çıkarabiliyoruz. Ayrıca oyuna yeni bir seçenek daha eklenmiş: War of the Ring. Bu seçenek sayesinde BFME 2’yi Medieval tarzında oynayabiliyoruz. Yani harita üzerinde ordularımızı ve komutanlarımızı komuta edebiliyoruz. Aslında bu seçenek oldukça orijinal bir fikir. Yani BFME 2’yi harita üzerinde oynamak kulağa çok hoş geliyor. Fakat üzerinde biraz daha çalışılabilirdi. Yani oyunun üstünde bir emanet gibi duruyor. Belki de oyunun içinde çeşitliliği arttırmak için koyulmuş bir seçenektir, ama oyunu bitirdikten sonra LOTR hastaları için oyunun ömrünü bir nebze olsun uzatabilir.

]]>
https://www.hell-world.org/gamez/the-lord-of-the-rings-the-battle-for-middle-earth-2/feed/ 0
Swon6 https://www.hell-world.org/gamez/swon6/ https://www.hell-world.org/gamez/swon6/#comments Sun, 10 Jan 2010 17:22:49 +0000 http://www.hell-world.org/gamez/?p=961

İlk Türk Uzay Oyunu Swon6

On line oyun sektörünün ilk Türk uzay oyunu olan Swon6’da, (Sistem Harikaları 6) çok uzak bir galakside kariyerine başlayan dünün tecrübesiz komutanları efsane yazıyor.

Yoğun rekabetin yaşandığı Internet tabanlı On line oyun piyasasında Türklerin de var olduğunu göstermek için yola çıkan Emibel Ltd ve Arma Teknik Ltd. yıllardır Türkiye’de oynanan on line oyunlardaki yabancı oyun kavramları karşısında on line oyun piyasasına getirdiği yenilikler ve yeni açtığı Evren’ler ile oyun sektörünün standartlarını yeniden belirliyor.

Yüzde 100 Türk sermayeli ve Türkçe oynanan Swon6 on line uzay oyun olarak, uzun ve yorucu çalışmaların ardından Ekim 2008’de “Open Beta” sürümünü Türk kullanıcılarının beğenisine sundu. Deneme sürümü sonrasında 17 Şubat 2009 tarihinde “Swon6 1. Evren” olarak yayın hayatına başladı ve 6 Nisan 2009’da “Swon6 Evren 2” açtı. Yoğun ilginin artarak devam etmesi üzerine ekim ayı içersinde “Swon6 Evren 3” açıldı.

Online uzay oyunlarında bir ilk : Havadaki savaşlar….
Hiç bir online uzay oyununda olmayan ve daha önce denenmemiş havadaki savaşlar modülü, Swon6 ile gerçekleşiyor. Uzaydaki yaşamın eskisi kadar güvenli olmadığı Swon6′ da filoları havada tutmakveya düşman gezegenlere saldırmak çok daha tehlikeli olacak.
Havadaki savaşlar modülü ile sizlere yaklaşan düşam filosuna filo roketleri ile saldırı yapıp onları zayıf düşürebilecegiz gibi düşman daha gezegenimize gelmeden filomuzu düşmana dogru gönderip onları uzayda seyir halindeyken yok edebilirsiniz ya da dostlarınızın da arkasını kollayarak onlara saldırmaya cesaret etmiş düşmanlara havada süpriz ataklar yapabilirsiniz…

Swon6’da kendi kaderinizi çiziyorsunuz…
Galaksinin bir köşesinde kariyerlerine başlayan oyuncular, gezegenlerinin sahip oldukları zenginlikler ve oyuna adını veren “wonderlar” (harikalar) sayesinde oyunda ilerliyorlar. Kaynaklarını kendi hedefine göre “iyi” ya da “kötü” yönde planlayıp geliştirerek kendi kaderlerini çiziyorlar.
Mevcut kaynaklarının yanı sıra, zamanla gerçekleştirekleri bilimler, buluşlar ve stratejiler ile kendilerini savaşçı, ekonomist veya gezegenci olarak geliştirebiliyorlar. Yaptıkları bilimsel araştırmalara göre yeni gemiler ve savunma silahları üretip, yeni koloniler kurabiliyorlar.

Oyun Videosuna buradan uLasabilirsiniz ..

]]>
https://www.hell-world.org/gamez/swon6/feed/ 1
Rise of the Argonauts https://www.hell-world.org/gamez/rise-of-the-argonauts/ https://www.hell-world.org/gamez/rise-of-the-argonauts/#respond Wed, 07 Jan 2009 09:33:28 +0000 http://www.hell-world.org/gamez/?p=824

Yunan Mitolojisi her zaman çekici olmuştur. Oyunlarda da mitolojiyi konu alan birçok örnek gördük. Bu yeri geldi Hackn Slash oldu, yeri geldi RPG öğeleriyle süslendi, üstüne biraz da macera katıldı. En başta akıllara gelen isim hiç şüphesiz ki, God of War olacaktır. PS2deki iki mükemmel oyundan sonra PSPde karizmatik karakter Kratosa eşlik etmiştik. Gene Yunan Mitolojisini Titan Quest de ele almıştı. Oyun bazı teknik hatalarına karşın gene de birçok oyuncu tarafından sevilmişti. Şimdilerde yine Titan Quest gibi aksiyon-RPG bir yapım olan Rise of the Argonauts da oyun severlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor.

Katilin peşinde iz sürme:
Oyun Liquid Entertainment tarafından yapılıyor. Firma daha önce The Lord of the Rings: War of the Ring ve Dungeons & Dragons: Dragonshard isimli iki stratejiyi geliştirmiş ve ayrıca ülkemizde de gösterilen Çaresiz Ev Kadınları dizisi (Desperate Housewives) oyununu yapmıştı. Rise of the Argonauts, bu yapımlara göre daha farklı bir türde karşımıza çıkıyor. Aksiyonun ve RPG öğelerinin olduğu yapım Yunan Mitolojisini işliyor. Oyun, Yunanlı Jasonnın (Efsane Altın Postu arayan karakter) karısı Alcmenenin bir suikast sonucu öldürülmesi ve Jasonnın karısını yeniden yaşama döndürmek için giriştiği büyük macerayı ele alıyor. Tabii ki oyun içinde konu biraz daha detaylı olacak ve mitolojideki birçok figüre rastlayacağız. Zaten oyun mitolojiye bağlı kalacak.

Rise of the Argonautsta ilk dikkat çekici yön grafikler. Yapım Unreal 3 Enginela hazırlanıyor. Şu zamana kadar yapımcılar tarafından sunulan materyaller, oyunun görsel olarak etkileyici olacağını gösteriyor. Tabii ki bu görsellik etkileyici mekan tasarımları ve modellemelerle oyunculara sunulacak. Daha evvel bahsettiğim mitolojide rastlayacağımız figürlerle birlikte, yine mitolojideki birçok mekan aynen oyunda yer alacak. Grafikleri iyi bir oyunda tabii ki, kaliteli sesleri de eksik etmemek lazım.

Yapımda aksiyon kısmı normal aksiyon-RPG oyunlarına göre biraz daha farklı işlenecek. Dövüş sisteminde oyuncular için kişileştirilebilir bazı materyaller yer alacak. Liquid, Rise of the Argonautsta oyuncuların sürekli aksiyonda kalmayacağını söylüyor. Gerekli yerde düşmanlarla savaşa girilecek ve boş yere dövüşle olmayıp, oyuncunun hep kesip biçmekten sıkılmayacağı bir sistem oyunda yer alacak.

Etkileyicilik:
Yapımın en çok üzerinde durduğu konulardan biri senaryonun ön planda tutulması ve bunun oyuncuya aktarılması. Liquid mitolojiye bağlı kalan hikayenin oyun içinde etkili bir anlatımla yer alacağını vurguluyor. Zaten işin içinde Altın Post, oyuna ismini veren Altın Postu arayan Jasonnın Argonaut (Jasonnın yola çıktığı Argo gemisindeki mürettebata verilen isim) tayfası gibi birçok önemli mitolojik nokta yer alıyor.
Sonuç:
Sonuç olarak baktığımızda oyun güzel olacak gözüküyor. Firmanın daha önceki kalburüstü projeleri biraz ön yargılı bir yaklaşıma izin verse de, Rise of the Argonauts temel aldığı Yunan Mitolojisile beraber kesinlikle ilgi çeken yapımlardan biri. Oyunun PC, PS3 ve X360 platformlarında bu sene içinde piyasaya sürülmesi bekleniyor.




]]>
https://www.hell-world.org/gamez/rise-of-the-argonauts/feed/ 0
Half Life Sven Co-Op https://www.hell-world.org/gamez/half-life-sven-co-op/ https://www.hell-world.org/gamez/half-life-sven-co-op/#respond Sun, 28 Dec 2008 12:07:19 +0000 http://www.hell-world.org/gamez/?p=847 Yıllardır tek kişi olarak başlayıp, bölümlerde ilerlediğiniz Half Life’ı artık arkadaşlarınızla beraber takım halinde canavarlara ve askerlere karşı savaşarak oynayacaksınız. Eğer isterseniz yalnız olarak da mücadeleye başlayabilirsiniz.

Oyun dünyasına tam anlamıyla üçüncü boyutun gerçek yüzünü gösteren, dünyaca ünlü Half Life oyununun üzerine yükleyebileceğiniz bu yeni modunu oldukça beğeneceksiniz. Half Life’ın bu modu diğerlerine oranla oldukça farklı. Örneğin arkadaşlarınızla Multiplayer(Çoklu Oyuncu) modunda oynarken hem kendi aranızda hem de yaratıklara karşı savaşabilme inkanınız bulunuyor. Üstelik tek kişilik oynama seçenekleri de oyun içerisinde mevcut. Oyuna en büyük değişikliği kazandıran şeylerden bazıları da değişik harita seçenekleri, yeni yaratıklar, yeni silahlar ve tamamiyle tepeden tırnağa düzenlenmiş bir senaryo olmuş. Size tavsiyem bir kere de olsun mutlaka deneyin!…

Bu Sürümde Neler YENİ?

# Yeni Bölümler (Bağımlılık yapacak seçme haritalar paket içerisinde mevcuttur)
# Yeni Silahlar (Silah görünümlerinde değişiklikler ve silah değiştirmede özel hareketler ilave edilmiştir)
# Güncellenmiş Efektler (Ateş ettiğiniz yerlerden duman yükselmesi, silahların seri hale gelmiş olması, yeni ses animasyonları)
# Ekstradan seçebileceğiniz oyuncu karakterleri, bölümlerde ilginç detaylar, yaratıklar, sürpriz/gizli bölümler ve daha birçok yenilik son sürüme dahil edilmiştir.

İndirmek İçin >>Tıklayınız<<



]]>
https://www.hell-world.org/gamez/half-life-sven-co-op/feed/ 0
Alien Vs Predator 2 https://www.hell-world.org/gamez/alien-vs-predator-2/ https://www.hell-world.org/gamez/alien-vs-predator-2/#comments Fri, 19 Dec 2008 18:00:00 +0000 http://www.hell-world.org/gamez/?p=834

İnsanlar, Xenomorphlar yani alienlar ve Predator bir arada olursa ne olur? Klasik bir cümle kuruyoruz: Bol bol kan olur, şiddet olur. Bu oyunun ilkini oynamamış birisi olarak o oyundan bahsedemeyeceğim… Ancak Alien ve Predator filmlerinin bütün öğelerinin oyuna aktarılmış olduğunu söyleyebilirim. Oyunumuz bir FPS, yani oyunu karakterimizin gözünden takip ediyoruz. Türlü türlü silahlarımız var her zaman olduğu gibi ve sürekli bir şeyleri öldürmemiz gerekiyor. Bu oyunu diğerlerinden farklı kılabilecek şeyse oyunda ya insan, ya alien ya da predator olabilmemiz.

Oyunda sanki seçtiğiniz her ırk için ayrı haritalar veya konu varmış gibi bir hava var. Ancak oyun aslında aynı konunun üç farklı ırk açısından ne anlama geldiği üzerine kurulmuş bir advanture oyunu ve üç ırkın yolu oyunda sık sık kesişiyor. Şöyle ki: İnsanlar alienların yaşadığı gezegende o gezegenin doğası üzerinde araştırma yapmaktadırlar.

Eğer oyunu insan rolünde oynarsanız, araştırma yapılmakta olan bir gezegende bazı kargolar gecikmiştir ve insanların kaybolma haberleri gelmektedir, siz de kontrol etmek için o gezegene iniş yapan asker grubunun bir erisiniz (marine). Nereye kayboluyor bu insanlar neden ölüyorlar derken alienlarla karşılaşıyorsunuz. Çeşit çeşit silahlarınızı kullanıyorsunuz. Sonra bu gezegende araştırma yapan grubun başındaki generalin alienlar ve predator  lar üzerinde yasa dışı araştırmalar yaptığını farkediyorsunuz. Sizi susturmak için hapse atıyorlar, sonra burayı patlatıp kaçıyorsunuz, predatorla kapışıyorsunuz ve alienların da büyük çoğunluğunu öldürüp gezegenden ayrılıyorsunuz.

Yok ben Predator olmak istiyorum diyorsanız ki bence oyunda oynaması en zevkli ırk bu, amacınız insanları avlamak ve gezegeninizden kaçırılan iki klan üyenizi insanların ellerinden kurtarmak. Oyun ilerlerken çoğunlukla yine alienlarla boğuşuyorsunuz, gerçi (Predator alienlar karşısında aşırı dengesiz bir kuvvete sahip o yüzden zaten alienlar her seferinde deste deste saldırıyorlar.) İnsanların elinde klan üyelerini kurtarırken tuzağa düşüyorsunuz ve o araştırmaların başındaki general Predatorun maskesini trophy olarak alıyor ve şerefimizi beş paralık ediyor. Oyunun bundan sonrasında generali kovalayıp şerefimizi kurtarmaya çalışıyoruz. Bütün bu macera boyunca Predatorun görünmez olma, sıcak kana, soğuk kana, metale duyarlı görüş çeşitleri arasında, her biri aşırı güçlü olan Predatora özel silahları kullanıyoruz.

Alien olmayı seçerseniz amaçlarınız çok daha basit ancak ulaşmanız o derece zor oluyor. Oyuna yumurtadan çıkan bir böcek olarak başlıyorsunuz, sizin yumurtanızı taşıyacak kargo gemisinde bir kutunun içindesiniz, ancak salak bir kargo görevlisi sizi bir masanın üzerine gelişigüzel koyuyor ve geminin kalkışındaki sarsıntıdan kutu düşüp açılıyor. Siz yumurtadan çıktıktan sonraki ilk amacınız bulunduğunuz kargo bölümünden kaçmak. Yapabildiğiniz tek şey kendinizi hızla bir yöne doğru fırlatmak ve duvarlarda ve tavanda yürüyebilmek. Bu oyunda en keyifli yönlerden birisi de zaten alien olduğunuzda duvarlarda ve tavanda yürüyebilmek. İkinci görevinizse bu primitif halinizden bir an önce kurtulmak için asalak olarak yerleşecek savunmasız bir insan bulmak. Siz de tamamen savunmasız olduğunuz için oda oda gezip kimsenin yardımına koşamayacağı savunmasız bir insan arıyor bu arada kimseye yakalanmamaya çalışıyorsunuz. Yerleştikten sonraki görevinizdeyse insanın göğsünü parçalayıp çıkıyorsunuz, artık yılan gibi bir şeysiniz ve duvarlarda gezemiyorsunuz, kendinizi fırlatıp ısırabiliyorsunuz ancak sizin ısırıklarınız insanlar için yine pek bişey ifade etmiyor, o yüzden bir an önce büyüyüp gelişmek için küçük bir memeli havan bulmaya çalışıyorsunuz. O görevi de geçtikten sonra ergin bir drone haline geliyorsunuz ki ondan sonra seyreyleyin gümbürtüyü. Silahlarınız, iki adet aşırı keskin pençeniz, kırbaç gibi kuyruğunuz, duvarlarda yürüyebilmek, aşırı hızlı koşmak ve alienın ünlü ağız içinden ileri doğru çıkan kafa kopartan dişleri. Bir de kendinizi aşırı hızla istediğiniz yöne fırlatıp önünüze çıkan herşeyi anında param parça edebilmek var tabii. Bundan sonra tek amacınız kovanınıza (hive)annenizin şefkatli(!) kollarına dönebilmek ve bu yolda sizi engellemeye çalışacak olan insanları ve karşınıza çıkan predatorları haklamak.

Oynanış: Oyun bir FPS olduğu için bilumum silahı uygun yerde uygun düşmana karşı kullanmanız gerekiyor. İnsansanız, tabanca ve taramalı tüfeklerden, alev püskürtücü ve roket atarlara, lazerlere kadar değişen silahlarla ve bunların farklı cephane türleriyle (AP, HP, HE vs.) rakiplerinizi haklıyorsunuz. Sabit bir piliniz var ve bu pil bittikçe kendisini hızla şarj edebiliyor, bu pili fazla bir aydınlık sağlamayan ama iş gören omuz fenerinizde bol bir süre boyunca kullanabiliyorsunuz, ya da (özellikle karanlık alien kovanlarında dolaşırken lazım olan) gece görüş gözlüğünüzde kullanabiliyorsunuz, ancak bu alet pilinizi 20 saniyede falan bitiriyor o yüzden hazırlıksız yakalanmamak için dikkatli kullanmanız gerekiyor. Piliniz şarj olana kadar siz mevta olabilirsiniz çünkü. İnsanken yolunuzu elektronik kapıları açarak, kilitliyseler hack ederek, uygun havalandırma boşluklarında sürünerek buluyorsunuz. Silahlarınızın cephanelerini, sağlık kitlerini ve kurşun geçirmez yelekleri öldürdüğünüz adamlardan veya sağa sola saçılmış olan malzemelerden telafi ediyorsunuz. Ekranın çeşitli yerlerinden sağlığınızı, zırhınızı, cephane durumunuzu sayılarla gösterilmiş olarak izleyebiliyorsunuz. Ayrıca bir de radarınız bulunuyor ve yakın çevredeki canlı aktivitelerini takip edebiliyorsunuz.

Eğer Predatorsanız, yumruklarınıza yerleşmiş olan bıçakları, aşırı keskin olan ve insanlara ve alienlara karşı vazgeçilmez ölümcül silahınız olan mızrağınızı, attığınızda hedefi öldürüp geri dönen normal veya patlayan diskinizi, bir de çivi fırlatan tüfeğinizi ve enerji topu atan bir silahı kullanabiliyorsunuz. Bir de ağ fırlatan tüfeğiniz var. Ağınıza düşen rakip bıçakla veya pençeyle içinden kurtulana kadar gidip kellesini uçurabiliyorsunuz. Sol kolunuza yerleşik olan aleti kullanarak kolunuzdan çok kuvvetli enerji topları fırlatabiliyorsunuz. Ancak Predatorun cephane ve ekran gösterge sistemi insanınkinden tamamıyla farklı. Ekranın sol tarafında sağlığınızı gösteren bir kırmızı çentikler grubu var. Bu çentiklerin sayısı azaldıkça ölüme yaklaşıyorsunuz demek oluyor. Ekranın sağ tarafındaysa bir mavi çentikler grubu var bu grup da enerji miktarınızı gösteriyor. Enerji silahlarınızda, farklı görüş modlarını kullandığınızda veya görünmez olduğunuzda bu enerjinizden harcanıyor. Tedaviye ihtiyacınız olduğunda da kesinlikle bu enerjiden faydalanıyorsunuz kesinlikle sağdan soldan birşey toplama durumunuz yok. (Sağdan soldan topladığınız tek şey öldürdüğünüz insanlardan ve alienlardan trophy olarak kopardığınız kafa tasları. Bu kafa sayısı da ekranda bir kuru kafa yanında çentiklerle gösteriliyor. Single player oyunda bu çentikler eğlenceden başka bir şeye yaramıyor.) Enerjinizi doldurmak için bir aleti açıyorsunuz ve o alet bir süre etraftan enerji emip size aktarıyor. Kendinizi tedavi etmek için yine kolunuzdaki aleti kullanıyorsunuz ve enerjinizi sağlığınızı düzeltmek için kullanıyorsunuz. Predator da insanların yapabildiği gibi elektronik kapıları açabiliyor, bilgisayarları kullanabiliyor ve kilitli kapıları yine kolundaki aletle hack edebiliyor. Tünellerde sürünebiliyor. İnsanlardan üstün olarak kuvvetini toparlayıp çok yükseğe sıçrayabiliyor, ancak bu aktivite sonrasında birkaç saniye hiç sıçrayamıyor. Fazla yüksek olmayan bir yerden atladığında insanların canı yanarken Predatorun canı yanmıyor. Ayrıca görünmez olabilen Predator insanlarla burun buruna gelmedikçe farkedilemiyor, bu yüzden cephaneniz olmasa bile çok kolay avlayabiliyorsunuz. Ancak görünmezlik alienlara karşı sökmüyor. Sıcak kana duyarlı kameranızla insanları her ortamda seçebiliyorsunuz ve enerji silahlarınız ve diskleriniz insanlar kilitleniyor ve ne kadar kaçarsa kaçsın %90 isabet ediyor. Soğuk kana duyarlı kameranızdaysa alienlar aynı şekilde seçilebiliyor ve karanlık kovanlarında dahi onları kolayca görüp silahlarınızı onlara kilitleyebiliyorsunuz. Metale duyarlı kameraysa karanlık yerlerde nesneleri daha iyi görmenizi sağlıyor.

Gelelim alien olmaya: Alien olduğunuzda iki pençeniz, kuyruğunuz ve dişinizden başka hiçbir silahınız yok. Yüksek teknolojili silahlara sahip insanlar ve kuvvetli predatorlar karşısında çok aciz görünseniz bile alienın kontrolü sizde olduğunda aslında hiç de öyle olmadığını görüyorsunuz. Çünkü aşırı hızlı koşabilmek, duvardan duvara atlamak çok yükseklere sıçrayıp, çok aşırı yüksek yerlerden düşüp kesinlikle yaralanmamak ve istediğiniz her an gece görüş özelliği size çok büyük avantaj sağlıyor. Rakibiniz olan insan daha silahına davranana kadar kolunu bacağını koparmış kafasını yiyor oluyorsunuz. Yani elinde alev püskürtücü veya minigun olmayan bir insan sizin karşınızda asla rakip olamıyor. Çünkü bir kere tutuştunuz mu birkaç saniye içinde ölüyorsunuz. Predatorsa gerçekten aşırı zor bir rakip. Çünkü onun enerji silahları illa ki size kilitleniyor ve enerji topunu yediğiniz an ölümle burun buruna geliyorsunuz ve aşırı kıvrak olmanıza rağmen çok düşük bir ihtimalle kaçabiliyorsunuz. Yapabileceğiniz tek şey mümkün olduğunca çabuk Predatora yaklaşmak veya üzerine pençe savurarak uçmanız, çünkü siz ona çok yaklaştığınızda enerji silahları kendisini de etkileyeceği için kullanmıyor. Ancak bu sefer de kabus gibi mızrağıyla başetmeniz gerekiyor çünkü tek bir savuruşta sizi ortadan ikiye bölebiliyor. Zaten predatorlarla birer (veya üçer!!!) boss karakterler olarak karşılaşıyorsunuz. Evet bir bölümde tam üç predatorlar zavallı alien başınıza boğuşmanız gerekiyor. Neyseki Predator çok delikanlı bir mahlukat o yüzden teke tek kapışıyorlar. Yine alienda da sağdan soldan bişey toplamak yok ve ekran üzerinde görebildiğiniz tek gösterge mavi bir çizgi. O da sağlığınızı gösteriyor. Enerjinizi doldurmak için illa ki insan veya predator kafası yemeniz gerekiyor. Başka türlü sağlık dolduramıyorsunuz. Bu sağlık doldurma yönteminde gerçekten çok dikkatli olmanız gerekiyor. Çünkü pençenizi savurup rakibi kafasını parçalayarak öldürdüyseniz veya üzerine uçarak param parça ettiyseniz size yiyecek bir şey kalmıyor. O yüzden yiyeceğiniz adamı fazla mundar etmemeye bakın. Alien sonuçta bir hayvan olduğu için hiçbir kapıyı doğrudan açamıyorsunuz, ya kilitleri ya camları parçalıyorsunuz ya da kendinize geçecek bir havalandırma boşluğu buluyorsunuz.

Oyunun grafikleri hiç fena değil. Çok yüksek çözünürlükler, 16 bit, 32 bit renkler ve kaplamalar ve bir çok 3D özelliği destekleniyor. Ancak oyunda insan karakterlerin yüz çizimleri çok başarısız. Aslında komik. Konuşmalar ve mimikler rezalet. Onun dışında silahlardan harita çizimlerine kadar bütün kaplamalar çok kaliteli.

Oyunun sesleri de başarılı. Seçtiğiniz karakterin ortamla ses etkileşimleri, insan karakterlerin telsiz konuşmaları kendi aralarında muhabbetleri, silah patlamaları koşma sesleri çok güzel. Yine Predatorun silahları koşması ve zafer çığlıkları (böğürme mi deseydim yoksa) çok eğlenceli. Aliennın çığlıkları pençe, kuyruk savurma sesleri de çok iyi.

Genel: Bugünlerde kesinlikle alınası oyunlar arasında sayılabilir. FPS seviyorsanız ve bu tür oyunlardan sıkılmadıysanız deneyebilirsiniz. Oyunun campaignleri biraz çabuk bitiyor ama oynadığınıza kesinlikle pişman olmazsınız. Oyun diğer oyunlarda bu güne kadar pek rastlanmamış kamera açılarını, girilemeyen, ulaşılamayan köşelere ulaşmanızı, değişik ırk seçenekleriyle aynı filmi farklı bakış açılarından izlemenizi sağlıyor.

]]>
https://www.hell-world.org/gamez/alien-vs-predator-2/feed/ 1