http://www.releaseinfo.net/ri/cover/new_velka/1166984014-428px-Trackmania_United_Box.jpg

Herhalde Trackmania serisi bugüne kadar en çok eğlendiğim fantezi yarış oyunu serisi olmuştur. Ancak her ne hikmetse diğer simülasyon yarış oyuncularının ve Need for Speed fanlarının eleştirilerine maruz kalmıştır hep. Siz çizginin salt eğlence tarafında olanlar, biraz da yaşınız geçkinse hatta daha önce de Trackmania’yla hiç tanışmadıysanız alın elinize en başından, çok eskilerden bir 4D Stunts Racing sonra onu ince ince kıyıp Mega Race 2 ile çırptıktan sonra Micro Machines’de on dakika kadar yüksek ateşte pişirin. Üzerine Trackmania serisinin önceki oyunlarını da serpin ve pastamız hazır. Trackmania United.

Uçuş modu

Daha önceki serilerden aşina olduğumuz üç mod United’da da kendine yer bulmuş. Race, Puzzle ve Platform. Race modunda belirlenmiş zamanlara karşı check point’lerden geçerek parkuru tamamlamaya ve yarışı kazanmaya çalışırken Puzzle modunda bize verilen sınırlı sayı ve şekildeki parçalarda bir parkur inşaa etmeye çalışıyoruz. Platform ise benim en çok keyif aldığım ordan oraya atlayıp zıpladığımız belirli yeniden deneme sayısını aşmadan parkuru bitirmeye çalıştığımız gerçek dışı ve inanılmaz eğlenceli bir mod. Üç moda da gerçekten başlamadan önce training parkurlarını bitirmek zorundasınız. Her parkurdan bronz, gümüş ve altın madalyalar topluyoruz ki bu oyunun tamamında var olan bir sistem.Training’i bitirdikten sonra Easy, Normal, Hard diye devam eden parkurları sırasıyla açarak oynamaya devam ediyoruz. Parkurlar arasında kullandığımız araçlar değişebiliyor ve bunların kullanım hissi birbirlerinden tamamen farklı. Fantezi bir yarış oyununda buna özenilmiş olması güzel bir durum açıkcası.

Peki buraya kadar herşey iyi, güzel de bu saydıklarım zaten daha önceki Trackmania oyunlarında mevcut olan şeylerdi. Oyuna girdiğinizde solo seçeneğinde görecekleriniz bunlardı. Gelin bakalım yeni ne oyuncaklarımız var.

Manialink

Trackmania United adına uygun olarak Mania deneyimini neredeyse bir Devasa Online genişliğinde sanal aleme taşıyor. Peer2Peer mantığıyla rakiplerimize dadanıp meydanlara çıkıyoruz. Solo modunda yaşadığınız deneyimin aynısını bu kez onlarca oyuncuyla birlikte yaşıyorsunuz. Hatta solo modunda farkedeceksiniz ki her parkurda yaptığınız zamanı kaydetme opsiyonu var ve bu kaydetme opsiyonu ister sadece sizin göreceğiniz training amaçlı isterseniz diğer oyuncularla paylaşılan official şeklinde olup kendinizi sizin gibi diğer oyuncuların içinde nerede olduğunuzu gösteriyor.

Online ortama geçmenizle beraber bir kavramla daha tanışıyoruz, o da para tabiki. Örneğin az önce bahsettiğim parkur zamanınızı kaydedip online olarak yayınlama durumu. Bir parkurda bunu ikinci kez yaptığınızda göreceksiniz ki oyun sizden on bakır istemekte. Peki bu bakırları nasıl kazanacağız? Oyundaki solo zamanlarınızla, yaptığınız ve paylaştığınız parkurlarla, parkur süresince yaptığınız akrobatik hareketlerle, diğer oyuncuların paylaşımına sunduğunuz her türlü oyun içi materyalle kısaca öyle ya da böyle bu bakırları kazanıyoruz. Tabii bu kazandığımız bakırlarla sadece parkur zamanlarımızı yayınlamıyoruz. Bu parayla aynı zamanda diğer oyuncuların replay’lerini, arabalar, parkurlar, puzzle için değişik parkur parçaları gibi pek çok çeşitli şey almak mümkün.

Oynatalım Uğur’cuğum

Bir diğer bahsetmeye değecek özellik ise replay’lerimizi montajlamak. Çok detaylı bir şekilde burada replaylerimiz üzerinde oynayabilmekteyiz. Montaj bölümünde beni en çok şaşırtan ise replay’leri gerçek birer video dosyası olarak kayıt edebilmeniz; üstelik inanılmaz seçeneklerle. Örneğin 25xAA ve kaliteli motion blur gibi. Sakın olaki bu dediklerimi bildiğimiz oyunda mevcut olan anti-aliasing ve motion blur’la karıştırmayın. Ortaya çıkan sonuç öyle kaliteli ki oyundaki grafiklerle alakası dahi yok.

Trek Manyağı

Bu kadar içerik konu bahsinden sonra biraz da oynanışı ele alalım. Bu türde bir oyunun sürüş dinamikleri elbette bir Live for Speed hatta daha arcade olan Need for Speed bile değil. Amaç da o değil zaten. Amaç tamamen eğlenmek ve inanın bana Burnout serisinin sürüş dinamiklerinden bile Trackmania United’dan aldığım keyfi almamıştım. Verilen hız duygusu müthiş. Hele birazdan anlatacağım grafik ayarlarıyla odam resmen küçük bir Arcade Salonuna dönüştü. Bir aksilik olmazsa hazırladığım video klip (bkz. 00:20) ile de bu hız duygusuna nail olabilirsiniz. Yarışlar oldukça eğlenceli olmasının yanında kontroller de hayli basit.Aslında biraz gereğinden fazla basit. Tek tuşla anında yarışı yeniden başlatabilir veya başka bir tuşla en son geçtiğiniz check-point’e dönebilirsiniz. Bunlar oynanışı hızlandıran artı yönler. Ek olarak kamerayı da numpad’deki tuşlar aracılığıyla değiştirebiliyoruz. Yine numpad’den korna ve hud’ı kapatma gibi işlevleri yerine getirebiliyoruz. Gariptir ki ben oyunun hiç bir yerinde bu tuşları gösteren veya değiştirmeye yarayan bir opsiyon göremedim. Zaten maksimum keyfi almanız için bir oyun tablası olmazsa olmaz durumda.

[Resim]

Bazen yarışın tam en heyecanlı yerinde sinematik kameraya geçişler var. Bu durum tamamen otomatik ve sinir bozucu geldi gözüme. Çünkü olmadık kazalar meydana gelebiliyor. Özellikle aniden karşınıza çıkan virajların bol olduğu atlamalı, zıplamalı parkurlarda önünüzü göremiyorsunuz ki problem oluyor. Belli ki oyunu zorlaştırma adına kasıtlı yapılmış bir hareket değil ama uygulanışı pek başarılı olamamış. Son olarak bir de arada sırada maceracı ruhunuzu ortaya çıkarın ve parkur alanının en dışına gitmeye çalışın bakalım neler olacak? Bir başka ilginç detay da sevgili okurlar, oyunun bugüne kadar gelmiş geçmiş en iyi stadyum çimlerine sahip olması. Evet evet ne Pes, ne de Fifa, çimlerin gerçekten var olup tek tek ezilebildiği tek PC oyunu şimdilik Trackmania United.

[Resim]


Pasta, Cila

Eh oyunun hayli arcade havası taşıdığını belirttik değil mi? Grafik ve sesler de tam manasıyla yine bu havada. Her ikisi de tamamen arcade havası taşıyor. Grafiklerden zaten bir GT veya PGR 3 kalitesi beklemek yanlış olur ama seslere bozuldum doğrusu. Hem şarkılar hem sesler çok sentetik olmuşlar, üstelik kayıt kaliteleri de düşük. Neyseki online olarak oyuncuların yaptıkları müzikleri indirebiliyoruz. Şimdi gelelim bilgisayarın bulunduğu odayı arcade salonuna çevirmeye. Oyunun grafikleri çok iyi olmamasına rağmen sahip olduğu ayar seçenekleriyle sisteminize göre istediğiniz şekilde esneklik sağlıyor. Benim tavsiyem tek tek uğraşmaktansa hazır ayarlardan birini seçip seçtiğiniz ayarla bench almanız. Bunu da oyuna girmeden önceki ayarlardan yapmak mümkün. Böylece bir sürü vakti boşuna harcamamış olursunuz. Evet ne diyorduk arcade salonu. Bunun için başta gerekli olan şey tüm grafik detaylarını sonuna kadar açmanız (6xAA ve 16xAF dahil). Eh arcade bunun neresinde diyecek olursanız çözünürlüğünde derim. Şimdi 6x anti-aliasing’in etkisini tamamen kaybetmediği en düşük çözünürlüğe kadar inin. Örnek olarak benim 20 inç geniş ekran monitörümde bu çözünürlük 800×480 idi. Böylece herşey “benim için” daha bir sinematik havaya büründü ve aldığım tad iki kat arttı. Siz de deneyebilirsiniz.

Otomobil uçar gider…

Baştan anlaşalım. Trackmania United her yarış severin sevebileceği türden bir oyun değil. Daha ziyade salt ve anlık eğlence düşkünlerini tatmin edebilcek kapasitede. Hatta bu kapasitesi sağladığı görsellik ve içerik açısından hayli geniş. Serinin öncellerinin üzerine eklediği pek bir şey olmasa da online opsiyonundaki çeşitlilik serinin takipçilerini fazlasıyla tatmin edecektir. Daha önceden bilmeyenler, oynamamış olanlar için de Trackmania United seriyle tanışmak için güzel bir fırsat. Üstelik fiyatı da diğer yarış oyunlarına göre daha hesaplı. Unutmayın ki oyuncularının içerik sağladığı oyunlar her zaman daha uzun ömürlü olmuştur. Trackmania’da bunlardan biri. Herkese iyi yarışlar…