Spartan, Slitherine Entertainment’ın üçüncü yapımı. Oyunu Just Play dağıtmış. Slitherine, sektöre Legion ve Chariots of War gibi oyunlar sunmuş bir yapımcı. Ekibin işlerine ana hatlarıyla baktığımızda genelde oyunun arka planında yer alan dokulara gösterdikleri özeni, grafik tasarımlarındaki doku kaplmalarına göstermediklerini görüyoruz. Öte yandan “şahane grafikler, gerçeğe çok yakın hede hödö” gibi iddiaları gerçekten başarabilen oyunların sayısı henüz bir elin parmaklarına ulaşmış da değil. Bu durumda grafik beklentisini erteleyebileceğimiz bir oyunla karşı karşıya olduğumuzu kabul etmeliyiz… Öte yandan oyunun 2D/3D seçeneklerinden hangisini seçiyorsun derseniz ben 2D’yi tercih ederim, çünkü 3D modu gerçekten çok başarısız ve fonksiyonel olmaktan uzak.

Lafı bırak, mitolojiye bak…

Spartan bizi alıp, Antik Yunan’a götürüyor. Bu sıralarda bu çok sık yaşadığımız bir şey; zira Wolfgang Petersen’in Troy’u da gösterime girmiş durumda. Öte yandan antik atmosferi sunmada Spartan, Troy’dan daha başarılı olabiliyor. (en azından şu kadarını söyleyeyim, destanda Truva savaşı 10 yıl sürer, filmde ise 15-20 gün içinde bitiyor…)

Bildiğiniz ya da şimdi öğreneceğiniz gibi, Ares ile Athena arasındaki mücadele zamanla Sparta ile Atina arasındaki rekabete dönmüştü. En sonunda Sparta kendi savaş çığırtkanlığının kurbanı olup Makedonya’da Atina’nın üstünlüğünü kabul etmesiyle de Helen, yani Yunan çağı başladı. İşte tam bu sırada Yunanistan’ı tehdit eden bir büyük güç vardı: Persler. Bütün dünya tarihini size anlatacak değilim, anlatsam da dinlemezsiniz. Ancak hiç olmazsa bir kısmını öğrenmek için Spartan’ı almanızı tavsiye ediyorum.

Spartan esas itibariyle sıraya dayalı bir strateji (TBS) oyunu. Menüleri ve arabirimi ile bir Civilization klonu gibi görünse de, aslında Spartan Civilization adıyla çıkıp TBS’yi gözden düşüren bütün oyunlardan daha iyi (elbette Sid babanın Civ III’ü ve Alpha Centauri’si hariç, bu oyunlar türün en güçlü öğeleri). Haritada uygun yerlere şehir devletleri serpiştirilmiş ve sizin tarafınızdan ele geçirilmeyi bekliyorlar. Zaten oyunun temel çizgisi de bu yönde; neticede silahla mızrakla ya da diplomasiyle bütün dünyaya hakim olmak. Ancak Antik Yunan’daki sınırlar içerisinde, yani bütün dünya dediğimiz yer Ege kıyıları, Batı Anadolu ve biraz da Dalmaçya ile sınırlı…

Oyunda mitolojinin ve eski destanların izleri görünse ve bazı uğursuz şeyler tanrılara bağlansa da aslında bu sizin hareketlerinizi ve stratejinizi kısıtlayacak şekilde dizayn edilmemiş. Bir kere mitolojik bir ortamda olduğunuz halde mitolojinin kendisi kadar dindar olmanıza gerek yok. Halkınız dindar olsun yeter. Sizi savaşa ve zafere taşıyacak unsurlar hemen hemen asla tanırlar tarafından size sunulmuyor. Bu özelliğiyle de mitolojik dönemlere ilişkin oyunlar arasında Spartan’ın yeri ayrı oluyor. Ayrıca, oyunda bu mistik eserlerde yer alan her türlü çeşitlilik ve zenginlik var. Araştırmanızı ve bulmanızı bekleyen mitolojik görevler, karşılaşacağınız ateşe tapan barbarları hak yoluna döndürme çabanız, eski yazıtlarda yer alan yüzlerce şehir devletinin tamamı, Kuzey Afrika’dan gelen uluslar… Mitolojideki tüm çeşitlilik oyuna yansıtıldığı halde oyun bir “tanrıları memnun etmecilik” oyunu olmaktan tamamen kurtarılmış. Her şeye rağmen düşünmeniz gereken kaynak yönetiminiz ve hepsi de aslında düşmanınız olan komşu ve müttefiklerinizle ilişkileriniz.

CIV’ın ettikleri ve etkileri

CIV etkisi altında fazlaca kalınarak hazırlanmış arabirimde, şehir ekranı ve ana harita ekranı hemen hemen türün bütün oyunlarında aynıdır. Oyun ekranımızda haritaya saçılmış haldeki çeşitli türden birimler ve şehirler, coğrafi özelliklere göre farklılık gösteren ulaşım yolları, doğal sınırlar, dereler göller vs. vs. var. Bu türün tüm oyunlarında olan önemli bir standart, doğaya ilişkin boyut duygusunu vermekten çok uzak olan TBS türünün, yüzünün akıyla çıktığı yer coğrafi etkilerin oyunlara yansımasıdır. Bunu da basit bir 3 seviyeli yükseklik ayarıyla yapmaz, en ince ayrıntısına kadar her türlü coğrafi özelliği oyuna katmaya çalışır. Genelde bu coğrafi etki kuracağımız şehrimizin bir anlamda kaderini belirler. Kısaca söylemek gerekirse, içme suyu sıkıntısı olan bir yere şehir dikmenin, ve de şehirdeki insanların susuzluktan ölmelerini izlemenin gereği yok. Aynı şekilde sıra dağların güneyinde yer alan şehirler kuzey rüzgarlarından etkilenmezken, kuzeyde yer alan şehirler de iyi tarım ürünleri veremeyecekler. Bu bir çok strateji oyununda görülmeyen bir özellik olsa da, CIV’in getirdiği ve TBS için olmazsa olmaz bir standart. Yani pek göstermiyoruz ama biz TBS’ciler aslında oyunun kralını oynuyoruz 🙂

Spartan’da CIV’den gelen bir diğer yan da şehir yönetimi. CIV’deki gibi en genel haliyle şehirlerimize çeşitli binalar yapabiliyoruz. Bu binaların türlü türlü işlevleri var. Diktiğimiz binalar çoğu zaman bize daha sonra üretilebilecek türden teknolojilere binalara ya da birimlere erişme sağlıyor. Geriye kalanın önemli bir bölümü de kaynak üretme sistemi için kullanılıyor. Bir de kültürel etkisi olan binalar var, kiliseler, tiyatrolar okullar kütüphaneler gibi şekillerde tezahür ediyorlar. Bu binaların oyuna iki türlü katkısı var. İlki şehirdeki halkımızın refah seviyesini arttırıyor. Refah seviyesi aratan halk da daha mutlu oluyor. Mutlu olan halkın da daha üretken olacağını ve savaş makinemize dişliler ekleyeceğini unutmayalım. Bir diğer etkisi ise küresel etki. Bu etki ile hem kendi hükmümüz altındaki şehirlerin hem de komşu şehirlerin halkını kendimize hayran bırakmamız mümkün ki, bu da iyi ikili ilişkiler için olmazsa olmaz… Ticaret anlaşmaları imzalamak, ticaret yolları kurmak ya da tek kurşun (kurşun değil tabi, mızrak) atmadan fetihler yapmak için bu küresel etkiye çoğu zaman ihtiyaç duyacağız.

Spartan’ın elbette ki strateji türüne kazandırdıkları da var, yani, sadece kendinden önceki oyunların tekniğini yeni bir tarihi içerikle sunmakla kalmıyor… Gerçi bu yaptığını çok çok iyi yapıyor ya… Gerçekten de Spartan’da Zeus döneminde kalan Yunan’a ilişkin hemen her şeyi bulmanız mümkün; hatta Yunan kimliğinin henüz oluşmamış olduğunu bile. Gerçekten de, sadece o dönem için değil daha uzun yıllar süren Antik Yunan çağı boyunca Yunanlılar kendilerini Yunan olmaktan çok bağlı oldukları polislerin vatandaşı gibi görürlerdi. Ve takdir edersiniz ki, köyden biraz daha iyi organize edilmiş basit şehir örgütleri olan bu polisler, Ege’nin iki yakasında düzinelerce, hatta yüzlerceydiler… Bölgede bugün inceleme yapmaya kalksak, birbirinden apayrı beş farklı ulusun tarihi hakkında araştırma yapmak için 30km?’lik bir alan yeterli olacaktır. Bu da oyunun geçtiği dönemde birbirinden bağımsız yüzden fazla ulus olduğu anlamına geliyor. Ama korkmanıza gerek yok. Wolfgang Petersen’in altından kalkmayı başaramadığı şeyin altından Slitherine Software kalkmış ve tarihi kayıtlarda yer alan her ulusu birerbir haliyle oyuna katmayı başarmış. Milyonlarca dolar harcanarak yapılan bir filmde herkes Yunan ulusu için çalışırken ve tarihi gerçeklerin suyu çıkarılırken, Slitherine Software gibi oldukça mütevazi bir yazılım firması bile tarihin hakkını vermeyi başarmış…

Spartan’dan önce, Spartan’dan sonra

Spartan’ın türde yenilik yaptığı özelliklere değinecektim laf nereye geldi. Tabi, TRG okurları çok iyi biliyorlar ki, TRG yazarları, yazılarının kontrollerinden çıkmasına asla izin vermezler… Ne yapıyorsak oyunu oynarken düşünmeniz için yapıyoruz… Yapmayanlara ya da yapamayanlara selam olsun.

Aslında Spartan’ın türde safkan bir yenilik yaptığını söylemek gerçekten çok fazla coşumculuk olur (ki işte yazı ancak o zaman kontrolden çıkmış olur :P). Spartan kendinden önceki TBS oyunlarının bütün iyi özelliklerini birerbir içinde barındırıyıor. Ve başka türden stratejilerin olumlu bir çok özelliğini de harmanlayıp benzerlerinden ayrılıyor. Kast ettiğim şey elbetteki savaş modu. Oyunun savaş modunu babadan kalma usulde halletmeniz mümkün, yani yepyeni bir CIV-II oynamak istiyorsunaz oyunda bu da var. Ancak Spartan’da yer alan gayet başarılı 3D savaş seçeneğiyle ordularınızı yönetmek de ayrıca büyük bir zevk. Bu türden savaş yönetim tarzları gerçi daha önce bir çok strateji türünde denendi ve hatta sadece bu mod üzerine kurulu gayet başarılı bir çok seçenek de var. Ancak bu savaş sisteminin giderek TBS’lerde yaygın olarak kulanılmaya başlaması ve doruğa çıkması da Spartan’a nasip olmuş.

Oyunda elimizdeki belli sayıda ve belli türden askerleri birleştirip tek bir ordu şeklinde hareket ettirmemizi sağlayan bir birleştirme seçeneği var. Bu sayede süvari piyade ve okçulardan oluşan bir gurubu birbrine bağlayıp her yere birlikte gitmelerini sağlamanız mümkün. Bu seçenekle elimizde çeşitli durumlar karşısında farklılık gösterebilen bir savaş makinesı oluşuyor. Dediğim gibi savaşları babadan kalma şekilde halletmek mümkün; kendi ordunuzu rakip ordunun bulunduğu kareye sürüyorsunuz ve bilgisayar olasılıkları hesaplayıp size savaşı kazanıp kazanamadığınızı gösteriyor. Ancak savaşı yönetmeniz de mümkün, hem de Sparta usulüyle… Bu savaş moduna değinecek olursak, öncelikle çok basit bir arayüzde ordumuzun içindeki asker türlerini, savaş alanını, formasyon şekillerini vs. gösteren bir ekranla karşılaşıyoruz. Bu arayüzdeki güzel özelliklerden biri savaş alanı hakkında topografik bilgimizin de savaşa etki etmesini sağlamak olmuş. Scouting denilen yeteneğimizle kimi zaman savaş alanına girdiğimizde düşman askerlerinin ne konumda yer alacağını bilemeyeceğiz, kimi zaman da onlar bizim nerede olduğumuzu bilemeyecekler… Bu görünürlüğe etki eden özellikler arasında, ordumuzdaki araştırma yeteneği yüksek birimlerin olması ya da coğrafi şekillerin etkisi olabilir. Spartan bu konuda hiçbir noktayı kaçırmamış.

Askerlerimizin savaş meydanında nasıl yer alacağına da formasyon şekilleriyle karar veriyoruz. Düşmana tek sıra halinde geniş bir şekilde karşı koyup arkalarına dolaşma emri verebilirsiniz, ya da öne koyacağınız piyadelere absürd bir şekil vererek düşmanı şaşırtabilirsiniz… Yaratıcılığınızın savaşa birebir etki edeceğini unutmayın. Savaşa bire bir etki eden diğer bir özellikse savaş komutlarımız. Formasyonu ayarlayıp savaşa başladığınız anda artık her şey kontrolünüzden çıkıyor. Ama hala savaşa etki etmenizi sağlayan emirler verebiliyorsunuz. Bu emirler arasında tüm askeri gücü harekete geçiren taarruz, bütün güçleri savaş alanından çekip canlarını kurtaran geri çekilme emirlerinin yanı sıra, uzun süren ve ağır kayıplar verilen savaşlarda moral yönünden zayıflayan orduyu şevke getirmeniz için “yürüyün aslanlarım” anlamına gelen bir savaş borusu seçeneğimiz var… Bu savaş emirlerinin nasıl etki ettiğini tam çözmeniz için oyuna girişmeden önce hazırlık anmalında biraz takılmanızda fayda görüyorum. Farklı türden ulusların farklı askerleri farklı formasyonlara daha başarılı olabiliyorlar. Öte yandan okçuları meydanın önüne sürüp piyadeleri geride tutmanın ve süvarilerle düşmanı kıstırmaya uğraşmanın bir anlamı da yok. Öte yandan düşman ordusunun tepkilerine de cevap vermelisiniz… Yoksa kazanmak üzere olduğunuz bir savaş elerinizin arasından uçar gider…

Spartan bir ulusu zengin ediyor

Sadece Spartan’da değil her strateji oyununda rakibi yenmemizi sağlayan silahı üretmek için daima az da olsa kaynağa ihtiyaç duyarız. Şu işe bakın ki Spartan bu kaynak olayını çokça abartmış durumda. Spartan’da ben diyim 10 siz deyin 20 tane kaynak var (çok yani). Odundan demire, gümüşten yiyeceğe kadar her alanda onlarca çeşit kaynak var… Kafanızı karıştıracak olan asıl şey ise, her şehrin kaynakları üretmeyi paylaşmaları ve bunun bir kaosa yol açması. Çok gelişmiş bir şehir için sorun yok ama taşrada kalmış şehirler için her şey çok iyi giderken istemeden de olsa kaynak sıkıntısı baş gösterdiğinde halkınız mutsuz olabiliyor ki, bu çoğu zaman sivil darbenin şehri ele geçirmesiyle sonuçlanabiliyor. Bu sorunun üstesinden gelmek için de oyun size türün diğer örneklerine oranla çok gelişmiş bir ticaret seçeneği sunuyor, bu ticaret seçeneğinde Caesar serisiyle, yani Impressions’ın şehir kurma oyunlarıyla yarışacak kadar iyi. Komşu uygarlıklara diplomatlar yollayarak sadece casusluk değil tüccarlık yapmak da mümkün. Üstelik iyi geçindiğiniz ülkeler size indirimler ve gümrük vergilerinde avantajlar da sunuyorlar. Bu özelliği sayesinde kendi şanlı ulusunuzu sürekli güçlü tutmanız mümkün.

Oyun ile ilgili sözlerimi burada noktalamaya başlıyorum. Spartan oldukça mütevazi bir şirketin küçük bütçeli bir projesi ve tahminim o ki büyük kar da getirmeyecek. Ancak benim ve benim gibi strateji türünün hemen her örneğini bir şekilde oynamaya meraklı oyuncuların hemen kabul edeceği gibi, oyun gerçekten çok sağlam stratejik ve tarihsel öğeler üstüne kurulu. Özellikle inanılmaz derecede başarılı eğitim görevleri ve sürekli yazılı yardım veren uyarı menüleriyle Spartan, bu türden bir oyun için çok dik olan öğrenme eğrisini de hayli aşağı çekiyor. Oyunun çok ufak eksiklikleri var. Örneğin grafik kaplamalar günümüz şartları için yetersiz, sesler pek başarılı değil ve 3D savaş modundaki kamera açılarının fonksiyonel hiçbir özelliği yok. Ancak bu dönemde tek kişilik oyunu sağlam ve strateji dozu yüksek bir TBS oynamak istiyorsanız Spartan’ı uzun süre elinizden düşüremeyeceksiniz. Hemen ekleyeyim, oyunun resmi web sitesinde şimdiden bir çok yama yayınlanmış. Kullanmanızı tavsiye ediyorum.