[Resim]

Elektronik devrim öncesindeki en büyük eğlencelerimizden biriydi oyuncak trenler. Yıllar içinde gelişen teknoloji ile birlikte bu tip oyuncaklar yerlerini dijital oyuncaklara bırakmaya başladı ve ne yazık ki alternatif eğlence konumuna düştüler. Ama oyun yapımcılarının arasında öyle biri vardı ki oyuncak trenlerini tozlu kutulara kaldırmış olanlara eski göz ağrılarını yeniden hatırlattı. Bu oyun yapımcısı Sid Meier’den başkası değildi..

1987 yılında Pirates isimli klasiğe imza atmış olan Sid Meier, takımı ile 1990’da Railroad Tycoon’u yayınladı ve oyun büyük ilgi gördü. Büyük ilgi gören çoğu oyun gibi Railroad Tycoon’un da devam oyunları yapıldı. 1998’de Railroad Tycoon 2, 2003’te de serinin 3. oyunu yayınlandı.

Firaxis’e trenle kaç saat çeker buradan

Sid Meier oyun severlere trenleri bir kez daha hatırlatmanın vaktinin geldiğini düşünmüş olmalı ki, geçtiğimiz günlerde Sid Meier’s Railroads!’u raflarda görebilme şansına eriştik. Oyunu elimize aldığımızda, ilk dikkatimizi çeken nokta tek cd halinde gelmesi. Dolayısı ile kısa süren bir kurulumdan sonra, oyuna girerken hoş bir giriş videosu ile karşılaşıyoruz. Bu giriş videosunu izleyip menüye eriştiğimiz anda ise gördüğümüz gibi oyunda eğitim görevleri mevcut. Tavsiyem bu eğitim görevlerini atlamamanız. Kısa olan eğitim görevleri oyunu anlamanızı oldukça kolaylaştıracaktır.

Eğitim görevlerinden sonra artık heyecanla oyuna girişmeye hazırlanıyoruz. Sid Meier’s Railroads (artık kısaca SMR diyeceğim) bize oynayabileceğimiz 15 farklı senaryo sunuyor ve bu senaryolar İngiltere, Fransa, Almanya, Amerika vs. gibi birçok farklı yerde geçiyor. Senaryonun geçtiği yer kadar hangi zaman dilimi içinde geçeceği de büyük önem taşıyor. Zamanın değişimi ile şehirlerin ihtiyaçları değiştiği gibi aynı zamanda teknolojide değişiyor. Günümüze yakın olan zamanlara yaklaştığımızda daha iyi lokomotifler üretilmeye ve dolayısı ile daha hızlı ve güçlü trenler üretilmeye başlıyor. 19. yüzyılın başlarındaki buharlı trenlerin yerlerini zamanla dizel trenler ve elektrikli trenler alıyor. Senaryo seçme ekranında bulunan ayarlardan “routing difficulty” oyunun oynanışında kilit bir nokta. Yol zorluğu olarak Türkçeleştirebileceğimiz bu kavram trenlerin bir rayda karşı karşıya geldiğinde nasıl davranacağını belirliyor. En zor seviyede 2 tren karşılaşınca dururken, en kolay seviyede ise yavaş olan hızlısının geçmesini bekledikten sonra hareket ediyor. Benim şahsi fikrim en zor seviyede oynamanın en keyifli olduğu. Böylece daha planlı programlı demiryolları döşeyip oyundan daha fazla zevk alabilirsiniz. Senaryo ekranında bundan başka zorluk seviyesi ve yapay zeka rakiplerinizin kaç kişi olacağı ayarları mevcut.

Bir senaryoya başladığımızda göreceğimiz üzere bize verilmiş olan görevler var. Bu görevler hedeflenen senelere göre çeşitlilik gösteriyor. İki istasyonu birbirine bağlamak gibi basit görevlerin yanında gerçektende yüksek zorluk derecesinde bizi oldukça zorlayan görevlerle de karşılaşıyoruz. Bize verilmiş ana istasyonu bir başka istasyonla bağladıktan sonra paramızın yettiği ve teknolojinin elverdiği en iyi treni alıyoruz. Trenin rotasını da tabiki kendimiz belirliyoruz. Trenlerde özellikle hız ve çekme gücü büyük önem taşıyor. Burada dikkat etmemiz gereken nokta ise bir trenin yolcu taşımak için uygun olurken, diğerinin yük taşımak için daha uygun olması. Bu gibi ayrıntılar oyuna ayrı bir gerçekçilik katıyor ve oyun atmosferine de pozitif etki yapıyor.

Üretimden Halka..

SMR’da oyun yapısı işleyiş olarak oldukça başarılı. Farklı ihtiyaçları olan şehirler mevcut ve biz birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılayacak şehirler arasında taşımacılık yaparak yolumuzu buluyoruz. Oyunun bir diğer özelliği olan entegre üretim yapısı ise oyunda en beğendiğim noktalardan biri. Örneğin otomobil üretmek çok kazançlı bir iş olmakla birlikte oldukça zahmetli. Otomobil üretme maceramız cevher elde edilen demir madenlerinde başlıyor. Elde ettiğimiz cevherleri, çelikhanelere trenlerle getirip çelik elde ettikten sonra, elde ettiğimiz bu çelikleri otomobil imalathanelerine yine trenlerimizle getiriyor ve burada da imal ettiğimiz otomobilleri otomobil ihtiyacı olan yerlere dağıtıyoruz. Bu tarz entegre üretim oyunun işleyişinde önemli bir misyona sahip. Şarabın fabrikalarında üretimi için üzüm bağlarından üzüm getirmek ve yemek üretimi için tarlalardan mahsül veya çiftliklerden kırmızı et getirmek bu entegre üretime küçük örnekler. Bu üretim zincirinde her bir adımdan para kazanıyoruz ve bu şekilde bir şeyleri başarma hisside gayet güzel bir biçimde oyuncuya aşılanmış oluyor.