Half Life için şimdiye kadar yüzlerce mod yapılmıştır. Ne de olsa yılın en iyi oyunuydu ve çok tutulmuştu. Şimdi anlatacağım oyun ise bir Half Life modu sanılıyordu ama bu oyun başlı başına konusu olan ve oynayabilmeniz için Half Life’ın sisteminizde kurulu olmasına gerek olmayan bir oyun.

Gelelim oyunumuzun konusuna (size demoda anladığım kadarını anlatmaya çalışacağım.). Adını öğrenemediğim bir gezegene iletişimin neden kesildiğini öğrenmek için, bir grup geliyor. Fakat geldiklerinde gezegenin yaratıklarca istila edildiğini görüyorlar. Yaratıklar grubumuza saldırıyor ve komutanımız kayboluyor. Herkes onu öldü sanıyor (ileride ölmediğini anlayacağız.). Hatta birliğe heykelini bile dikiyorlar. Olayın üzerinden bir kaç yıl geçiyor. Oyunda komutanımız kaybolduğu gezegene tekrar gideceğiz ve giden grubun komutanı da siz olacaksınız. Giriş kısmında Half Life’taki gibi bir aracın içinde başlıyoruz oyuna. Etrafı geziyoruz biraz ama bu sefer Dünya’da değil uzaydayız. Bunda yeni bir şey gördüm genelde Half Life’ın eğitim kısmı Boot Camp denilen yerde geçerdi fakat bu oyunda New Game yaptığınızda önce bir eğitimden geçiyorsunuz (gerçekten zor bir eğitim). Eğitim bölümünü geçtikten sonra komutanın kaybolduğu (öldüğü sanıldığı) gezegene yeniden dönüyoruz ve orada araştırmalara başlıyoruz.

Gittiğimiz gezegende önce etraf çok sakin ama biraz sonra bir adamımızın yanına gittiğimizde onu yeşil kutuya benzer bir şeyin yanında durduğunu görüyoruz. Adamımız bize: “Kaç buradan, bu bir tuzak” diye bağırıyor. Sonrasında büyük bir patlama oluyor. Duvarlar çöküyor, hayvanlar ölüyor. Tabi biz de kaçmaya başlıyoruz. Beni en çok şaşırtan ise bize bu saldırıları yapan ve o büyük patlamaya sebep olan kişi bizim yıllar önce öldü sandığımız komutanımız oluyor. Evet o ölmemiş, yaşıyor. Kendine orada bir ordu bile kurmuş. Oyunun başında bu kadar hareketlilikten sonra bu gezegenden kaçmamız gerekiyor (zaten bu gezegenden kaçtıktan oyunun ilk bölümü de bitiyor). Komutanın ölmediğini de şöyle öğreniyoruz. İlk bölümde ilerlediğimizde demir parmaklı bir kapının ardından komutanımızı görüyoruz. Bize bir konuşma yapıyor ve ortadan yine kayboluyor.

Konu gerçekten ilginç. Daha sonra oyunda ilerledikçe başka bölümler göreceğiz. Gerçekten çok ilginç gezegenler var. Bu arada diğer Sierra oyunlarında görmediğim bir şey var. (Half Life ve Opposing Force’dan bahsediyorum.) Oyunda demolara yer verilmiş. Olayların gelişim sırasına göre bir takım demolar izliyoruz (İlk gezegenden kaçtığımızda izlediğimiz demo gibi.).Oyunun sonunu merakla bekleyeceksiniz. Çünkü olaylar gerçekten çok ilginç bir şekilde gelişiyor ve yeni gezegenleri ya da yeni bölümleri diyeyim çok merak edeceksiniz.

Oyunda karşılaştığım tek zorluk ise oyunun en başından itibaren çok zor ortamlarda geçmesiydi. Yani sürekli size saldıran adamlar var ve o yetmezmiş gibi bir takım yaratıkların da saldırısına uğruyorsunuz.(Dinozorlar, robotlar gibi)

Oyundaki yapay zekayı pek beğenmedim. Bir ara önümdeki adam sağa sola atlayarak manevra yaptığında aklıma No One Lives Forever’daki yapay zeka geldi. (bildiğiniz gibi No One Lives Forever’da yapay zeka mükemmel.). Ama biraz daha ilerleyince hayal kırıklığına uğradım. Genelde böyle manevraları yapmıyorlar (ara sıra yapıyorlar). Onun dışında karşınıza çıkan kişiler sadece ateş ediyor ve ot gibi dikiliyorlar. Bu oyunun kötü taraflarında biri tabi ki. Onun dışında oyunun geri kalan kısmı fena değil.

Oyunun oynanabilirliği de hemen hemen herkesin alışık olduğu tarzda. Yani klasik Half Life tarzı. Half Life oynayanlar bu oyunu da çok rahat oynayabilirler. Fazla emek harcamanız gerekmeyecek. Görüntü olarak da Half Life’a çok benziyor. 3D hızlandırıcılı 8MB’lık bir ekran kartıyla oyunu en yüksek çözünürlükte oynayabilirsiniz.

Oyunda 7 çeşit silah bulunuyor. Bu silahların değişik modları var. Bu modları oyun esnasında mouse’unuzun sağ tuşuna tıklayarak ulaşabilirsiniz. Silahtan silaha değişen modlar var. İyi bir silahın modları daha fazla.(Normal bir tabancanın dört modu bulunuyor: charge, sniper vb.) Bir de silahlarınızı uzun süre ateşlerseniz silahın ısısı artıyor ve silah bozuluyor. (Kendi kendine ateş ediyor, ateş ederken elinizi tetikten çektiğinizde ateş etmeye devam ediyor vb.)

Her Sierra oyununda olduğu gibi bunda da multiplayer bulunuyor (Her Sierra oyunu dememin sebebi bu oyunun arabirimi ve diğer özellikler tamamen Half Life’a benziyor. Half Life da multiplayer’sız olmaz tabi ki). İyi bir Counter Strike oyuncusu olduğum için multiplayer’a şöyle bir göz attım. Multiplayer oyununda sadece beş harita bulunuyor (frontier, highnoon, meltdown, rusted, takeoff). Multiplayer’ı pek beğenmediğimi söyleyeyim. Artık multiplayer oynayıp oynamamak size kalıyor (benim ilgimi çekmediği için bunları söylüyorum yeni ortamlar arıyorsanız ve Half Life multiplayer’dan sıkılmışsanız deneyebilirsiniz.)

Oyun gerçekten uzun yaklaşık 60-70 civarı bölüm bulunuyor (tam sayamadım). Gunman Chronicles’ta değişik grafikler ve herşeyden önce değişik müzikler bulunuyor. Oynadığınız sırada tehlike esnasında çalan müzik o anki durumunuzu tam anlamıyla yansıtıyor. Sabit silahları kullanabiliyorsunuz (‘E’ tuşuna basmanız yeterli). Eğitim bölümünde de gördüğünüz gibi tank kullanabiliyoruz. Kontrolü biraz zor ama azcık uğraşırsanız yaparsınız. Grafik motoru eski oyunlardakinin tamamen aynısı (Half Life serisinden bahsediyorum).

Sonuç olarak Gunman Chronicles HalfLife’ın biraz daha gelişmiş versiyonu veya modu diyeyim. Daha gelişmiş derken grafik, ses ve yeni bölümler bakımından gelişmiş. Onun dışında diğer şeyler aynen eski oyunlardan bu oyuna geçirilmiş. Eğer Half-Life’ı bitirmişseniz ve yeni FPS tarzı oyunlar arıyorsanız bu oyunu size tavsiye ediyorum. Konusuyla, yeni silahlarıyla, yeni grafiklerle ve yeni bölümlerle gerçekten çok ilginç bir oyun. Sonunu merakla bekleyeceksiniz.