Çocukken tüm yaşıtlarım gibi ben de dinozorlara karşı ilgi duyardım, onlar hakkında yapılmış belgeseller ve çizgi filmler izlerdim. 1993 yılında ise Jurassic Park adlı filmin gösterime girmesi ile adeta tüm hayallerime kavuşmuş oldum. Jurassic Park bana dinozorlarla ilgili istediğim her şeyi vermişti. Filmin zamanında ise alanların hatırlayacakları “Dinozorlar” isminde bir dergi satılıyordu. Bu derginin tüm sayılarını almışımdır, hatta derginin verdiği fosforlu T-Rex maketi hala odamın bir köşesinde durur. Neyse biz en iyisi film sektöründen oyunlara dönelim. İçinde dinozorları bulunduran ve iyi denilebilecek oyun sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Aklıma şu anda aksiyon oyunları Dino Crisis ve Turok serisi geliyor. ParaWorld’e dönecek olursak; çıkmadan öyle çok da reklamı yapılmış bir oyun değildi, bu gerçekten çok garip bir durum. Neden derseniz, ParaWorld bu sene oynadığım en iyi RTS oyunlarından biri oldu. Eğer siz de Jurassic Park filmini sevdiyseniz ve strateji oyunlarından hoşlanıyorsanız, doğru yerdesiniz demektir, ParaWorld’e hoş geldiniz.

Oyunun hikayesi kötü bilim adamlarını ve paralel dünyaları konu alıyor. Oyun hayli de ilginç bir hikayeye sahip. 19. yy.’ın başlarında SEAS adı verilen gizli ve kötü bilim adamlarından oluşan bir grup, paralel dünyalar arasından seyahat etmenin yolunu bulurlar. İlk seyahat ettikleri dünya ise düşmanları yenebilmek için dinozorları eğiten ve üzerlerine modern teknoloji silahlar takan kabilelerin yaşadığı ParaWorld’dür. Bundan daha önemli olan ise ParaWorld’ü ziyaret eden bilim adamları orada kaldıkları sürece hiç yaşlanmadıklarını fark ederler. Anthony Cole, Stina Holmlund ve Bela Andras Benedek adlarındaki üç serbest bilim adamı ise kendi çabalarıyla bu dünyayı keşfederler. Bu durumdan endişe duyan SEAS’ın başındaki Jarvis Babbit, bu üç bilim adamını gerçek dünyadaki merkezine çağırır ve onları araştırma yapma bahanesiyle ParaWorld’e gönderir ama asıl amacı onlardan kurtulmaktır. Bizim oyundaki amacımız ise, bu üç bilim adamıyla ParaWorld’ün tehlikelerine karşı koymak ve gerçek dünyaya dönmenin bir yolunu bulmak. Üç bilim adamı oyun süresince zaman zaman birlikte çalışacaklar, zaman zaman ise birbirlerinden ayrılacaklar. İşte burada devreye oyunun oynanabilir üç ırkı giriyor; Norseman, Dustriders ve Dragon Clan. İşte hikayenin burasında biraz kırılmalar gözüküyor. Nasıl oluyor da bu üç bilim adamı ParaWorld’e geldikleri zaman bu dünya hakkında bu kadar bilgili olabiliyorlar ve aslında savaşçı olmadıkları halde ırklarının en güçlü birimleriler? Kim bilir belki de eski yaşamlarında savaşçıydılar. Ayrıca oyundaki pek çok diyalog da özensiz hazırlanmış. Ama ne olursa olsun ParaWorld’ün hikayesi bir RTS oyununa göre bayağı güzel yapılmış.

Paralel Evrende Sıkışıp Kalmak Böyle Olsa Gerek

Oyunun oynanış açısından diğer RTS oyunlarından pek bir farkı yok, bu kötü bir şey mi, bana göre değil. Oyunda Senaryo, Skirmish ve Multiplayer modları var. Alıştırma bölümü ise senaryo bölümünün ilk bölümü olarak düşünülmüş, isterseniz geçebiliyorsunuz ama iyi bir RTS oyuncusuysanız bile, alıştırma bölümünü oyuna alışmak için oynamanızı tavsiye ederim. Tüm RTS oyunlarında olduğu gibi bu oyunda da bir ana binanız var, gelişip ve birimler üretip diğer ırklara saldırıyorsunuz. ParaWorld’de 3 tane ana kaynak var. Bunlar odun, yiyecek ve taş, bu kaynakları işçilerimizle topluyoruz. Yeteri kadar kaynak toplayınca ise ana binamızdan teknoloji atlıyoruz. Teknoloji atlamak bize yeni birimleri ve binaları açmamızı sağlıyor. Oyundaki 3 ırkın özellikleri de birbirinden farklı olarak hazırlanmış. Norsemen ırkı yakın savaşlarda etkililer, Dustriders ise oyunun en hızlı birimlerine sahip, Dragon Clan ise uzak mesafeden oldukça etkili birimlere sahip. Strateji oyunlarındaki en önemli özellik ırklar arası dengedir, bu oyundaki ırklar çok dengeli hazırlanmış. Zaman zaman kendimi Age Of Empires 2 oynuyormuş gibi hissettim, oyun yapısı Age Of Empires 2’ye oldukça benziyor.