Dikkat! Kalk asker. Yeterince uyudunuz. Şimdi neden burada olduğunuzu öğrenme zamanınız geldi. İkinci Dünya Savaşı tüm dünyayı sarstı. Bu savaş yüzünden yataklarımızda rahat uyuyamaz olduk. Şimdilik bu savaşı dışarıdan seyrediyoruz. Fakat her an kendimizi cephede bulabiliriz. Silah kullanmayı, arkadaşlarınıza yardım etmeyi ve zor durumlarda mücadeleyi burada öğreneceksiniz. Bu savaşta sağ kalabilen askerlerden biri olmak istiyorsanız, iyi bir eğitimden geçmeniz gerek. Aksi halde ailelerinize, üstünde “Oğlunuz için üzgünüz!” yazan birer mektup gönderilecektir. Bunu hiçbirimiz istemeyiz öyle değil mi? Öyle ise hazırlanın ve koşmaya başlayın…

Medal of Honor, ilk kez PlayStation için çıktığında, insanlar sırf bu oyunu oynamak için bu konsolu almak istemişlerdi. Daha sonra PC sahipleri Medal of Honor: Allied Assault ile coştu. Ardından iki ayrı ek görev paketi daha geldi; fakat yine de doyamadık. Şimdilerde ise bu savaş oyunu tutkusu Medal of Honor: Passific Assault (MoHPA) ile doruğa ulaşmış durumda…

Oyuna, sonlara doğru yaşayacağımız bir savaş sahnesiyle başlıyoruz. Ardından her şey kararıyor ve eğitim kampına geliyoruz. Kahramanımız Tommy, savaşta yaşadığı anılarını anlatırken, kendimizi Pearl Harbor’ın kamp yollarından birinde buluyoruz. Pearl Harbor’da her zamanki gibi olağan bir gün geçirdiğimizi sanırken ufukta görünen Japon uçakları tüm dünyamıza alt üst ediyor. Yerle bir olan Amerikan donanması arasından bir gemide, bu sürpriz saldırıya az da olsa karşılık vermeye çalışıyoruz. Japonya’nın, artık resmen Amerika’ya karşı savaş ilan ettiğini burada anlıyoruz. Hikayemiz, Amerika’nın Pasifik Okyanusu’ndaki Japon adalarına yaptığı karşı saldırılarla devam ediyor.

MoHPA’da Havok grafik motoru kullanılmış. Biraz üstünde çalışıp geliştirmişler. Devasa mekanlar ve pek çok olay aynı anda, çok iyi bir şekilde oynatılabiliyor. Oyunun büyük bir kısmı orman içinde geçtiğinden dolayı sürekli ağaç, çalı ve otların arasında dolaşıyoruz. Etraftaki dallar ve yapraklar rüzgarın etkisiyle kımıldıyor. Tüm otlar ve çalılar iki boyutlu olarak çizilmiş. Yakından baktığınızda kötü gibi gözükse de oyun esnasında pek fark etmiyorsunuz. Tasarımcılar çevre düzenlemesiyle uğraşmak yerine her yere birbirinin kopyası ağaç ve çalıları kondurmuşlar. Sürekli ağaçların ve otların arasından dolaşmaktan sıkıldığınız zamanlar olmuyor değil. Sahile ulaştığınızda ve diğer bölümlerde bu kabustan kurtuluyorsunuz. Karakter çizimleri ve insanların yüz hareketleri çevre çizimlerinden yaşadığınız sıkıntıyı biraz hafifletiyor. Çünkü her bir insan için ayrı yüz hatları görüyorsunuz. Tüm konuşmalar ve duygular insanların yüzlerinden okunabiliyor. Zamanla insanların yüzlerini ve isimlerini ezberleyebiliyorsunuz. Sadece düşmanlarda, yani Japon askerlerinde aynı yüzlere rastlayabiliyorsunuz. Bunun da tek bir açıklaması olacak ki, karşınıza yüzlerce düşman çıkmasıdır. Diğer efektlerse standart seviyede yapılmış. Yeni efektlerin eklenmesi de oyuna renk katmış. Özellikle de sık sık karşılaşacağınız bulanıklaşma efekti oyuna ayrı bir heyecan katıyor. Yakınınızda bir patlama olduğunda etraf bulanıklaşıyor ve başınız dönmeye başlıyor. Aynı şekilde ağır bir silahla sürekli ateş ettiğinizde hedefi göremez oluyorsunuz. Sağlığınız sıfıra inince de yere yığılıp etrafın karardığını görebiliyorsunuz. Ayağa kalkma ve yere yatma sırasında ekranın sallanması gerçek gibi yapılmış. Bir de silahların etkilerinin oyuncuya yansıtılması daha iyi yapılmış. Yürürken ya da zıplarken kullandığınız silahın ağırlığını daha iyi hissedebiliyorsunuz. Ateş ettiğinizde geri tepmeleri daha gerçekçi yapılmış. Ayrıca silahlara nişan alma modu da eklenmiş. Böylece benzer türdeki oyunlarda gördüğümüz bir detayı, MoHPA’da göremediğimizden şikayet etmemiş oluyoruz. Grafiklerin kötü yanı da, içinde pek çok hata barındırıyor olması. İnsanların üst üste çıkması, görünmez duvarlara takılmanız, ateş ettiğinizde kurşunların görünmez duvarlara çarpması gibi hatalar ile karşılaşabiliyorsunuz.

Kullanılan müziklerin pek çoğu askeri marşları anımsatan şeyler. Genelde menülerde bu melodileri duymaya alışıyorsunuz. Oyunu oynarken de bazı anlarda olayı dramatikleştiren ya da heyecanlandıran müzikler duymanız mümkün. Bazen de Uzak Doğu’da olduğunuz hissini veren melodiler duyabiliyorsunuz. İnsanların konuşmaları da zamana ve olaylara göre şekillendirilmiş. Sessiz olmanız gereken bir anda, takım liderinin “Haydi Koşun!” diye yüksek bir sesle bağırmasını bekleyemezsiniz. Düşman askerlerinin konuşmaları da aynı şekilde ölçülü yapılmış. Sizi fark etmedikleri zaman, aralarında Japonca sohbet ediyorlar. Fark ettiklerinde ise bağırıp ortalığı ayağa kaldırıyorlar. Diğer ses efektleriyse aynı ustalıkla yapılmış. Sessizce ormanda ilerlerken etraftaki doğal sesleri duyuyorsunuz. Bastığınız yerlerden çıtırtılar geliyor, etraftan kuş cıvıltıları yükseliyor. Fırtına öncesi sessizliği misali, ekibinize fısıldayarak komutlar veriyorsunuz. Çatışma başladığında ise bu sakin seslerin yerini bağrışmalar ve silah gürültüleri alıyor. Kafanızı sipere gömdüğünüzde, üstünüzden uçuşan veya yakınınıza çarpan kurşunların vızıltısı tüylerinizi ürpertiyor. Ölmek üzere iken yere yığıldığınızda etraftaki seslerin giderek yankılandığını duyuyorsunuz. Ölmekten söz etmişken, sağlığınız bittiğinde artık hemen ölmüyorsunuz. Yere de yatar bir vaziyette beklemeye başlıyorsunuz. Bulanık gözlerle etrafa bakarken, başınızda beliren kişinin sıhhiyeci olduğunu sesinden anladığınızda içiniz rahatlıyor. Aynı şekilde başınızda beliren kişi size bağırarak bir kurşun sıkıyorsa bilin ki artık sizin için yapılacak bir şey kalmamış demektir.

Yapay zekaya gelince, son Medal of Honor’dan bu yana değişen önemli noktalardan biri de yapay zeka olmuş. Oyunda hiçbir zaman tek başınıza değilsiniz. Takım arkadaşlarınızın sayısı bazı anlarda on beş kişiyi bulabiliyor. Her biri kendi başına ve takım halinde hareket etmeyi biliyor. Kullanabildiğimiz dört farklı komutumuz var ve bunları diğer askerler de kullanabiliyorlar. İlerle, geri çekil, ateş serbest ve toplan emirlerini her zaman için kullanamasak da oynanabilirliğe kattığı etki küçümsenemez. Örneğin düşmana yeterince yaklaştıktan sonra el bombalarıyla bir başlangıç yapıp “Ateş serbest” diye bağırmak ve ortalığın temizlemek son derece güzel bir duygu. Tabii yaklaşayım derken, arkadaşlarınızdan biri gidip düşmanın ayağına takılmadığı sürece işler yolunda gitmeye devam ediyor. Düşman yapay zekası da aynı seviyede iyi sayılır. Siperlerin arkasına gizlenmeyi iyi biliyorlar. Zorda kaldıklarında mevzi değiştiriyor ya da arkadaşlarına haber veriyorlar. Çok zor durumda kaldıklarında da kafalarını siperden çıkarmayarak sizi sinir etmeyi başarıyorlar. Size çok yaklaştıklarında ateş etmek yerine süngülerini kullanarak cephane israfından kaçınıyorlar. Tek saçmalıkları ise takım arkadaşlarınızdan çok size nişan almaları. Siz düşmanı vuramıyorsunuz; fakat o sizi vuruyor. Bir de nereden geldiğini anlayana kadar akla karayı seçtiğiniz kurşunlar olmasa daha da iyi olacakmış.

MoHPA’nın oyuncuya yaşattığı savaş sahneleri gerçekten muhteşem yapılmış. Bazı bölümlerde ortalık o kadar karışık bir hal alıyor ki, insana iliklerine kadar savaşı hissettiriyor. Patlayan bombalar, havada uçuşan insanlar, uçakların üstünüzde dans edişi gibi olağanüstü sahneleri MoHPA’da bulmanız mümkün. Tabii bütün bunların bir bedeli olacaktır. Bu oyunda karşılaşılabilecek en büyük sorun ne olur diye sorulsa, cevabı herhalde yükleme süreleri olurdu. Yeterince iyi bir sistemde bile karşılaşılabilecek uzun yükleme süreleri, oyunda geçirdiğiniz zamanın büyük bir kısmını harcıyor. “Quick Load” süreleri bile çok uzun. Zaten MoHPA 6 CD’den oluşan arşiv gibi bir oyun. Sırf bu yüzden daha az beklemek için oyunu en düşük çözünürlükte oynamak zorunda bile kalabiliyorsunuz. Oyunun bu kadar çok yer kaplamasının nedeni, belki uçakla geçirdiğiniz bölümler olabilir. Başlı başına farklı bir grafik motoru kullanılarak yapılmış bu bölümlerde bir uçak kullanıyorsunuz. Pek gerçeğine uygun yapılmamış olsa da, oyunun ortasında uçak kullanmak zor gelebilir.

Uzun bekleme sürelerine dayanabilecek, birkaç küçük grafik hatasına göz yumabilecek ve zorluğuna katlanabilecek oyuncuların oynayabileceği, iyi fakat zor bir oyun, Medal of Honor: Pacific Assault. Fakat yine de o savaş sahnelerini yaşar gibi oynamak kanınızı dondurmaya yetiyor.