Alışık olmadığım türde oyunlar için incelemeler yazar oldum son zamanlarda. Fena da olmuyor doğrusu, oyun kültürüm gelişiyor. Bazen hiç ummadığım oyunlardan zevk aldığımı görüp şaşırdığım bile oluyor, bazılarıysa neden belli bir türü sevmediğim sorusuna somut kanıt oluşturuyor.

Kreed, doğru ellerde yoğrulduğu takdirde çok ilginç ve zevkli olabilecek ancak ne yazık ki mevcut haliyle artılarından çok eksileriyle ön plana çıkan Rus yapımı bir FPS oyunu. Aslında oyunun resmi web sitesindeki screenshot’lar ve hikaye çok ilgimi çekmiş ve hevesle oyunu yüklememe neden olmuştu, her ne kadar fps’lerden pek hoşlanmasam da.

Hazır hikayeden bahsetmişken oyunun konusunu da özetleyelim. Yaklaşık 30. yüzyılda insanoğlu hayatta kalabilmenin mücadelesini vermektedir. Kahramanımız Daniel Grock hem bu mücadeleyi yürütmek hem de Kreed adı verilen ve giden hiç kimsenin geri dönmediği bir çeşit kara deliği araştırmakla görevlendirilmiştir. Görevimiz de gemimiz Aspero’ya yanaşmış bir düşman gemisini incelemekle başlıyor. Her ne kadar oyunun resmi sitesindeki hikayeyi okuduğunuzda, sanki ilerledikçe yavaş yavaş sırrını çözeceğiniz, sizi tasvir edilmeye çalışılan atmosfere sokacak bir oyun bulacağınız hissine kapılsanız da kısa bir süre sonra yanıldığınızı anlıyorsunuz. Çünkü oyun malesef hiç bir sürpriz unsuru olmayan, durmadan ateş etmeye dayanan bir koşturmacaya dönüşüyor kısa sürede.

Oyunun hemen başında sahip olduğunuz tek silah bir bıçakken, neredeyse şipşak diyebileceğim bir zaman içinde ateşli bir silaha sahip olarak karşınıza çıkan yaratıkları daha az çaba sarf ederek öldürmeye başlıyorsunuz. Silah çeşitliliğinin olması her ne kadar hoş bir unsur kabul edilse de, bunların kullanımındaki kimi eksiklikler zaman zaman rahatsız edici oluyor. Çünkü çoğu kez cephanesi biten ya da şarjörü boşalmış diyeyim bir silahın yerine başkasını kullanma şansınız olmadan Daniel bu silaha mermi yüklemeye başlıyor ve maalesef bu işi biraz yavaş yaptığından epey bir darbe yiyebiliyorsunuz. Üstelik oyun ilerledikçe toplamda 10 kadar farklı silaha sahip olduğunuzdan hangi silahın kaç numarada olduğunu bir süre sonra hatırlamıyorsunuz ve seçim yapabilmek için bu sayıları anımsamaktan başka seçeneğiniz de maalesef yok. Bir de sürekli olarak yanınızda taşıdığınız bir sağlık setiniz var ki, çalışma esasını çok anladığımı söyleyemeyeceğim. Çünkü sağlık seviyeniz çok düşük olduğunda bu seti kullandığınız zaman 20-30 sayı birden artarken, 60-70 gibi bir sağlık seviyesinde sadece 10 sayı kadar artabiliyor.

Kreed çevre grafikleri bakımından bazı açılardan oldukça başarılı, bazı açılardansa vasat olmaktan öteye gidemiyor. Örneğin, mekanlardaki grafikler genel anlamda iyi olmakla beraber, detaylar özensiz ve çoğu kez birbirinin aynı. Herhangi bir odayı diğerinden farklı kılan tek şey kimi kez sadece daha önceden öldürdüğünüz için yerde yatan bir yaratık. Dekorların büyük bir çoğunluğu da boş raflar, sağa sola atılmış kutular ve bidonlardan oluşuyor. Aynı özensizlik ne yazık ki seslendirme, ses efektleri ve müzikte de kendini gösteriyor. Biz Türk oyuncular için ne kadar önemli olur bilemiyorum ama bir kere çok ciddi İngilizce hataları var oyunda. Buna bir de karakterlerin tekdüze konuşmaları eklenince, oyundan iyice soğuyorsunuz.

Belki oyunun tek artısı olarak yapay zekanın orta düzeyi tutturduğunu söyleyebilirim. En azından karşınızda armut gibi durmak yerine farklı yönlerden saldırıyor ya da sizi takip ediyorlar. Hikayenin detaylarını öğrenebilmek için sağda solda bulduğunuz ve günlüğünüze eklenen bilgiler de hiç de merakınızı uyandırıp, devam etme arzunuzu kamçılayacak cinsten değil.

Özet olarak çok oyuncu seçeneği de olan ve ilk bakışta insanı büyük beklentilere sokan Kreed, bence ortalamanın bile üstüne çıkamıyor. Çok çok kötü bir oyun değil ama hangi açıdan bakarsanız bakın vasat olmanın ötesine geçemiyor. Çeşit olsun bulunsun diyorsanız, alıp deneyebilirsiniz ancak bana sorarsanız oyuncuya para ve vakit kaybından başka verecek bir şeyi yok.