Oyunun grafik çözünürlüğü 640*400, arabirimi de C&C’nin ilk bölümü ile neredeyse aynı, bu yüzden C&C’ye çok fazla benziyor. Red Alert’in üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen grafik çözünürlüğün 640*480’e çıkamamış olmasını doğrusu Westwood’a yakıştıramadım. Westwood bu eksikliği bazı özel efektlerle gidermeye çalışmış, mesela kum canavarı küçük yıldırımlar çakıp, “Geliyorum” diye mesaj veriyor, patlamalar sırasında dört bir yana parçacıklar savruluyor, ancak bu yine de grafikleri kurtarmıyor, özellikle de ünitelerin grafikleri Dune II’den bile kötü. Oyunun üzerinde en çok uğraşılan kısmı ise, hiç kuşkusuz ara sahneleri, onlara bir sözümüz yok.
Oyunda hemen hemen hiçbir yenilik olmadığı göze çarpıyor. Red Alert oynadıysanız Dune 2000’de hiç yabancılık çekmeyeceksiniz.
Üç farklı kabile olmasına rağmen bunun oyun üzerinde Starcraft’taki gibi farklı bir etkisi yok, yine hemen hemen aynı ünitelerle oyunu bitiriyorsunuz. Bu da oyunu farklı ırklarda bitirme hevesinizi kursağınızda bırakıyor. Oyunun üç tane zorluk derecesi var (bu arada oyunu ilk çalıştırdığınızda zorluk seçimi yapamıyorsunuz, oyundan çıkıp yeni bir oyun başlatmanız gerekiyor), ancak bu zorluk derecelerinin ünite ve bina maliyetleri dışında oyuna herhangi bir etkisini gözlemlemedim, yapay zeka hep aynı. Yine Starcraft’la bir benzetme yapacağım, Zergling’ler bile Dune 2000’deki en akıllı ünitenin yanında Einstein gibi duruyor. İlk beş görev komik derecede basitken, daha sonraki görevler ise sinirinizden klavyenizi yemenize yol açabilecek kadar zor. Siz daha ilk betonunuzu atmaya hazırlanırken, birden üsse doğru abartı bir tank saldırısı başlıyor.
Bu arada seslendirmeler gayet başarılı ve oyun sırasında orkestral müzikler dinleyebiliyorsunuz. Ama yine de Dune 2000’i bir kere bitirmiş birinin bu oyunu arşivinden bir daha çıkarmayacağına dair herkesle bahse girmeye hazırım. Dune manyağı iseniz (kitabını okuyup, filmini de izlediyseniz), bu oyunu alın ve oynayın derim. Aksi takdirde, sakın haaa!