Delta Force ile ilk tanışmam bundan bayağı bir öncesine rastlar. O zamanlarda ben ve arkadaşlarım (kim bunlar diye sorabilirsiniz, tabii ki okuldan kankalar) büyük bir arayış içindeydik. Kendimizi tatmin edebilecek, adrenalinimizi en üst seviyeye çıkarabilecek hayatımızın oyununu henüz bulamamıştık. Yine bir gün net kafeye gitmek için sözleşmiştik. Ben de evde arada sırada oynadığım, aslında beni single player olarak pek de sarmayan Delta Force 1’i yanımda getirmiştim. Bundaki tek amacım sekiz kişi oynarken kimi zaman eziyet haline gelen Quake 2 (Quake 2 eziyet haline nasıl gelir diyenler olacaktır, biz oynarken gelir:) ) ye bir alternatif bulmaktı.

Gerçi çok büyük beklentilerim yoktu oyun hakkında. Ancak oynamaya başlar başlamaz bu oyunun esaslı bir oyun olduğunu anlamıştık. Çünkü bizim gibi sürü halinde dolaşan insanlar için çok ideal bir oyundu. İlk açtığımız multiplayer oyun Capture the Flag (ileride anlatılacaktır) idi. Müthiş bir haz almıştık. Oyundaki gerçekçilik ve atmosfer bizi büyülemeye yetmişti. Aradan epey bir zaman geçmişti. Biz oyunu haftada en az bir kez oynamaya başlamıştık. Oyun resmen bağımlılık yapmıştı. Oyunu oynamaya başlamamızdan epey bir süre geçmesine rağmen hiç sıkılmamıştık. Aksine her geçen gün yeni taktikler öğrendikçe oyun daha zevkli hale geliyordu.

Ama bir gün Delta Force 2’nin çıkacağı haberini aldık. İşte o an herkesin gözü parlamıştı. Herkes sabırsızlıkla oyunun çıkışını beklemeye başladı. Tabii ki biz oyunun ikincisini beklerken Delta Force 1’de de kendimizi geliştirmeyi ihmal etmiyorduk. Artık tamamen bir takım olmuştuk. Ve büyük gün geldi çattı. Delta Force 2 çıkmıştı. Biz beklentilerimize karşılık bulmuş muyduk? Oyunda ne gibi gelişmeler vardı? Ben giriş kısmını çok mu uzatmıştım? Bu soruların cevapları yazının ilerleyen kısımlarındadır.

Delta Force 1 ile benim aramda olan duygusal bağlantıyı ifade ettikten sonra Delta Force 2 incelememi gönül rahatlığı ile yazıyorum. Önce teknik detaylar ile başlamak istiyorum. Eğer simülasyon oyunları ile uzaktan yakından ilgilendiyseniz eminim Novalogic firmasını duymuşsunuzdur. Bu firma şu ana kadar yaptığı oyunlarda kaliteden kesinlikle ödün vermemiştir. İlk olarak Novalogic’in Delta Force serilerinde kullandığı grafik motorundan (engine) bahsetmek istiyorum. Delta Force serilerinde kullanılan grafik motoru Voxel Space diye adlandırılıyor. Bu grafik motoru bundan birkaç sene evvel Commanche ve Armored Fist serilerinde kullanılmıştı.

Bu motorun özelliği çok uzak mesafeli terrain’leri (arazi) Render edebilmesiydi. Olayı şöyle ele alalım. Poligon kullanılan oyunlarda Delta Force’daki kadar büyük, km2’lercelik alanlar yapmak imkansıza yakındır. Poligon bazlı oyunlarda haritalar birkaç odayı geçmezken Delta Force’da gerçek boyutlu araziler kullanılmaktadır. Novalogic’in bu grafik motorunu oluşturması oyun tarihinde bir dönüm noktasıdır ve bence çok doğru bir seçimdir (Simülasyon tarzı oyunlar için söylüyorum). Çünkü bir savaşı 200mX200m bir alanda yaparsanız bence ona gerçek savaş denmez.

Ancak şöyle bir soru sorabilirsiniz. Madem böyle üstünlükleri var niye bütün firmalar bu motoru kullanmıyor? Cevabı çok basit. Herşey dengi dengine. Sen gidip de Quake tarzı bir oyun yapacaksan ne gerek var Voxel Space’e? Ayrıca Voxel Space’in zayıf kaldığı noktalar da var. Bu kadar uzak mesafeleri render edebilmesine karşın grafik detayından çok şey kaybediliyor. Hiçbir zaman poligon bazlı bir oyunun grafik kalitesine ulaşamıyor. Ancak aldığım bir duyuma göre gelecekte Voxel tabanlı hızlandırıcı grafik kartları üretilecekmiş. Belki o zaman grafik detayı da artar. Başka negatif yönü yok mu? Var. Hızdan da çok şey kaybediliyor. Saniyede geçen kare sayısı (Frames Per Second) poligon bazlı bir oyuna göre çok düşük.

Delta Force 2’de kullanılan motor Delta Force 1’dekinin geliştirilmişi. Yeni motorda 32 bit renk derinliği kullanılmış. Motorun yeni ismi Voxel Space 3. Motora eklenen en büyük özellik 3D desteği. Bu nimetten ancak 32 bit grafik kartları (Tüm TNT’ler,Ati Rage Fury gibi) yararlanabiliyor. Yine de bu kartlara sahip olmayanlar fazla üzülmesin benim kartım desteklemiyor diye. Pek de birşey kaybetmeyeceksiniz. Oyunda hızlandırmaya maruz kalan nesneler poligon bazlı olanlar. Yani binalar ağaçlar gibi. Bu size aşırı bir hız değil sadece biraz daha iyi grafik (daha az pikselleşme) sağlayacaktır. Oyun 3D hızlandırma ile ancak 3-5 FPS hızlanıyor. Delta Force tamamen bir sistem canavarı. Oyunu 1024×768’de tam hız oynamaya kadir bir babayiğit göremedim şu ana kadar.

Siz elinizde imkan varsa oyundan tam zevk almak için tavsiye edilen sistemdeki gibi bir bilgisayar kullanın. Nedir o sistem? P3 500, 128 MB Ram, TNT2. Bu sistemi tabii ki bir kafede bulmak güç. Gerçi olan kafeler var ama reklam yapmak istemiyorum. Bahsettiğim sistem size 800×600’de iyi bir performans sağlayacaktır. Grafik kısmını biraz fazla uzattım ama çok önemliydi. Oyunun can alıcı noktalarından birisi. Grafik için son söz olarak, grafikler Delta Force 1’e göre geliştirilmiş.

Biraz da oyunun seslerinden bahsetmek istiyorum. Oyunda arabirim ve demoda kullanılanlar hariç müzik yok. Zaten olması da bence biraz saçma olurdu. Düşünün ki bir adam size M249 ile bir sürü mermi boşaltıyor ve siz Walkman ile müzik dinliyorsunuz. Arkadaşlar savaş bu, ciddi iş. Sizi bilmem ama benim felsefeme uymaz. Ses efektleri tek kelime ile müthiş. Gittiğiniz her ülkede düşmanlarınız değişik dillerde konuşuyor. Hayvan sesleri, rüzgarın sesi, dalgaların kıyıya vuruş sesi kesinlikle atmosferi büyüleyici kılıyor. Hele silah sesi efektleri tam anlamıyla gerçekçi. Novalogic’in oyunlarda dikkat ettiği en önemli şey gerçekçilik. Zaten bir simülasyon oyunu gerçekçi olmazsa simülasyon olmaz. Ancak oyunda ses ile ilgili küçük bir bug (hata) var. O da adamınız zıpladığında adım seslerinin devam etmesi. Gerçi kim takar ki böyle küçük bir şeyi.

Sırada arabirim (interface) var. O da ne demeyin alır elime M4’ü vururum sizi. Arabirimde pek bir değişiklik yok Delta Force’1 e göre. Grafik menüsünde çözünürlük ve hardware-software-windowed mode ayarları var. Ses menüsünde bir şey yok denebilir. Kontroller, oyunu yüklediğinizde bayağı iyi bir şekilde ayarlanmış geliyor. Çoğunuz kontrolleri değiştirmek istemeyecektir. Ancak ben yine de ok tuşları konfigürasyonu yerine ESDF’yi tercih ederim.

Oyunun oynanabilirlik ve zorluk derecesine gelince bu konunun üstünde durmak gerektiğini hissediyorum. Oynanabilirlik kesinlikle çok iyi. Kontrollere alışılması kolay. Gereksiz tuş kombinasyonlarından kaçınılmış. Oyuna alışmanız birkaç saatinizi alacaktır. Oyunun tekrar oynanabilirliği yeterince yüksek. 40’ın üzerinde Single Player görev ve müthiş bir Multiplayer desteği var.

Single Player’da oyun yeterince zor. Yani bu şu anlama geliyor. Bu oyuna zaman ayırmalısınız. Ama baktınız olmuyor benim hiç kullanmayı sevmediğim yolu kullanın ve hile yapın (Sevmediğin bir şeyi niye tavsiye ediyorsun be adam?). Oyunda iki zorluk derecesi var. Normal ve Hard. Yani alıştığınız Easy seçeneği yok :). Hard’da düşmanlarınız biraz daha agresif oluyor. Single Player’daki en eksik özellik, bir kaydetme fonksiyonunun bulunmaması. Gelelim Multiplayer’a.

Oyunun kendini ispatladığı yer Multiplayer özelliği. Novalogic’in server’ında elli kişiye kadar destek veriyor. Kafanızda canlandırın. Elli kişi oynuyorsunuz. Oyundaki savaş ortamı ve heyecanını düşünün. Düşünmeyin vazgeçtim. Bu telefon hatlarıyla nasıl Novalogic serverı’nda oynayacağız? Hayal bunlar. Multiplayer modlarından bahsetmek istiyorum. Hem takım bazlı hem de bireysel modlar var. Şimdi sırasıyla şu modları açıklayayım.

COOPERATIVE: Single Player’daki görevleri arkadaşlarınızla beraber oynayabilirsiniz. Bana pek zevk vermiyor. Ancak denenebilir.
DEATHMATCH: Bu modda amaç öldürmek ve hayatta kalmak. Gördüğünüz herşeye ateş edersiniz. Zaman veya Frag limiti dolunca en fazla skor elde eden kazanmış olur. Güzelliği gördüğünüz kişinin takımdan olup olmadığını kontrol etmemeniz.
TEAM DEATHMATCH: Bir üstteki modun takımlar ile yapılanı. Yani arkadaşlarınızın da kıçlarını korumalısınız.
KING OF THE HILL: Bu modda amaç bir Zone (bölge) içinde belli bir süre ölmeden kalabilmek. Ölünce süre sıfırlanır. Eğer çok kişi oynarsanız bu iş bayağı zorlaşır. Onun için ya takım bazlısını oynayın ya da King of the Hill süresini azaltın.
TEAM KING OF THE HILL: Aynı modun takımla oynananı.
CAPTURE THE FLAG: Takım oyununa dayalı bir moddur. Amaç karşı takımın tüm bayraklarını ele geçirip kendi üssünüze ulaştırmaktır. En zevkli modlardan birisidir.

Anlaşılması güç bir şekilde oyuna oynanamayan üç adet mod koymuşlar. Bu modlar için henüz harita yok. Ancak belki de ileride bu modları bir patch ile aktif hale getirirler.

Oyuna yerleştirilmiş yeni özelliklerden de bir paragraf halinde bahsetmek istiyorum. Oyuna Commander’s Screen (kumandan ekranı) denen bir özellik eklenmiş. Burada haritaya bakabiliyor, Waypoint’ler belirleyebiliyor, Single Player oynarken takım arkadaşlarınıza komutlar verebiliyorsunuz. Yazmayı unuttuğum birçok şey daha yapabiliyorsunuz. Bir diğer yeni eklenti de uzun çimenler. Bunlar oyunda saklanabilmek için bire bir mekanlar. Ayrıca oyunda eksikliğini hep hissettiğim oyun içinde silah değiştirme özelliği eklenmiş. Bunu önce bir cephaneliğe girip sonra da Commanders Screen’de Weapons kısmından istediğiniz silahı seçerek yapabilirsiniz. Bu, bilmediğiniz bir haritada yanlış silah seçimi yaptıysanız size bu hatanızı düzeltme şansı tanıyor. Kesinlikle çok faydalı bir özellik.

Oyuna birkaç tane de yeni silah eklenmiş. Bir sualtı tüfeği, bir sualtı tabancası ve M4’ün shotgun’lı versiyonu. Ayrıca yeni ek aletler de eklenmiş. Çelik yelek ve dalgıç takımı gibi. Evet yanlış duymadınız. Artık suda boğulabiliyorsunuz. Grafiksel olarak en büyük değişiklik hava şartlarının eklenmesi. Oyunda sis, kar, yağmur görebilirsiniz. Multiplayer moduna eklenen bir özellik ikiden fazla takım oluşturulabilmesi. Ayrıca artık ülkenizi seçebiliyorsunuz. Ancak Türkiye yok.

Ve eklenen en ilginç özellik sesli iletişim (Voice over Net). Ancak bu özelliğin çalışması için oyunu Update (güncelleştirme) etmelisiniz. Bu özellik sadece Novalogic server’ında oynarken çalışıyor. Benim şu an aklıma gelen yeni özellikler bunlar. Unuttuklarım olabilir. Kusuruma bakmayın. Silah seçimi hakkında birşeyler söylemeden geçemezdim. Bütün silahları ve detaylarını anlatmayacağım. Oyunda var zaten. En iyi silah diye bir olay yok. Duruma göre silah seçmelisiniz.

Yakın mesafeli savaşlarda M249 kullanın. Dürbünü yoktur. Ancak kan kusan bir makinedir. Çok seridir, çok mermi alır, dakikada bir reload etmeniz gerekmez. Ben özellikle King Of The Hill’de M249 kullanırım. Uzak mesafede Barret kullanmak mantıklı olacaktır diye düşünmüştüm oyunu görmeden önce. Ancak Delta Force 2’de Barret çekiciliğini biraz kaybetmiş. Çünkü artık rüzgar çok önemli bir etken. Merminizi hedefinden (hele uzak mesafede) çok saptırıyor. Ben yine de Barret hayranı olduğum için kullanıyorum ama siz daha kısa menzilli olan M4’ü tercih edin.