Locomotion hem çok tanıdık, hem de çok farklı bir oyun Transport Tycoon’la kıyaslandığında. Ekran düzeni, haritalar, araçlar ve oyun mantığı açısından öncekinden çok büyük bir farklılık göstermiyor. Hatta istediğiniz senaryoyu seçip de başladığınız da karşınıza çıkan ekran o kadar aşina ki, benim gibi Transport Tycoon’u çok severek oynamışsanız muhtemelen siz de kendi kendinize gülümseyeceksiniz. Oyuna başlar başlamaz karşınıza çıkan pencerede karakteriniz ve şirketinizle ilgili ayarlamaları yapıyorsunuz doğal olarak. Şirketinizin ismi, yöneticinin şekli şemali, şirket renkleriniz ve şirket merkeziniz, finansal durumunuz vs gibi detaylara da oyun boyunca ekranın sol alt köşesinde kapalı duran bu pencereden ulaşıyorsunuz.

Taşımacılık için kullanabileceğiniz araçlar daha önce olduğu gibi, otobüs, kamyon, tanker, tır, tren, uçak ve gemilerden oluşuyor. Ancak hem yolların inşası hem de güzergahların düzenlenmesi önceki oyundan biraz farklı. Yol inşaatı başlangıçta biraz karışık gibi gelse de ana menüden ulaşabileceğiniz tutorial bölümüne bakarsanız son derece kolay olduğunu göreceksiniz. Yollarla ilgili en büyük değişikliklerden biri gördüğüm kadarıyla tünellerin kaldırılmış olması. Düz ve yükseltilmiş yollarla köprülerden başka seçeneğiniz yok. Bir başka önemli fark da arazinin hemen hemen bütün haritalarda fazlasıyla engebeli ve zorlayıcı olması. Benim gibi toprak seviyesini ayarlama konusunda özürlü biriyseniz, bazı bölgelerde epey uğraşmanız gerekebilir.

Daha önce de dediğim gibi, oyunun temel mantığı aynı olduğundan hangi taşıt türünü seçerseniz seçin, işe, istediğiniz güzergahlar arasında bir hat döşemekle başlıyorsunuz. Daha sonra ise taşıt tipinize uygun istasyon ya da durakları yerleştiriyorsunuz ki, burada da önceki oyundan farklı olarak hangar kullanmak yerine sadece yükleme/boşaltma yapacağınız durak ve istasyonları yerleştirmeniz yeterli oluyor.

Bundan sonra sıra uygun taşıtı satın almaya ve sefer çizelgesini düzenlemeye geliyor. Taşıtı satın aldıktan sonra öncelikle gitmesini istediğiniz istasyona yakın bir yerde yol üzerine yerleştiriyor sonra da istasyon isimlerine tıklayarak çizelgeyi verip onaylıyorsunuz. Aslında araç deposuyla falan hiç uğraşmamak işi kolaylaştırıyor olsa da, özellikle tren istasyonları başlangıçta göze biraz basit ve yetersiz geliyor. Aynı güzergahta birden fazla taşıt kullanacaksanız, her seferinde yeniden çizelgeyi belirlemek yerine, ilkini daha sonraki araçların listesine kopyalayabiliyorsunuz.

Beş farklı zorluk derecesi ve toplam 45 senaryo olduğundan bahsetmiştim. Bunların dışında kullanılan para ve mesafe birimini, ekran çözünürlüğünü, farklı görüş açısı ve arazi detaylarını da arzunuza göre değiştirebilirsiniz. Ayrıca sağ üst köşede yer alan bilgi butonu sayesinde şehirlerin ve endüstriyel alanların faaliyet durumunu da görebilirsiniz.

Oyun ilerledikçe ve rakipleriniz de işe dahil oldukça hem kendi başarı durumunuzu hem de onlarınkini sol alt köşedeki şirket logolarına tıklayarak takip edebilirsiniz. Mevcut senaryo ve arazilerden hiçbirini beğenmezseniz, ana menüdeki “Scenario Editor” seçeneğini kullanarak kendi arazinizi ve senaryonuzu oluşturmanız da mümkün. Paranız eksiğe düştüğünde ise, kredi kullanarak nakit varlığınızı arttırabilir ve şirketinizi geliştirmeye devam edebilirsiniz.

Locomotion’ın grafikleri şehirlerin küçüklüğü ve sadeliği dolayısıyla ilk başta size biraz yetersiz gibi gelse de, oyunda ilerledikçe sirkülasyonla doğru orantılı olarak şehirlerin de geliştiğini ve göze daha hoş geldiğini göreceksiniz. Özellikle iklimlerin değişmesi ya da bölgenin çevre koşullarının mevsimlere göre farklılaşması oyuna renk katan güzel bir detay. Örneğin rakımı yüksek alanlarda kış aylarında toprağın karla örtülmesi ve yaza doğru yavaş yavaş bu karların erimesi gibi.

Hazır grafiklerden bahsediyorken, arazideki engebeleri ve yükseklik farklılıklarını daha iyi seçebilmek için düşük çözünürlük de dahi oynasanız, grafiklerin gayet güzel olduklarını göreceksiniz. Oyunun fon müzikleri bu tarz oyunlarda duymaya alışık olduğumuz bir süre için insanı eğlendiren ama sonunda monoton bir hal alan müziklerden. Üstelik şahsi tercihim müziği kapatıp sadece efektlerle yetinmek olduğundan çok da özel olarak dikkat etmediğimi söylemeliyim.

Ses efektlerine gelince… doğal olarak , tür ve konsept gereği bol bol taşıt gürültüsü, korna ve alkış sesleri duyacaksınız. Bunlara ilave olarak iklim koşullarına uygun rüzgar, fırtına vs gibi doğa sesleriyle , çalışan endüstri tesislerine ait mekanik sesler de oyunda bol bol kullanılmış.

Açıkçası Locomotion’da bahsetmeye değecek ve oyuncunun zevkini kıracak herhangi bir eksiklik göremedim. Belki arazinin çok engebeli oluşu zaman zaman can sıkıcı bir hale gelse de, zoru seven oyuncular için sorun teşkil edeceğini zannetmiyorum. Sonuçta sıkılmadan oynayacağınız, gereksiz detaylarla şişirilmemiş ve bu anlamda sade ama kesinlikle eğlendiren bir oyun Locomotion.