İnsanlar kaça ayrılır bilmem ama oyunlarda genelde ikiye ayrılır, iyi ve kötü olmak üzere. Bu ayrımın arasında olamaz mıyız, oluruz ama her oyunda değil, bu Chicago’da olmayanlardan, ki olmasını bekleyebileceğimiz bir yapısı da yok. Hasımlarını fazla hırpalamamak, haracını alırken teşekkür etmek bir mafya için artı sayılabilirse mafyamız için yufka yürekli diyebiliriz, o zaman düşünmekte olduğunuz, neden bu orta nokta kavramında yoğunlaştığım ise cevabı, oyunun Robin Hood: The Legend of Sherwood’un 1930 yılı versiyonu olmasıdır. Bakalım buradan nasıl bağlayacaksın konuyu demenize de zenginden çalan, yoksul dostu Robin cevap verecektir ki (orta nokta) yazının devamında kendisi konuğumuz olacak (gemici düğümü gibi oldu valla, iyi bağladım konuyu).

Oyunun en göze çarpan yanı, sadece tek bir tarafa bağlı olarak oyunu oynayacak olmamanız. Karanlık adamım ben, haraç toplarım, adam döver şehri yönetirim derseniz mafya, sen bunları yaparsan ben de seni enselerim derseniz polisin tarafında oyuna başlayabiliyorsunuz. Mafyadaki amacınız, şehrin yönetimini kendi elinize geçirmek olduğu için asıl rakibiniz diğer mafyalar gibi gözükse de polisler de peşinizde. Ortalık yerde adam öldürmek, ekibinizdeki adamların FBI’ın kara listesine girmesine neden oluyor. Aynı şey polis kısmı içinde geçerli. Polisten ziyade bir ajan olarak oynuyor olmanız, “hakkatten silah çekti, o yüzden vurdum” gibi nedenlerle paçayı sıyırmanıza olanak sağlamıyor, sizi de içeriye alıveriyorlar.

Mekanlarda olaylardan bağımsız kişilerin de (halk, çalışanlar, onlar, bunlar) bulunuyor olması, hareketlerinizi yaparken daha dikkatli olmanızı gerektiriyor. Hazır bunlardan bahsetmişken oyunun bu konuda ki eksilerine de değinelim. Dediğim gibi halkın arasında da olaylar gelişebiliyor. Bu durumda hangi taraftan olursanız olun, silahı çektiğiniz anda, sizi gören kişiler eller havada saygı duruşuna geçiyor. Gayet doğal, bana silah doğrultsalar amuda bile kalkarım. Sorun ise tren garı gibi kalabalık yerlerde her silah gören kişinin, sizin müritleriniz arasına katılıyor olması. Bir yerden sonra öyle bir hal alıyor ki bu, sanki siz elde megafon seçim bölgelerini dolaşıyorsunuz, karşınızda da coşkulu bir kalabalık, elleri hep havada. Etrafta bir tane polis görmek ne mümkün, polis biziz demeyin, ajan veya mafyayız biz, gizemli kişilikleriz, ne olduğumuz üzerimizde yazmıyor. Bu açıdan oyunun üçüncü ana unsuru olan polislerden pek bir eser yok.

Robin Hood’dan bahsettiğimi de unutmuş değilim, onun da sırası geldi. Robin Hood: The Legend of Sherwood’u oynayanlar bu oyuna gayet aşina bir şekilde başlayacaklar. Sanki Robin’le yattınız, Don Carleone ile kalktınız. Mekan çizimleri Robin’deki gibi gayet mükemmel. En ince ayrıntısına kadar her şey çizilmiş. Zaten bu tarz oyunların en büyük özelliği de bu çizimler oluyor. Evler, arabalar, sokaklar, ağaçlar hepsi özenerek hazırlanmış, 1930’lu yılların havası gayet iyi verilmiş. Hatta o kadar iyi yapılmış ki, silahlı bir çatışma da sağa sola giden kurşunlar (asıl tarifi beceriksizlik) kimi zaman yastıktan kuş tüylerinin fırlamasına, eşyaların kırılmasına neden olabiliyor. Bu açıdan silahlı girişimlerinizde gayet hoş bir ambiyans meydana geliyor. Tam bir çatışma havası. Bu çatışma havasını sağlamak için koyulan slow motion modu da gayet hoş. Hareketlerinizi yavaş bir şekilde yapmak istediğinizde ekranın sol alt köşesindeki saat ikonuna tıklıyorsunuz ve her şey bir anda film şeridine dönüşerek gayet yavaş bir şekilde akıyor. Hareketler, konuşmalar ağırlaşıyor, kare kare film izliyorsunuz. Özellikle birden fazla adamı kullanmak istediğiniz durumlarda işe yarar bir özellik. Robin Hood’da bu sıralı aksiyon atamaları ile sağlanmıştı, bu da yeni versiyonu.

Güzel çizimler, kullanılabilirlik açısından hoş atraksiyonlar… Peki bunlardan tat almanıza olanak var mı? Bir ölçüde. Nasıl yani demeden konuya girelim, yapay zekada kimi sorunlar yok değil. Hatta ve hatta daha önce Robin Hood incelemesinde de bahsedilen hatalar bile var. Düşmanlar kesinlikle hipermetrop, zira burunlarının ucu hariç başka bir yeri görmemekteler, görüş alanları gayet dar. Farz edin ki uzun bir koridorun karşısında biri, diğer tarafında sizi. Kişiyi görürsünüz ama seçemezsiniz, koridorun yarısına geldiğiniz zamansa kişiyi görür ve artık az biraz seçersiniz, biraz daha yakını tanımanız için imkan verir. Hoş bir betimleme ama oyunda bulunmayan bir betimleme. Hal böyle olunca da, siz koridorun diğer ucunda tabut satışlarına katkıda bulunurken, diğer tarafında ben ne zaman öleceğim diyen adamlar bekleşmekte. Bu kusurun diğer bir getirisi de düşmanın bölgede ki tüm adamlarını 3-5 kişi ile temizleyebilmeniz. Zaman geliyor ki bu adamları saklayacak yer bulamıyorsunuz, hatta saklamıyorsunuz çünkü kendisinden saklanacak birisi kalmıyor ortalıkta. Hazin bir olay ama bunu da şu şekilde bağdaştırabiliriz, mafyanın hesaplaşmaları veya ajanların baskınları bunlar, biz de sıkı adamlarız, girdik mi içeriye adam akıllı bir hesaplaşma yapıyoruz, ne borçlu kalıyor ne alacaklı.

Adamlarınız derken de bahsettiğim bir takım elbet. Ana menü ekranından göreve gideceğiniz yeri seçtikten sonra bir de takım kuruyorsunuz (ilk bölüm hariç). Bu takım en fazla beş kişiden oluşabiliyor ve ilk başta çok fazla seçilesi adamınız olmuyor. İlerleyen zamanlarla birlikte seçilesi kişilerin sayısı artıyor. Tahmininiz üzerine de bu seçilesi kişiler değişik konularda uzman oluyor. Kimisi iyi nişancıyken, kimisi yakın dövüşte iyi olabiliyor. Buna göre kendinize bir takım kuruyorsunuz, bu takımınızı da mühimmatla donattıktan sonra yola düşüyorsunuz. Bu mühimmatlardan silah olanı, yukarıda da bahsettiğim üzere olur olmadık yerlerde kullanılamıyor.

Silahınızı kullanmadan önce etrafa bakmanız iyi olacaktır, zira görgü tanıkları FBI’ın ensenizde ki nefesini daha da kuvvetlendirmesine yardımcı olacaktır. Öldürdüğünüz her adamda size bir adet kodes parmaklığı olarak bonus kazandıracaktır. Diğer koşullarda (tek parça ve tutuklanmadan), bölüm sonlarında kazandığınız skill puanlarınızı adamlarınız arasında dağıtarak belli konularda uzman kişilere sahip olabiliyorsunuz. Bu arada silah demişken, silahı gören halk kitlesi nasıl sizden korkuyor ve teslimiyetçi oluyorsa, düşmanlarınız da olabiliyor. Size karşı hamlede bulunmak yerine bir anda, “n’olur öldürme, ben zaten sevmem onları” şeklinde bir yakarışla teslim olabiliyorlar ki gayet hoş. Ne zaman ki siz silahları yerine koyuyorsunuz aynı şekilde rehineniz de avını kovalayan çita gibi olay mahallini terk ediyor, boşuna peşinden koşmayın, peşinden giderken sıkıştırılmak da var, çok hatırlarım aynı şekilde geri kaçtığımı, hatta bir seferinde top yekün kaçtık. Baktığımı sandığım bir bölgeye girdiğimde bakmamış olduğumu farkettim, mafya tarihimde hoş bir anı oldu…

Takım olarak ortamda bulunduğumuz için kimi zamanlar adamlarımız aynı yerlerde olmayabiliyorlar, bu sırada görmediğiniz bir tanesinin başına bir şey geldiğini müziğin değişiminden anlıyorsunuz. Bir anda tın tın müzik kesilip daha heyecanlı bir şeyler çalmaya başlıyor ki etrafı kolaçan etmeniz için yeterli bir neden. Bu açıdan çok fazla müzikle alakası yok oyunumuzun ama olması gereken kadarına da sahip. Bu ayrı yerlerde bulunma da kimi zaman görevleri yerine getirirken rastlayacağınız (yapmak isteyeceğiniz) bir durum. Sizden bir şey yapmanızı isteyen birisi için sadece bir iki adam gönderip, istediği şeyi getiriyor veya yapıyorsunuz. Bu yaptıklarınız da size yol, su elektrik olarak geri dönüyor veya dönmüyor hayrına yapıyorsunuz (kocasının kaçamaklarından şikayet eden bir hizmetçinin kocasını bulup “ayıp değil mi senin bu yaptığın, gül gibi karın varken” deyip odunu kafasına indirmeniz size hayır duası kazandırabiliyor). Bu açıdan ana görevinizi yerine getirirken yan görevlerle de işinize yarayacak nesneleri toplayabiliyor veya sadece istenileni yapabiliyorsunuz. Görev açısından da değişik tarzda görevler ilginizi açık tutuyor ama kolay adam öldürmeler bir yerden sonra sizi koca haritalarda gezmekten bıktırabilir, mayabilir, zevk meselesi…

Oyun genel olarak bunlardan ibaret, oynanası bir oyun, kaybedilecek bir şey yok, bu tarzda oyunların piyasa da çok fazla bulunmadığını düşünürsek ele avuca gelir bir yapım, baştan savma olmadığı kesin. Commandos tarzı bir zorluk arayanlar pek aradıklarını bulamayacaklar, Desperados ve Robin Hood tarzı ortam ve mekan arayanlar hoşnut kalacaklar, sevgili arayanlar üç vakte kadar aşka kavuşacaklar, notlarından şikayet edenler alttan ders bırakmayacaklar, ben de falcı mısın mübarek denerekten taşlanacaklar (uymadı ama olsun, şikayet hattı gibi bir bölümümüz de yok zaten, ya da var mı???).