Battle: Los Angeles’ın fragmanını izlediniz mi bilmiyorum, konusu klişe olsa da açıkçası fragmanı ‘bu filme gitmeliyim’ dedirtti bana. Sanırım bugün gösterime giriyor Türkiye’de. Battle: Los Angeles’ın gösterime girmiş başka bir versiyonu var elimizde, video oyunu. Film oyunları kötü olur düşüncesiyle hareket ederken, tanıtımı hiç yapılmamış ve baştan savma olduğunu daha oynamadan hissettiren yapım Battle: Los Angeles, 2011’in kara listesinde yerini almaya hazır.

UZAYLILAR DÜNYAYI İSTILA EDER

Evet, tabi ki de uzaylılar dünyayı istila edecek. Hatta tüm ülkeleri ele geçirecekler, geriye mücadele eden bir tek Birleşik Amerika kalacak. ABD’nin cesur ve kahraman askerleri, yeri geldiğinde canlarını feda edecek, yeri geldiğinde can kurtaracak, ya da uzaylıların canına okuyacak. Sonra biraz dram, biraz göz yaşı, hop bir de ABD bayrağı dalgalanıyor, oh mis… Yanlış anlamayın, propaganda yaptıkları için yadırgamıyorum yapımcıları, sonuçta bu devletin vatandaşları yapıyor bu oyunu veya filmi, Türk bayrağının dalgalanmasını kimse beklemesin o yüzden bu yapımlarda. Tekdüzelikten yakınıyorum ben sadece.

Neyse o ayrı bir konu, devam edecek olursak yukarıdaki gibi klişesinden bir konu bizi bekliyor. Ancak bu sefer ABD’de de istila edilmiş durumda, New York dahi ele geçirilmiş. Geriye bir tek Los Angeles kalmış, oyunun adından da anlaşılacağı üzere. Daha ana menüde fark ediliyor klişe senaryonun başıboş bırakıldığı. Basit bir menü dizaynı, öylesine tasarlanmış uzaylılar ve dahası. Dediğim gibi, daha oyuna başlamadan kafanızda canlanıyor zaten birçok şey.

Battle: Los Angeles ufak bir videoyla başlıyor, çizgi roman tadında hazırlanan ara filmlerde resimsel sunuş var, yani herhangi bir animasyon veya hareket beklemeyin. Kim uğraşacaktı bir de onla, adamların işi gücü var.

Hadi çok önem vermediniz belli, yapay zekayı da salladınız, odun gibi duran arada bir eğilen uzaylılarla savaşmamıza neden oldunuz. Bari bir iki farklı uzaylı tipi bulunsaydı, onlardan vursaydık biraz da. Oyunun monotonluğuna bir de tek tip düşman eklenince, daha da çekilmez hale geliyor Battle: Los Angeles. Neyse ki arada birkaç tane uzay gemisi patlatıveriyoruz da, gözümüz gönlümüz şenleniyor. Bazen de çevrede bulunan askeri aracın üstüne çıkıp ağır makineli kullanıyoruz.

Silahlardan bahsedelim biraz; işte bir otomatik tüfek, bir adet ‘sniper’, birkaç el bombası ve arada bir elimize geçen roketatarımız mevcut. Bunlar oyuncak gibi görünüyor nedense, sesleri de mantar tabancasını andırıyor. Ateş ederken dehşet saçmıyorsunuz, boğuk bir ses çıkıyor sadece. Ses efektlerinde de sınıfta kalmış yapım. Ses konusunda bir tek aksiyon müziğini beğendim oyunun.

Grafiklerin de çok başarılı olmadığını tahmin edebilirsiniz. Baştan savma hazırlanmış uzaylılar ve onların araçları, başarısız çevre tasarımları ve patlama efektleri, elle tutulur ışık yansımalarının ve gölge efektlerinin sağladığı artıyı çok rahat bir şekilde eksiye çeviriyor. Karakter modellemeleri fena değil, Michelle Rodriguez’i benzetmeyi başarmışlar. Yani çok silik bir karakter olsa da oyunda, yüzünü görmek yeterli.

SONUÇ

Yazı boyunca oyun hakkında düşüncelerimle ilgili ser verip sır vermedim farkındaysanız. Saber Interactive vasatın da altında bir yapıma imza atmış. Oyun boyunca aynı tip düşmanları öldürüyorsunuz, vuruş hissi düzgün bir şekilde yansıtılsa öldürmekten keyif alırdınız belki ama o da yok. Bu oyunun yayıncı firmasının Konami olması da ilginç.